Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin Musul sorunu (VIII)

Türkiye'nin Musul sorunu (VIII)
 

1888'de, İmparatorluğun, Anadolu ve Mezopotamya'da, demiryolu imtiyazını, ''Alman ağırlıklı'', Anadolu Demiryolu Şirketi'ne vermesi, Almanlar'ın Berlin-Bağdat, İngilizler'in Glascow ve Amerikalılar'ın Chester, projeleriyle katıldıkları bu süreçte, ''Almanların işi bitirmesi'', İngiltere ve Amerika'yı rahatsız etti...Bu süreci, aşındırmak ve yönünü değiştirmek için, her türlü diplomatik atağı denemeye başladılar... Parayı'da, merkezdeki ve taşradaki Osmanlı üst düzey yöneticilerini, kendi yüksek çıkarlarına alet etmek için, ahlaklarına uygun bir şekilde, her düzeyde kullandılar...


Özet olarak tekrar hatırlatırsak; tarihsel süreçlerin hızlanmasında, IXX. Yüzyılın ortalarından, XX. Yüzyılın ortalarına kadar, demiryolları, emperyal ülkelerin kalkınmasında ve sömürge ülkelerin, maden ve yer üstü zenginliklerinin, emperyal ülkeler yönünde yer değiştirmesinde; gene bu ülkelerin, askeri harekatlarında kullanılmasında, stratejik önemini korumuş ve bu konumlarda önemli bir alt yapı yatırımı olmuşlardır... XX.Yüzyıl, dünyanın yeniden yapılanması, bunun için emperyalist devletlerin aralarındaki rekabetin, dünya pazarlarının, sanayi ve tarım ürünlerinin ele geçirilmesi savaşıyla, çok zor ve karışık bir süreç yaşamış; devletler yok edilmiş, yeni devletler ortaya çıkmış, ya da çıkarılmıştır...


Sekizyüz yıldan beri gelen, Almanya ile olan ilişkilerimizin içinde , II.Haçlı Seferi'nde, I.Freedrich Barbarossa'yla, III.Haçlı Seferinde'de yeğeni, III.Kondrad ile, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan arasında, ufak çatışmaların dışında bir dostluk oluştuğu söylenir... I. ve II.Viyana Kuşatmaları içinde, Avusturya'yı destekleyen Hannover Veliat Prensi Ludvig ve ihtimal bölgeye yakın bazı Alman Prenslikleri'nin bu savaşlara desteği dışında;Selçuklular ve Osmanlılar ile bir çatışmaya rastlanılmamaktadır...İmparator V.Karl'ın ölümünden sonra, Almanya küçük prensliklere ayrılmıştır.Gene bu bölgede, prensliklerin yanında oluşagelen Prusya'da, Osmanlı'nın, Avrupadaki siyasetine katkı sunmuş;onun Rus ve Avusturya İmparatorlukları'na karşı, ittifak sağlıyacağı dengesel bir güç olmuştur...Sekizyüz yıllık bu süreç içersinde, Almanlar'la hiçbir şekilde başka bir çatışmaya dönük bir süreç başlamamıştır!...Kuşkusuz Osmanlı'nın onun sınırları ve çıkar alanlarına çok doğrudan girmemesinin de, tarihsel bir payı vardır...İşte yüzlerce yıllık bu yumuşak, dengeli ilişkiler de, Almanların, İngiliz, Fransız ve Rus baskılarından bunalmış Osmanlı'ya, çok iyi bir zamanlamayla yaklaşmasını sağlamış, Abdülhamid Han'da, ileri görüşlülüğüyle, bu durumu kendi bünyesinde en iyi şekilde kullanmaya çalışmıştır... Almanlar'la siyasi ve ekonomik bu sürecin başlamasıyla, İttihak Terakki'de gerek İngiliz ve diğer emperyal güçlere karşı dışarda, gerekse ona karşı direnen yerel güçlere karşı içerde, pozisyon kazanmıştır...Osmanlı'nın Almanlar'a dönük politikası, Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu'daki '' Büyük Rant'tan'' büyük pay almak ya da bütünü ele geçirmek isteyen, İngiltere, Fransa, Rusya ve kervana sonradan , çok uzaklardan(!) katılan Amerika 'yı çok rahatsız etmiştir..İngiliz Gizli servislerinin yüksek transfer ücretlerine rağmen, İttihak Terakki'nin Askeri kanadının lideri, ''Hızlı Almancı'' Enver Paşa ve Kurmayları, Alman Dışişleri'yle eş güdümlü bir politikayı tarih sahnesine koymayı tercih etmişlerdir...Bu süreci hızlandırmak için iki kez İstanbul'a gelen Alman İmparatoru II.Wilheml, Sultan Abdülhamid'i; kendilerini engellemek maksadıyla kurdukları, ( İngiltere, Fransa ve Rusya'nın ) ''Üçlü İtilaf Bloku''na karşı, Avrupa'da kuşatılmamak için, Avusturya ve İtalya ile kurduğu''Üçlü İttifak Bloku'' na davet etmiştir...Sultan Abdülhamid bu önerileri reddetmiştir!...Ona göre, İngiltere'nin başını çektiği bir birliğin karşısında, günün koşullarında, karşı hiçbir taraf zafere ulaşamaz, onun askeri gücünü yenemez!... Kader, Almanya'ya böylesi bir zafer bağışlarsa, Osmanlı'nın Almanya'nın bir sömürgesi olmasını hiçbir
güç engelleyemez!...Bu yüzden yıllarca, denge politikası güdüp, karşılıklı büyük kavgada tarafsız kalmayı tercih
edip, ''Dakik Denge Politikası'nı''yani ''iti ite kırdırma politikasını'' kullanarak, onların karşılıklı çıkar çelişkilerinden yararlanmaya çalışmıştır...

Abdülhamid'den alınan red cevabı, imparatorun sultanın aleyhine dönmesine sebep olmuş, oda; Sultan Abdülhamit'i düşürme kervanına, diğer düşman ve rakiplerinin yanısıra katılmıştır... Bu durum, ''azile'' giden yolu da açmıştır...

(devam edecek)

Fotograf:Berlin-Bağdat Demiryolu Haritası

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..