Türkiye’nin Yenidünya düzeni konsepti

Sudi Arabistan'da verilen saçma küre pozu, gelecek olan tehlikenin de bir mesajıydı. Kılıç oyunu ise işin gideceği istikameti göstermekteydi. Akıl ABD’den uygulama startı Arap ülkelerindendi. Sudi Arabistan  içerisinde bulunduğu iktidar mücadelesi ve geçmiş El-Kaide sorunlarının üzerlerine yıkılması nedeniyle ABD’nin ikili piresi altında çaresizce sürüklenmektedir. Sisi’yi ise söylemeye gerek yok, paket halinde ABD’nin koynundadır.

Bunların tam ters istikametinde ise bir Türkiye ve onun lideri bulunmaktadır. Bu ülkenin lideri küresel düzenin karşısında bir motto ile dünyayı sarsmış bir durumdadır. One minute ve Dünya beşten büyüktür. Eğer bu motto küreselcilerin önüne geçerse dünyanın gidişatı ters dönecektir. Batı medeniyeti dizlerinin üstüne çökecek ve bir 300-400 sene bir daha başını suyun üstüne göremeyecektir. Batı diye bir şey kalmayacak ve kurumları yerle yeksan olacaktır.

Ortadoğu ve Afrika coğrafyasının kendine özgü bir konseptle ülkelerinin vizyonunu, misyonunu politikalarını, stratejilerini ve hedeflerini kurgulayıp geliştirecek bir bilgi birikimi bulunmamaktadır. Bu sebeple de bu ülkelerin tutarlı bir duruşu, söylevi, tutumu, tavrı ve davranışı bulunmamaktadır. Tamda bu sebeplerle ve iç çekişmeler ile bölge ülkeler arasındaki çekişmelerin yarattığı bölgedeki istikrarsızlığı hat safhaya taşımış bulunmaktadır. Bölgenin bahsedilen bu çatışmacı ikliminden büyük oyun kurucular faydalanmaktadır. Büyük oyun kurucular rahatlıkla istedikleri gibi bunları kullanarak coğrafyada at koşturmaktadır. İslam coğrafyasında yaşanan bu vahim oyunu, bozsa bozsa Türkiye bozar. Türkiye kendisine kadar uzanan tehdidi ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan bu kirli oyunu bozmak oyunun içerisinde aktif olarak yer almaktadır. Türkiye Müslümanı Müslümana kırdırmamak, terörü bitirmek, adil bir temsil ve paylaşım düzeni için bu oyununun tam orta yerindedir.

Türkiye bu oyunun içerisinde olmasın diyenlere de bir cevap vermek gerekirse; Türkiye istese de istemese de bu oyunun içerisinde olmak zorundadır. Sebebi ise, bölgedeki coğrafi konumu nedeniyle büyük hedef Türkiye’dir. Türkiye Asya’yı, Uzakdoğu’yu, Ortadoğu’yu, Kafkasları, Avrupa’yı birbirine bağlayan büyük bir köprüdür. Bu köprü aynı zamanda enerji aktarım güzergâhıdır. Yeraltı kaynaklarının ve Enerji yollarının kesiştiği Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar değerli bir ülkedir. ABD’nin bölgeye yaptığı operasyonların içinde mutlaka bir Türkiye ve Çin unsuru bulunmaktadır. Çin’in İpek Yolu Projesinin rafa kaldırılması ABD için stratejik bir öneme haizdir. İpek Yolu Projesi başlamadan bitirilmelidir. Ortadoğu’da kurgulanan projenin başarısızlığa uğrayarak çökmesi aynı zamanda İsrail’in de bölgede çökmesine neden olacaktır. Onun için Katar’da ve Somali’de Türkiye’nin üsleri vardır ve olmakta zorundadır. Bizim savunma hatlarımız sınırlarımız değildir. Bizim müttefiklerimiz sadece çevremizde değildir. Biz oyunun içerisinde olmakta gelecekler olmamakta gelecekler. Bu nedenle oyunun içerisinde bir oyuncu olarak bulunmak, bulunmamaktan iyidir.

Katar’a operasyon çekiliyor, bu güne kadar ses çıkarmayanlar Katar’daki Türk üssünün orada ne işi var diyorlar. Askeri stratejinin üç temel ilkesi olan kuvvet, mekân ve zaman gereği bu üssün buraya kurulmasının yanlışlığını anlatıyorlar. O zaman bizde bu temel stratejiyle cevap verelim. Türkiye ufak bir kuvvetle krizleri kendisinden uzak bir yerde karşılama imkânına kavuşmakla birlikte Katar krizi göstermiştir ki; iyi ki Türkiye bu üssü kurmuş. Bu yaşanan ve yaşanabilecektekilere baktığımızda ise Türkiye bu üssü kurma kararını tam zamanında almış olduğu apaçık görülmektedir. Stratejinin bu üç temel ilkesi hakkında nasıl doğru yorum yapılması gerektiğini bildiklerini sananlar ya bunu speküle ediyorlar ya da meslekleri bu olmasına rağmen hakikaten bilmiyorlar.

ABD Katar krizinde bölgede bir taşla birçok Müslüman kuş vurmak, ülkeleri parçalamak, enerjiyi kontrol altında tutmak, İpek Yolu Projesini tamamen tozlu raflara kaldırmak istemektedir. ABD iç kamuoyuna oynayarak Başkanlık koltuğunu sağlamlaştırmak, İngiltere’nin önünü kesmek için bu senaryoyu kurgulamıştır. Türkiye ise bunun Tam tersi bir yaklaşımı savunmaktadır. Ortadoğu, Kafkas ve Afrika ülkelerine gerçek demokrasinin gelmesini, ülkelerin bütünlüğünün korunmasını, ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının değerlendirilmesinin ülkelerin kendilerine bırakılmasını, İpek Yolu projesiyle medeniyetlerin buluşmasını, uluslararası temsilde adaletin sağlanmasını, uluslararası sorunların çözümünde adil olunmasını savunmaktadır.

Türkiye, bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için bölgesinde ticari, finansal, savunma sanayi ve terörle mücadele alanlarında ittifaklar kurarak pozitif bir çaba göstermektedir. Türkiye, kazan-kazan politikası ile mücadele vermektedir.