Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '11

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Türkiye'nin yoksulluk gerçeği...

Türkiye'nin yoksulluk gerçeği...
 

Türkiye’deki 12.5 milyon kişi yoksulluk sınırının da altında yaşıyor.

3 kişiden 2’si borç ya da taksit ödüyor.

Zenginlerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 50’ye yaklaştı.

Bu rakamlar TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın sonuçları ancak uzmanlara göre tablo bundan daha da vahim, yoksulluk her geçen gün artıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2010’a ilişkin ‘Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, nüfusun yüzde 16.9’u yoksulluk riski altında bulunuyor.

Uzmanlar ise Türk-İş’in geçen ay yoksulluk sınırının 3 bin 18 lira 18 kuruş olarak açıklanmasına rağmen TÜİK’in açıkladığı yoksulluk rakamının gerçekleri yansıtmadığına, gerçek yoksul sayısını gizlediğine dikkat çekiyor,

TÜİK ‘Zengin ve yoksul makası açılmadı’ dese de vahim tabloyu gizleyemiyor.

Türkiye ekonomisi 3. çeyrekte yüzde 8.2 büyümesine rağmen buradaki büyüme sokaktaki yurttaşa yansımadı. Zengin ve fakir arasındaki makas her geçen gün açılıyor. TÜİK’e göre eşdeğer han halkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.4 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8’de kaldı. Bu da bir kez daha zengin ile fakir arasındaki gelir adaletsizliğini gözler önüne seriyor.

Buna göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8 kat daha fazla.

TÜİK’in araştırmasına göre;

-  Türkiye’de hane halkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 22 bin 63 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir ise 9 bin 735 TL.

-  İstanbul bölgesi 13 bin 382 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri en yüksek bölge konumunda. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 5 bin 144 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi.

- Maaş-ücret gelirleri yüzde 43.7 ile toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip iken bunu yüzde 20.5 ile sosyal transferler ve yüzde 20.2 ile müteşebbis gelirleri izliyor.


Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 87.5’i (10 kişiden 9’u) “evden uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 65.7’si “beklenmedik harcamalarını” ve yüzde 81.7’si “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamıyor.

Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4 tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı ise 2009’da yüzde 63 iken 2010’da yüzde 63.5’e yükselmiş.

Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 43.8’inin konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb.” sorunların varlığı belirlenmiş. Nüfusun yüzde 43.3’ünün oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşanıyormuş. Yüzde 61.4’ünün hanesinin ise taksit ödemeleri ve borçları bulunurken bu borç ödemelerinin yüzde 28.3’ünün hanesine çok yük getirdiği belirlenmiş.

Büyüme rakamlarına yansıyan yükseklik, aslında özel harcamaların artması, insanların gelecekteki gelirlerini kredi kartlarıyla, tüketici kredileriyle bugünden tüketmeleri sonucunda oluşuyor. Aslında insanların reel gelirleri artmıyor.

TÜİK’e göre, ayda evine 4200 TL girenler en varlıklı yüzde 20’lik gruba giriyorlar. Paylaşılan pasta doğru belirlenemeyince, ortalama gelir de hatalı, yoksul sayısını, onun yüzde 60’ının altında kalanlar diye niteleyip sayıyı nüfusun yüzde 24’ü ve 16 milyon olarak açıklamak da gerçekçi değil.

Türkiye’nin bugün 16.9’a ulaşan yoksulluk sınırı OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek. Hele hele Türkiye’nin 2002’den bu yana içinde bulunduğu büyüme konjonktürüyle değerlendirildiğinde yoksulluk oranı ve gelir dağılımında kabul edilemez bir çarpıklık söz konusu. Bu kadar yüksek büyüme olan bir ülkenin, hâlâ bu boyuttaki bir yoksulluk ve gelir çarpıklığı içinde olması sorunun aslında bilinçli politikalarla üzerine gidilmediğini ve sorunun piyasaya havale edildiğini gösteriyor.

Yaratılan ekonomik mucizenin ülkeyi nerelere götürdüğüne kısaca değindikten sonra, söyleyecek daha ne kaldı?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..