Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '14

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye parçalanmaktan "sol bilinçlenme ve duruşla" kurtulur

Türkiye parçalanmaktan "sol bilinçlenme ve duruşla" kurtulur
 

Selam sana Koca Usta, Koca Nazım:)


Üzülmeyi bıraktım, Son günleri irdelemeye başladım.

Gördüğüm temel noksanlık: “Adam gibi adamlık!”

Nedir bu?

Bir kere adam gibi adam entelektüel olacak!

Okuyacak, öğrenecek!

Adam gibi adam bunun ötesine geçecek; değişecek!

Öğrendiklerini yaşayacak!

Yaşadıklarını çevresine yayacak!

Hiçbir maddi çıkar hesabı yolundan döndüremeyecek onu!

Gerektiğinde bunun sıkıntısını çekebilecek!

Ve hiç sızlanmayacak!

Örneğin Sokrates gibi…

İdamına dahi itiraz etmeyecek baldıran zehrini elleriyle içecek!

Benim saptadığım baş sıkıntı, Türk entelektüelleri!

Bu beyler- bayanlar okuyup öğreniyorlar ancak yaşamıyorlar!

Bizi yalnız ve yalnız bilinçli değişim kurtarır bugünlerin utancından!

Bilinçli değişim sol duruşu getirir.

Sol duruş emeğin özgürlüğünü savunur!

Ancak özgür emek bu utanç tablosunu yakar, yıkar mahveder!

Ve bugünlerde oynanan ayrılıkçılık oyununu da sol duruş bozar!

Gerçekte emek ekseninde birleşilirse ayrılma değil birleşme oluşur!

Ayrılıkçılara buradan bir kez daha sesleniyorum:

Kardeşlerim bırakın bu emperyalizmin oyunlarına gelmeyi!

Gelin birlik olalım emek üstündür diyelim!

Ve tek üstün de emektir!

Ne yazık ki bu noktaya gelemiyoruz bir türlü!

İşin garibi bir araya gelelim diyenlere da düşman kesiliyoruz!

Benim bile kim bilir kaç düşmanım türemiştir şimdi!

Ama yine de söylemekten çekinmeyeceğim: Türkiye bölünecek arkadaşlarım!

Bu ABD'nin yayınladığı 100 yıllık strateji planında açıkça belirtiliyor.

Türkiye emperyalizmin 100 yıllık planında belirttiği şekilde önce ikiye bölünecek!

Bir parça Kürdistan olacak!

Sonra Kürdistan tekrar iki parçaya bölünecek, Anadolu Kürdistan’ı ve Irak Kürdistan’ı diye…

Sonra mı sonra da Irak Kürdistan’ı İsrail’e dahil olacak, bu kadar!

Bunun çaresi yok mu var elbette!

Çare “sol bilinçlenme” ve bunun gerektirdiği “duruş”tur!

Bakın bu yolda tu-kaka yaptıklarımızdan birisinin bir şiirini alıyorum aşağıya…

Adam gibi adam olan Nazım Hikmet’in

“KARLI KAYIN ORMANINDA
Karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım, efkârlıyım,
elini ver, nerde elin?

Ayışığı renginde kar,
keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

Memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere, sarı, sıcak.

Ben ordan geçerken biri:
"Amca, dese, gir içeri."
Girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.

Eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar.
Geri geldi Memed'ime
yolladığım oyuncaklar.

Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet.

Kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
ölmüş Berut, tanışırdık.

Bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
Elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.

Yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.

En acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak :
Öleceğimizi bilip
öleceğimizi mutlak.

Memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu,
ölümden öte köy var mı?

Geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
Karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.

Şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tiren yolu, ova.
Yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır Moskova...”

                  Nazım hikmet

14 Mart 1956*Moskova, Peredelkino

Dayanılmaz bir kahır ve özlem...

Siz dayanabilir misiniz gerçekten?

Dayanırım diyorsanız, işte o zaman "adam gibi adamsınız"!

Saygı ve sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..