Türkiye siyaseti kaset vesayetinde!

2011 Genel seçimleri yaklaştıkça MHP’yi hedef alan kaset operasyonunun siyaseti yeniden dizayn etme amacı taşıdığı genel olarak kamuoyunda kabul gördü. 

Kaset servislerini yapanların MHP’yi arındırmaktan çok, baraj altında bırakıp siyaset sahnesinden silme ve genel seçimler sonrası oluşacak TBMM’de yeni anayasa projesine ortam hazırlama hedefleri için gözlerini kararttıkları anlaşılıyor. 

CHP Milletvekili Çetin Soysal bugün NTV’de Can Dündar’a 3 bin kişinin dinlendiğini, hükümetin kontrolünün dışında bir yapının dinleme ve kaset operasyonlarını yürüttüğünü düşündüğünü söyledi. 

Soysal’ın daha öncede kamuoyuna dillendirdiği iddialara göre; siyasetçiler, iş adamları, kanaat önderlerinin de servis edilmeye hazır kasetleri var. 

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Haliçte Yaşayan Simonlar kitabını okuyanlar anımsayacaklardır. Avcı, Türkiye’de dinlemeler ile ilgili altyapıyı oluşturan biri olarak, kamuoyunu sarsıcı dinleme ve izlemelerin devlet içinde yani emniyette yuvalanan cemaat mensupları tarafından yapıldığını öne sürmüştü. 

Günümüzde teknoloji öyle gelişti ki hayal sınırlarını zorluyor. Yapılan operasyonları Hanefi Avcı’nın kitabında söz ettiği gibi sadece Türkiye içerisinden cemaat ya da başka güç odaklarının yaptığını düşünmemek gerekir. 

Olayları çok boyutlu düşünerek yabancı istihbarat örgütlerinin de ülkede cirit attığını dikkatlerden kaçırmamak gerekir. 

Çetin Soysal’ın iddia ettiği gibi Türkiye’de iktidar muhalefet ayırımı yapmadan siyasetçilerin, iş adamlarının, kanaat önderlerinin izlenmesi bugünkü iktidarın gücünü aşan boyutta olabilir. 

Küresel ölçekte dünyanın yeniden dizayn edildiği günümüzde, iktidarı ve muhalefeti ile siyasete yön verenlerin gizlice izlenmesi, özellerinin kayıt altına alınarak bir anlamda şantaj amacıyla kullanılması bir bakıma onların vesayet altına alınması sonucunu ortaya koymaz mı? 

WikiLeaks belgelerini anımsayın isterseniz, kısa bir not ile devam edellim. Anımsayın, siyasetçilere dair iddialar gündeme gelmişti. Hatta siyasetçiler için ortaya atılan iddiaların bir kısmı yüz kızartıcıydı. Dikkatli okurun gözünden bu iddialara hedef olan politikacılar kaçmayacaktır.. 

Ve devam edelim, internet ortamında eski generallerden gazetecilere, yargı mensuplarına, Baykal’dan MHP’li politikacılara kadar onlarca yasadışı elde edilmiş kayıt iktidar lehine ortalığa saçılırken hepsinin ortak noktası AKP muhalifi olmaları. Bu tuhaflık dikkatlerden kaçmıyor. Hükümetin bu konuda işi ağırdan alması aleyhine kuşkuları büyütüyor. Yazıcı adına YÖK’e atıldığı iddia edilen mail soruşturmasında olduğu gibi gerekli olan irade ile hukuki sürecin hızlandırılması iyice yer ile yeksan olan “hukuk devleti” imajını bir nebze onaracaktır. 

Bu yazının dikkat çekmek istediği “Türkiye’de siyaset kaset vesayetinde” başlığı asıl konumuz. 

Olayları, gelişmeleri irdeleyen her yurttaşın kafasına çakılı olan asıl sorulması gereken soru şu;” Acaba iktidar ve muhalefeti ile siyasetçiler, iş adamları, kanaat önderleri kaset operasyonları ile zincirleniyor mu? 

Sonuç olarak, Türkiye siyaseti için son gelişmelerden sonra kaset vesayeti altında demek, iddiadan öte durum tespiti yapmaktan ibaret. Bu aşamada kimi hedef aldığına bakmaksızın iktidarın bu operasyonları yapan odakları ortaya çıkarmaktan başka seçeneği yok gibi gözüküyor. 

Bu sarsıcı süreçte Taraf muhabiri Mehmet Baransu’yu sahte belgeler düzenleyerek PKK’li diye dinledikleri iddiasıyla yargılanan Van Jandarma Komutanlığı’ndaki askerlere uygulanan hukukun işlemesi gerekiyor. 

Çetin Soysal’ın uyarısı hukukun işletilmesi gerektiğini yineliyor. Soysal, ”Sırada CHP’li yöneticiler, AKP içinden bakan olma durumu bulunan ve diskalifiye edilmek istenen kişiler, gazeteciler, iş adamları, yargı mensupları olabilir. İşin önüne geçilmezse demokrasi adına utanç verici bir durumla karşı karşıya kalacağımızı görüyorum. ”diyor.