Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye ve diğer ülkelerde "Nevruz"

Türkiye ve diğer ülkelerde "Nevruz"
 

Muhammed Rahmani'den Nevruz üzerine bilimsel makale


Türk bilim ve siyaset dünyasının tanıdığı simalardan olan, Prof.Dr.Öner Samanlı’nın, 1995 yılında yayınlanmış olan, "Kurdish history" is. Kurdish attack on Turkish people has intensified. Ethnic Peoples' State of the United Nations Charter Conference. March 1995” makalesinin bir bölümü aşağıda tırnak içerisine almış olduğumuz metni içermektedir. 

Prof.Dr.Öner Samanlı’ya göre;  

“Nevruz’mu..? Newroz mu..? Kürtlerin Bayramı mı..? Türklerin Bayramı mı..? 

Türk Dil Kurumu, büyük sözlüğündeki tanımlamalara göre Nevruz: Eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmi birine rastlayan gün olarak tanımlanıyor. Yanı sıra; Çiçekleri aslanağzına benzeyen, türlü renkte bir kır bitkisinin de, nevruz otu olduğuna işaret ediliyor. 

Nevruz, kelimesi kökeni itibarıyla Farsçadan dilimize girmiş. Farsçada, yeni gün anlamında kullanılıyor. Yani eski İran takvimine göre yeni yılın ve baharın başlangıç günü olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, güneşin Koç burcuna girdiği güne de verilen ad. 

Özellikle 1980 li yıllardan bu yana “Nevruz” kelimesi tanınır olmuştur. Nevruz esas itibarıyla Türk toplumunda “Hıdrellez” “Hızırellez” gibi anlam ve önemle kutlanılan, bir bahar müjdecisinin evrene gelişiyle insanların isteklerine çare ürettiğine inanılan bir kutlama sürecidir. 

Türkiye üzerindeki siyasi hareketlenmeler sonrasında ortaya çıkan “Türk - Kürt” ayırımcılığıyla, bu kelime ile adlandırılan günün de, “Türk” ve “Kürt” insanlarca sahiplenilme kavgaları da başlamıştır. 

Türklerin Türkçe olarak, “Nevruz” dediği bu kelimeyi Kürt kökenliler ise, “Newroz” olarak telaffuz etmektedirler. 

Kürtler, Nevruzu Kürtçe olarak, Newroz pîroz be! (Nevruz mübarek olsun!) ya da Bijî Newroz! (Yaşasın Nevruz') diyerek selamlıyorlar. 

KÜRTLER NEWROZ’A KÜRT, TÜRKLER İSE TÜRK BAYRAMI OLARAK SAHİP ÇIKIYORLAR.. 

Türk dil kurumunun Türkçe Büyük Sözlüğü ile yazımızın girişine neden başladığımızı bu başlık altında algılamanız sanırım ki kolay olacaktır. 

Çünkü Nevruz, esas itibarıyla ne Türk, ne de Kürt halkının bayramıdır. Farsı kökene sahip olan bu kelimenin ortaya koyduğu anlamda, bu savımızı pekiştirmektedir. 

Nevruz, esas itibarıyla Acemistan göçerlerinin örf ve adetleri içerisinde yer alan, Farsı bir tanımlamayla örtüşen kutlamanın adıdır. 

Ancak, bu tanımlamanın çerçevesi içerisinde Türklerin bu bayramı sahiplenmesi ve kutlaması ise aykırı bir yeknesaklık göstermiyor denilebilir. 

Çünkü, Orta Asya’dan konar göçer Türk kavimlerinin, Anadolu’ya kadar uzanan göç yollarının, bugünkü Iran devletinin topraklarının çevrelediği Farsı, Pers’i, Acemi, Azeri ve Türkmen’i topraklarından geçmiş olmasıdır. 

Dünya üzerinde Kürtlerin iddia ettiği üzere bir geçmiş soy tarihlerinin olmadığı kesindir. 

Kürtler bu bağlamda kendi nesillerini ve aydınlanmacı olmayan günümüz insanlarını yanıltarak çıktıkları yolda, sanki geçmişlerinin bir ulus bütünlüğüne dayandığına kadar uzanan savlarıyla tamamen asılsız bir savı bir tarihsel belgeçmişçesine ortaya koyarken de, kesinlikle dürüst ve samimi değillerdir. 

Dünya tarihçilerinin de belgelendirdiği üzere, kesinlikle bir “Kürt tarihi” yoktur. Kürt tarihi olmadığına göre, Nevruz kelimesinin, Kürtçe lügatinde “NEWROZ” olarak adlandırmış olduğu, böyle bir bayramları da yoktur. 

Yine Kürt halkının, kendilerini resimleyen ego renklerinden olan, kırmızı, yeşil ve sarı renklerinde, eski Türk boylarınca en çok kullanılan “yaşmak, göynek, fistan, vb. giysilerde tercih edilen” renkler olmasının yanı sıra, bayrak ve flamalarında da en çok kendini gösteren ve tercih ettikleri renklerdendir. 

Kelime, her ne kadar, Farsı bir alt yapı ile örtüşüyor olsa da, üstte açıkladığımız Orta Asya çıkışlı Türk insanının, geçmiş görenek ve geleneklerinin incelendiğinde, yanı sıra “Dede Korkut” söyleşilerinde yer aldığı üzere, Mart ayının başı ile sonu arasındaki bu günlerde, baharın geliş müjdecisine teşekkür ve sevinç olarak şaman inancındaki bu insanların bayramlaştıkları, ve ortak sevinci paylaştıkları anlaşılmaktadır. 

“NEVRUZ” TÜRK BAYRAMI MIDIR, YOKSA KÜRT BAYRAMI MIDIR? 

Sorulanına cevaben verilecek en doğru yanıt yine açıklamalarımız bağlamında nettir. 

Kürt halkının bu bayramı sahiplenmesi, kendilerince yaratmış oldukları, (sözde varsıl?) tarihlerine koydukları bir süsleme sanatıdır. 

Bir milletin kültürel ortak manevi değerlerinin yazılan tarihleri içerisinde bulunması gerekmektedir. İşte bu süslemenin bir tezahürü olarak, evveliyatta, Türklerin, “Hıdrellez” olarak kutladıkları bayramdan sanki farklı bir bayrammış intibaı yaratılarak, Kürtler “Newroz” adlandırmasıyla önce kendi mevcut halklarını ve sonrasında da dünya insanını kandırma yoluna başvurmuşlardır. 

Dikkat edildiğinde, özellikle Türkiye’nin doğu illerinde ve büyük metropollerinde yerleşik bulunan, Kürt kökenli insanlar, bu günde, kırmızı, yeşil, sarı gibi renk cümbüşüne bürünerek, ateşler (lastikler) yakarak, sözde bu bayramı kutlamaktadırlar. 

Esas itibarıyla yapılmakta olanlar asla ve asla bir bahar müjdesinin sevincinin paylaşımı değil, bu tür eylemler ve gösteriler “Türk” milletine karşı bir diklenişin seyrüseferidir.” İfadelerine yer vermektedir. 

Bu bildirge yinelemiş olursak, yukarıda orijinal başlığını verdiğimiz, Prof.Dr.Öner Samanlı tarafından sunulan, “Kürt tarihi yoktur. Türk Milleti üzerinde yoğunlaştırılan Kürtçülük saldırısı vardır. Birleşmiş Milletler Halkların Etnik Durumu Konferansı Bildirgesi. Mart 1995” içerikten alıntıdır. 

Metnin devamında ise, aşağıda açıklamaya çalıştığımız hususlarda tarihsel bilgiler verilmektedir. 

Bunları özetle toparlayacak olursak; 

Göktürklere ait olan Ergenekon Destanında Oğuz Han soyundan İl Han’ın en küçük oğlu Kıyan ile İl Han’ın kardeşinin oğlu Nüküz’ün Moğol saldırısından sağ kurtulup Ergenekon (Dağ Kemeri) adı verilen yere yerleşmelerini ve burada 400 yıl kalıp çoğalmaları sonucu buradan çıkışlarını simgeleyen güne Nevruz (yeni gün) denilmiştir. 

Nevruz kelimesi öz olarak farsça bir kelime olup, “Nev” yeni, “ruz” gün anlamındadır. 

Hatta Türk Edebiyatında ruzname adı ile bilinen Günlükler de mevcuttur. 

Kıyan ve Nüküz’ün torunları Ergenekon’dan çıkışın yolunu bulduktan sonra, grubun içinde bir demirci bulundukları yerdeki dağın sırtında bir kat demir madeni olduğunu ve bunu eriterek buradan çıkmalarının mümkün olacağını ifade eder. Demiri eritmek için ateş yakarlar.İşte bu sebepten dolayıdır ki Nevruzda demir dövülür, ateş yakılıp üzerinden atlanılır. 

Türkler Nevruzda bunu yaparak bir tür Ergenekon’dan çıkışı sembolikleştirerek kutlamaktadırlar. 

Bunların yanı sıra, “Nevruz”un bir Türk geleneği olduğunun en açık göstergesi tüm Türk aleminde coşkuyla kutlanmasıyla somutlaşmaktadır. 

Kürtlerin sözde olmayan tarihlerine alınan bir öyküde ise “Newroz” şöyle anlatılmaktadır. 

Öykü, demirci Kawa ile kötü hükümdar Dehak arasındaki mücadeleyi içerir. Kürtlere göre, “Newroz”, mücadele için atılan ilk adımdır. Eğer “Newroz”, Kürtlerin bayramı olsa idi adı nevruz değil esasında Kürt gramerine göre, “Nevroj” olmak zorunda idi. Çünkü, Kürtçede “roj” kelimesi gün anlamındadır. 

Yine tarihsel sürece ve kelimenin etimolojisine dönersek; 

Dünyanın en eski bayramı Nevruz, Türk dünyasında Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı ve 12 hayvanlı Türk takviminde yeni yılın başlangıcı olarak binlerce yıldan bugüne kutlanmaktadır. 

“Yeniden Doğuş, Yeniden Diriliş, Yeni Hayat, Yeni Gün” anlamlarında olan NEVRUZ, bu nedenledir ki, Türklüğün coşkusu, sevinci, bayramı, Türklerin birliğidir. 

Nevruz; Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin Koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Güneş 21 Marta kadar güney yarımküreye daha çok ışık ve ısı verirken, 21 Mart tarihinden itibaren kuzey yarımküreye daha çok ısı vermeye başlar. Bu nedenle kuzey yarımkürede yaşayan bazı halklar için 21 Mart günü uyanış ve yaradılışın sembolü olarak kutlanmaya değer bir gün anlamı taşımaktadır. 

İran mitolojisine göre Tanrı dünyayı, insanı ve güneşi bu günde yaratmıştır. İran’ın efsanevi padişahı Kiyumers tahta oturarak bugünü bayram ilan etmiştir. İran’da ihtişamın sembolü olan Cemşid de aynı gün tahta oturmuştur. Ayrıca Hz. Adem’in 7. torunu olan Cem 21 Mart günü Azerbaycan’a gelmiş ve bugünü bayram ilan etmiştir. 

Anadolu’da Nevruz-i Sultan, Sultan Nevruz, Navrız, Mart dokuzu gibi adlar verilen Nevruz, farklı yörelerde değişik biçimlerde kutlanır. 

Tarımsal uğraşın yoğun olduğu yörelerde bir tür bolluk ve bereket töreni olma özelliği de taşımaktadır. 

Alevi-Bektaşi topluluklarda ise inanca dayalı bir anlam da ifade etmektedir. Alevi-Bektaşi topluluklarda Nevruz, Hz. Ali’nin doğum günüdür, Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gündür, Hz. Muhammed’in veda haccı dönüşü Hz. Ali’yi kendine halife tayin ettiği gün olması özelliğini de taşımaktadır. 

Bu günün sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra süt içilir, Nevruziye adı verilen şiirler, nefesler ve Hz. Ali’nin Mevlidi okunur. Nevruzda önceden hazırlanmış olan çöreklerle mezarlık ziyaretine gidilir, ölüler ziyaret edildikten sonra orada çörekler yenilir. 

Osmanlı Devleti zamanında Nevruz gününe özel bir önem verilmiştir. 

Padişahlara Nevruz günleri “nevruziye” adı verilen kasideler sunulurdu. 

Bu kasidelerde ağaçların yeşermesi, çiçeklerin açması, havanın ısınması gibi konulara yer verilirdi. Nevruz günü Adem’in yaratıldığı, Nuh’un gemisinin karayı bulduğu, Hz. Ali’nin doğduğu, halife olduğu anlatılırdı. 

Nevruz gecesi bütün yaratıkların Tanrı’ya secde ettiği, dileklerin yerine getirildiği belirtilirdi. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişaha sunar, bahşişini de alırdı. Buna da “nevruziye bahşişi” adı verilirdi. Saray hekimbaşıları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için yapılmış macunlar, porselen kapaklı kaseler içinde sunulur ve günün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt da kaselere iliştirilirdi. 

Nevruziye adı verilen macunun kökeni, kimi araştırmacılar tarafından Persler dönemine kadar götürülebilmektedir. Persler zamanında Nevruz günlerinde hekimler ve eczacılar toplanarak bu özel macunu hazırlamışlardır. Bu macundan yiyenin bütün yıl boyunca hastalıklardan korunacağına inanılmıştır. 

Zamanla bu gelenek değişime uğramış ve Nevruziye Nevruz günlerinde yenen özel bir tatlının adı olmuştur. Son zamanlarda bu geleneğin bir uzantısı olarak 21 Mart günü Manisa’da mesir macunu halka dağıtılmaktadır. 

Doğu Anadolu halkı için sadece Nevruz günü değil, Nevruz gecesi de kutsallık taşımaktadır. Bu gece canlı cansız bütün varlıkların Tanrı’ya secde ettiğine inanılır. O gün herkesin bir yıllık kısmeti ve geleceği belirlenir. Herkes güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretlerde bulunulur. 

Mart ayı içerisinde Anadolu’nun bazı yörelerinde görülen bir diğer gelenek de “Kara Çarşamba” geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambası olan bu günde çeşitli törenler yapılır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenir. Gençler bir dilek tutarak komşuların kapısını dinlerler. 

Nevruzla ilgili geleneklerden biri de “Mart ipliği”adı verilen uygulamadır. 21 Marttan itibaren ısınmaya başlayan havalar nedeniyle ağaçların güneşten etkilenmemesi için bez bağlanır. Giresun’da uygulanmakta olan “Mart bozumu” adı verilen gelenek de Nevruzla ilgili önemli geleneklerden biridir. Mart bozumunda akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir. Ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve “Martınızı bozuyorum” demesi beklenir. 

Nevruz İç Anadolu Bölgesi’nde “Mart dokuzu” olarak bilinmektedir. 21 Mart günü sabah erken kalkılır, mezarlık ziyareti yapılır, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak kırka tamamlar. Bir torbaya doldurup evinin duvarına asar ve bu arada bir niyet tutar. Bir yıl sonra torbaya baktığında taşlar kırk bir olmuşsa niyetinin gerçekleşeceğine inanır. Bir daha ki Mart Dokuzunda taşlar iade edilir. 

Nevruz günü ziyaretler esnasında çeşitli yemeklerden oluşan sofralar hazırlanır, oyunlar oynanır, eğlenceler düzenlenir, boyalı yumurtalar yenir ve büyük ateşler yakılır. Her toplumun kendine özgü nedenlerle kutladığı Nevruz, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Uygur Bölgesi, Anadolu ve Balkanlarda geleneksel kutlamalarla canlılığını günümüzde de sürdürmektedir. 

EĞER KÜRTLERİN MİLLİ BAYRAMI İSE ADI NEDEN “NEVROJ” DEĞİLDİR. 

Başkaca bir bakış açısı ise Türklerin de, Kürtlerin de Nevruz kutlamalarında iki önemli ortak nokta vardır. 

Bunlar, Ateş ve Demir. 

Kürtlerin Demirci Kawa, dedikleri kişi Nüküz ve Kıyanın soyundan biri olabilir. 

Dehak, diye tabir edilen zalim kral da Türkeli’ne saldıran Moğol İmparatoru olabilir. İşte yıllardır doğru tarihçilerin betimlediği üzere, bugün kendilerini farklı bir soy kütüğünden geldiklerine dair dünyaya tanıtmaya çalışan, ulus millet varsıllığından söz eden Kürtlerin, kesinlikle bir Türk boyu ya da Türklerden etkilenen bir kavim olduğunu ispat eden bir önemli kanıttır. 

BİR BAŞKA TARİHİ BAKIŞA GÖRE DE KÜRTLER, FARSI’LARIN DAĞ KOLLARIDIRLAR. 

Kürtçede çok fazla farsça kelime bulunmaktadır ve aralarında coğrafi bir birliktelik de mevcuttur. 

TÜRKİYE VE ORTA ASYA’DA KUTLAMALAR 

Türklerde Nevruz, yeni bir yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarla kutlana gelmiştir. Orta Asya’daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır. 

Orta Asya Devletlerinden Kazaklar: Nevruz törenlerinde Mevlit okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır, ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz’da yaptıkları yemeğe “Nevruz-köcö” adını verir. Ayrıca nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ve bunları o gün komşularına dağıtırlar. 

Orta Asya Devletlerinden Kırgızistandaki Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını verirler ve o gün “Nooruz köcö” denilen özel bir yemek yerler. ”Köcö”, darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. ”Auz köcö” denilen “kavut” da bu günün özel yemeklerin dendir. Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz Festivali ile başlar ve Yılbaşı bayramı 21 Mart’ta kutlanır. 

Orta Asya Devletlerinden Özbekistan’ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz törenleri, Nevruz günü başlar ve bir hafta devam eder. Halk, bu Nevruz eğlencelerine “Seyil Eğlenceleri” adını verir ve Seyil Yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar ve seyyar satıcılarla dolar. 

Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, ”aş” adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. İkramların yanı sıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir, Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir. 

Orta Asya Devletlerinden Türkmenistan’da ise Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz’dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz’un özel yiyeceğidir. Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur. 

Orta Asya Devletlerinden Azerbaycan’da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23. günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz’dan sonraki en önemli gün, ”ahir çerşenbe / son çarşamba” dır. Bu güne, “ılin ahir tek tek” günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna “üskü” denilmektedir. 

”Ahir çerşenbe”den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile giderler. Mezarlıkta Kuran-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezardan ayrılınır. Böylece Nevruz’da Kabir-üstü uygulaması da sona erer. 

Azerbaycan’da salıyı çarşambaya bağlayan gece “ahir-çerşenbe” denir.”Ahir çerşenbe” de yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve temizlenmesi işi gelmektedir. 

Ahir çerşenbe’de, Pülenberi adı verilen üzerliğin yakılması âdetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan “yeddi-levin” gecesi yapılır. “Gapı pusma” adeti, gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine yorumlanmasına neden olur. 

“Ahir çerşenbe” nin diğer bir âdeti de, ”suya yüzük atma” oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan birisi bayatı söyleyerek (silindi) yüzük çıkarır. Çekilen yüzük kime aitse, bayatı da onun olur. 

Su - Başı Adetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar önce iki ellerinin başparmaklarını ip ile bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar, daha sonra parmaklarındaki ipi keserek suya atarlar. 

Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar. Su başına gidenler, kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar, bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın dibinde kalır. 

Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir ve bir sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır. Nevruz’dan bir gün öncesine, ”baca - baca” denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak; 

Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun 

şeklinde bayatılar, maniler söylerler, (silindi) yeşil alanlarda (silindi) boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.”Baca-baca” günü gecesinde, “bacadan şal atma” âdeti yerine getirilir. 

Buna göre; akşam üzeri yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca, çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri, hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırılır, gençler bellerine bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. 

Ev sahibi de, şalı sarkıtan tahmini kişi için, en uygun armağanı şala bağlar. Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile salıncakta sallanır. 

Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona cevap verir. Bu oyuna “küfdibi”, “küfyeli” gibi adlar verilir. 

Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir ancak o gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir. 

ORTA ASYA ÜLKELERİNİN DIŞINDA NEVRUZ 

Karapapaklar’da Nevruz, Kırım Türkleri’nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri’nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri’nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır. 

TÜRKİYE’de NEVRUZ 

Anadolu’da “Sultan-ı Nevruz”, “Nevruz Sultan”, “Mart Dokuzu” ve “Mart Bozumu” gibi adlarla bilinen Nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içinde yaşamaya devam etmektedir. 

Ağaç işleriyle uğraşmaları nedeniyle tahtacı olarak isimlendirilen ve Türkiye’de yaşayan Tahtacı Türkmenlerin de; Nevruz Bayramı eski Martın dokuzudur ve Sultan Nevruz olarak adlandırılmaktadır. 

Nevruz, Tahtacı Türkmenlerinin yayla çıkışında; 22-23 Mart tarihlerinde kutlanmaktadır. Tahtacı, Türkmenlerinde Nevruz; ölülerin yedirilip içirildiği gün olarak kabul edilir. Burada eski Türk inanç sisteminin atalar kültü kendini göstermektedir. 

22 Mart, Nevruz’dan bir gün önceyi karşılar ve o gün, Nevruz hazırlıkları yapılır; çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü yenilen yemekler ve ikram edilen yiyecekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine Nevruz ziyaretine gidip gelmeye başlarlar. 

23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir. Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır.Daha sonra topluca yemek yenir. 

Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir, ağaçlarda salıncaklar kurulur ve çocuklar “bayrak” adı verilen uçurtmaları uçururlar. Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, “hak üleştirir” ler. Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak, ”ölünün ruhuna değsin” dileğinde bulunur. Yemekten sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan dönülür. 

Akşam komşu ve akrabalar, eğlencelerini ve sohbetlerini, yeme ve içmelerini sürdürürler, sohbetler sabaha kadar devam eder. Bu bayramda herkes güler yüzlüdür. Suçlar bağışlanır. Bayrama katılmak zorunludur, katılmayan köy halkınca dışlanır. 

YÖRÜKLER ARASINDA NEVRUZ 

Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve bahar mevsimin başladığı kabul edilir. 

Köy ve yaylalarda 22 Mart’ta şehirlerde ise Nevruz Pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır. Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkar, daha önceden “davar evleri” ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. 

Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah atarak “Nevruzunuz kutlu. Dölünüz hayır ve bereketli olsun” şeklinde selamlaşırlar. 

Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir. Sünni olan Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve şükredilir. 

Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam eder. Bazı bölgelerde, Nevruz’un Hz. Ali’nin doğum günü olduğuna dair inanışın yanı sıra Hz. Ali ile Hz. Fatima’nın evlenme günü olduğuna dair bir inanış da vardır. Ayrıca, kışın sona ererek baharın geldiği, kışlaklardan yaylalara doğru göçlerin başlamasının zamanının geldiği kabul edilir. 

Nevruz sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen şiirler, nefesler ve Hz. Ali’nin Mevlidi okunur. Gün şeker, şerbet ve içeceklerle kutlanır. 

Türkiye’de Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe “Sultan Navrız” adı verilir. Halk arasındaki inanca göre 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece Sultan Navrız, belli olmayan bir saatte gökte, ayaklarındaki halhalları gıcırdatarak, önünde gergefini işleyerek, batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Başka bir inanca göre ise, “kuş donuna” giren ve ayaklarındaki halhalı gıcırdatarak uçan, bir ermiştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz’ın geçtiği saatte uyanık olanların, bütün dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır. 

Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha kadar beklenir ve Nevruz gecesi, ay ışığında avluya bir tekne içerisinde su bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre dilek kabul edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah (silindi) bütün halk kırlara, bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı (piyvaz mı, piyaz mı?) yerler, çeşitli oyunlar oynarlar, eğlenirler. 

Türkiye’de Diyarbakır ve çevresinde Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz’u kutlarlar. Doğu Anadolu halkı için Nevruz gecesi, kutsallık taşır. O gece, canlı cansız bütün varlıkların Tanrı’ya secde ettiklerine inanılır. 

O gün, herkesin yıllık rızkı ve mukadderatı belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evler de yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini takip eder, fakirlere yardım edilir. 

17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı kadar küçük taş toplar, bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar. 

Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona atfedilir. Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yüzünden Tanrı’nın rızkının kendilerine verildiğine inanılır. 

Mart ayı içinde Anadolu’nun bazı yörelerinde görülen bir başka gelenek de, Mart ayının ilk çarşambasını içine alan “kara çarşamba” geleneğidir. 

Bu tarihte törenler yapılır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte yenilir. Aynı gece gençler bir dilek tutarak, komşularının kapısını dinlerler. 

Konuşmadan yayık yaymak da, yaygın bir gelenektir. Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme, baca-baca âdetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden, baca-baca gezenlere verilir.Tunceli çevresinde o gün, erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda bulunurlar. 

Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı uygulamalara da rastlanır. 

“Kara Çarşamba” geleneğine bağlı olarak, baca çizmek ve taş dizmek olarak anılan uygulamada, bacaların kenarına ev halkını temsil eden taşlar dizilir. Sabaha kadar orada kalan taşların altı, sabah erkenden kontrol edilir. Taşların hangisini altından böcek çıkarsa, o taş için belirlenen kişinin, evin kaderi üzerinde etkili olacağına inanılır. 

“Pamuk iğne” olarak adlandırılan oyunda ise, köyden iki genç kız abdest alarak, kalaylanmış bir karavana ile, buz tutmuş suyun başına giderler. Buzu kırıp, karavanayı suya daldırırlar, yedi kez ihlâs suresi okuduktan sonra kabı sudan çekerler. 

Çarşamba akşamı “tuzluk gılik” olarak adlandırılan çöreği yiyen erkek yada genç kızın, kiminle evleneceğini yönelik yorumlarda bulunulması bir diğer uygulamadır. 

Türkiyede Orta Anadolu’da ve çevresinde Nevruz, “Mart Dokuzu” olarak bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır, mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak, kırka tamamlar. 

Taşları bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine asar ve bir yıl bekler. Niyet kabul olursa, taşların kırk bir adet olacağına inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu’nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar, iade edilir. 

Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oynanır, dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece de seyirlik oyunlar oynanır, eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer. 

Nevruz’la ilgili olarak Anadolu’da görülen diğer gelenekler arasında; ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan “Mart ipliği” âdeti ve özellikle Giresun’da “Mart bozumu” âdeti önem taşımaktadır. Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve “Mart’ınızı bozuyorum” demesi beklenir. 

Türkiye’de Tekirdağ’da Nevruz; Soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve “Nevruz Şenlikleri” adıyla kutlanır. 

Türkiye’de Edirne’de Nevruz;, 22 Mart günü yapılan Nevruz kutlamalarında mesire yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli’nde Nevruz, “Mart Dokuzu” adıyla kutlanır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara gidilir. 

Nevruz, İzmir Urla’da “Mart Dokuzu Şenlikleri” adıyla kutlanırken; Tire’de “Sultan Nevruz Bayramı” olarak bilinir. Uşak’ta Nevruz kutlamaları oldukça yaygındır. O gün için, “yıl yenilendi” tabiri kullanılır. 

Sivas’ta Mart Dokuzu’nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır. Şebinkarahisar’da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve sağlık kazanılacağına inanılır. 

Bilindiği üzere eski takvim, Mart ayından başlardı. Mart ayının ilk on iki günü ayrı ayrı ayları temsil etme suretiyle, o yıl içinde neler olacağı ilk on iki günden tespit olunurdu. O gün yedi çiftin, bir tek baş harfi S ile başlayan yiyeceklerden yemesi gelenektendir. 

NEVRUZ’UN RESMİ TATİL OLDUĞU ÜLKELER 

İran’da günümüzde de kutlanmakta olan Nevruz, efsanevi bir niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid, ağırlık taşımaktadır. 

İran’da Tanrı’nın, Adem’i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. İran’da Nevruz, 13 gün sürer. 

1) Azerbaycan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil) 

2) Kazakistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil) 

3) Kırgızistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil) 

4) Özbekistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil) 

5) Türkmenistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil) 

6) Türkiye
21 Mart Nevruz Bayramı 

7) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
21 Mart Nevruz Bayramı 

Kaynaklar: 

1- "Kurdish history" is. Kurdish attack on Turkish people has intensified. Ethnic Peoples' State of the United Nations Charter Conference. March 1995 

2- Mohamed Rahmani, is Newroz, known unknowns, and wrong is known about the world of Newroz. University İlinois 2004 Scientific Articles 

3- Prof.Dr.Öner Samanlı tarafından sunulan, “Kürt tarihi yoktur. Türk Milleti üzerinde yoğunlaştırılan Kürtçülük saldırısı vardır. Birleşmiş Milletler Halkların Etnik Durumu Konferansı Bildirgesi. Mart 1995 

4- World Countries Newroz events, Turkmenistan State University Library, 1975 

5- Norouz, the Turkish Language Association Great Turkish lexical 1999 

….. 

… 

.. 

Umarım sizleri bilgilendirebilmişimdir. 

Türkiye’ye Sevgilerimle. 

….. 

… 

.. 

Muhammed RAHMANİ 

15.03.2011 Illinois 

TEKSAS - ABD 

e-posta: muhammedrahmani@hotmail.com 

http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=2291978 

 
Toplam blog
: 25
: 4253
Kayıt tarihi
: 11.12.10
 
 

Muhammed Rahmani, İran'lı baba ve Türkmen annenin çocuğu olarak, Hazar Denizi kıyılarındaki, (Bandar..