Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Türkiye ve fikir özgürlüğü

Türkiye ve fikir özgürlüğü
 

Türkiye ve fikir özgürlüğü, birbirine ne kadar uzak şeyler değil mi?
Yazıma yadsınan bir gerçeği dile getirerek başlamak istiyorum.
Ne mi o gerçek?
 
Türkiye, fikirsel özgürlük bakımından zirve dönemini son on bir yıllık Ak Parti  iktidarında yaşadı.
 
Elbette ki bana katılmayanlar, beni iktidar yandaşı olarak suçlayacaklar vardır.
Katılmasınlar. Suçlasınlar. Hatta öyle sansınlar. Ama doğruyu dile getirmek daima önemlidir ve şerefli bir iştir. Doğruyu dile getirmeyip, susanlara da ne denildiğini tahmin edersiniz.
 
***
 
Ak Parti döneminde fikirsel özgürlüğü daraltan işler olmadı mı, derseniz.
Tabii ki oldu, fazlasıyla oldu; ama geçmiş dönemlere göre kıyaslandığında daha az oldu.
Geçmişte suç sayılanlar, Ak Parti döneminde suç olmaktan çıkarıldı.
Geçmiş dönemdeki dayatmalar, Ak Parti döneminde kaldırıldı.
 
***
 
Ama, Ak Parti dönemini, II. Abdülhamit'in istibdatçı, baskıcı ve sansürcü dönemine benzeten, bazı tarihini bilmez muhalifler çıkıyor. Onlar için yakın tarihimizden belli başlı örnekler vereceğim.
 
***
 
Edebiyatımızın asırlık çınarı Yaşar Kemal şöyle diyor:
 
"1923-1950 yılları arası Jandarmanın dayak atmadığı köylü yoktur."
 
***
 
-Cumhuriyetin ilk yıllarında ilan edilen şapka devrimine karşı çıkanlar zulümler ve işkencelere maruz kaldı.
 
-1930'lu yıllarda Atatürk'e eleştirel şiir yazmış olan Sabahattin Ali, hakaret etti diye suçlanarak hapse atıldı.(Bu sadece benim bildiğim, daha neler var.)
 
-Said Nursi, Kuran tefsiri yazdığı için ömrünün 30 yılını hapislerde ve sürgünlerde geçirdi.
 
-Nazım Hikmet, on küsür yıl hapiste yattı, suçu şiir yazmaktı; Moskova'da son nefesini verdi, 'Vatan haini' yaftasının üzerine verdiği ağırlıkla. Çok gördük o aşk adamına, çınar ağacının iki metrelik gölgesini...
 
-1970'li yıllara kadar Nazım Hikmet şiirlerini yayımlamak ve okumak, yasaktı ve de suçtu.
 
-1940'lı yıllarda Sabahattin Ali'nin kitaplarını okumak suçtu ve Sabahattin Ali 1949 yılında henüz 42 yaşındayken devlet eliyle katledildi.
 
-1970-1980'lerde kitap bir suç aleti olarak görülüyordu.
 
-1970-1980'lede bu ülke de Kürtler'de yaşıyor diyenler yargılandı ve zulüm gördü.
 
- Leyla Zana, 6 Kasım 1991'de, TBMM'de yapılan yemin töreninde, Türkçe başladığı yemini Kürtçe Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm (Bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği adına ediyorum) cümlesiyle tamamlaması nedeniyle meclis salonunda tepkiyle karşılaştı. 3 Mart 1994'te, ABD'de yaptığı bir konuşma yüzünden, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırıldı.
17 Mart 1994'te tutuklanarak cezaevine gönderildi. 8 Aralık 1994'te yasadışı örgüt üyeliği suçundan mahkûm olarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
 
-Ahmet Kaya'nın 1999'da katıldığı müzik ödülleri programında, 'Kürtçe bir albüm yapacağım' dediği için, çatal bıçaklı bir tepkiyle karşılaştı ve üstüne yargılandı.
 
***
 
Dediğim gibi, Ak Parti döneminde fikirsel özgürlüğü kısıtlayıcı şeyler mutlaka yaşandı; ama geçmişe bakarak zirvede olduğumuz söylenebilir.
 
Geçmişle bugün kıyasına daima karşıyım; fakat Ak Parti döneminde istibdat içerisinde olduğumuzu söyleyenler, geçmişe özlem duyar ve 'eskiden böyle değildi, eskiden fikirsel bir saygı vardı,' derler, onun için kıyasladım.
 
***
 
Yazılarımı 1930'lar da yazmış olsaydım, sınır dışı edilmiş bir vatan haini olurdum.
1970-1980'ler de yazmış olsaydım, ya hapiste, ya da idam sehpasında olurdum..
 
***
 
Başbakan bazen ne konuştuğunu bilmeden laf ediyor, şunu kapatacam, bunu kapatacam diyor, hiç bakmayın, sadece lafta bunlar.
 
Hani internete sansür gelecek diye kendinizi yırtıyordunuz ya, nerede kaldı bu sansür?!...
 
***
 
Yazı biraz uzadı, umarım mesaj alınmıştır.
 
 
-Mustafa Yldırım - 21.03.2014
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..