Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye yabancılar için güvenli bir ülke mi?

Türkiye yabancılar için güvenli bir ülke mi?
 

Bu soruya gerçekten cevap bulamıyorum. Türkiye’ye tek başına gelip İstanbul’da kaybolan Amerikalı Sarai’nin bir sur dibinde cesedinin bulunmasıyla bu soru yeniden tartışmaya açılmış oldu. Üstelik feci şekilde dövülmüş, darp edilmiş, kafatası kırılıp öldürülmüş ve bir sur dibine atılmış. Günlerce arandıktan sonra bulundu. Ve biz bir kere daha utandık.

Her ne kadar misafirperverliğimizle övünsek de hiç de öyle gözükmüyoruz biz. Türk ırkına atfen söyleyegeldiğimiz aslında gerçek bile olmayan bir sürü övgü dolu tümcelerin yanında bir de tabii meşhur konuk severliğimiz var. Ve bu tarafımızı o kadar abartırız ki sokakta ülkemizi ziyarete gelmiş turistler yürüyemez olurlar. Ya bir şeyler satmak, ya parasını nasıl alırız diye meşgul etmek, ya da en kötüsü taciz etmek için.

Ama bir yanda düşünüyorum da saf köylümüzün kapısını çalsa bir yabancı mutlaka içeri davet edilir, önüne yemek konur, yatacak yer gösterilir, derdi neyse dinlenir ve çare bulunur. Ve misafirini rahat ettirmek için ne gerekiyorsa yapılır.

Ancak her hangi bir kalabalıkta, bir kutlamada erkek topluluğunun içinde bir yabancı kız kalsa, zavallı tacizden kurtulamıyor. Her sene yılbaşı kutlamalarında Taksim kalabalığında yaşanan olaylar gazetelerde yerini buluyor, görüyoruz, kınıyoruz ve bir yenisine kadar unutuyoruz. Ve ağzımızdan çıkan ilk cümle “ne işin vardı tek başına erkek kalabalığının içinde” oluyor ne yazık ki.

Ya da bunu genişletirsek “bir kadın tek başına bir başka ülkeye gezmeye giderse başına geleceklere de katlansın” olur. Değil mi ama bir kadın tek başına özgürce neden gezmeye çıksın, hele bir yabancı ülkeye.  Kendi yanındaki kadına, evindeki karısına, kız kardeşine yan bakanın üzerine yürüyen, bıçak çeken,  kavgaya giden yiğit delikanlılarımız bir başkasının kadını olunca hiç de geri durmuyor, tecavüzde, tacizde hiçbir mahsur görmüyor.

Geçmiş yıllarda İtalya’dan gelinliğiyle yola çıkıp ülkemizi de baştanbaşa geçerek barış yolculuğuna niyetlenen İtalyan Pippa’yı hatırlıyorum da, Edirne’den Türkiye’ye giriş yaptı diye duyurulunca hem de otostopla seyahat ettiğini duyunca “eyvah” demiştim. Ve aklıma gelen şey ertesi gün Gebze yakınlarında vuku buldu. Kamyonuna bindiği kişinin ilişki teklifine hayır demekti bütün suçu.  Önce tecavüz edilmiş, sonra öldürülüp bir kenara atılmış diye yazdı gazeteler.

Bırakın yabancıyı biz bile bir kadın olarak hava karardıktan sonra tenha bir sokakta yürümekten ürküyoruz. İşten çıktığımızda, evimize dönerken ya da bir yere gitmek için dışarı çıktığımızda yalnız kalmamaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki hele metropollerde sokaklar güvenli değil.  Yaşanan onca olay, tecavüzler, kaçırmalar, cinayetler, can güvenliğini tehdit, yaşam hakkına saldırı varken, sokaklarımızın güvenli olduğunu kimse söyleyemez.

Tecavüzcülerin ceza bile almadığı bir ülkede yaşıyoruz.   Bu insanlık suçuna maruz kalan yaşı küçük bir kız bile olsa “kendi rızasıyla oldu” teranesiyle savunma yapılıyor, yargı makamları da “ne yapalım, o da öyle giyinmeseydi” benzeri bir yargılamayla karşılıyor o topu. Kadının saçının telinden tahrik olan yurdum insanının savunması da böyle işte.

Böyle üzücü ve utanç verici olayların sadece Türkiye’de olmayacağı avuntusuyla, dünyanın her yerinde bu tip olaylarla karşılaşabileceğini düşünüp karamsar olmamaya çalışıyorum.  Yine de ülkemi karalamak arzusunda değilim. Hatta iyi yönlerini bulup ortaya çıkarmak istiyorum. Bozulmamış, saf ve iyi insanlarla dolu bir toplumda yaşamak herkesin arzusu.

 

Şükran Okyay Demirtaş 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..