Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '11

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Türkiye Yunanistan olur mu?...

Türkiye Yunanistan olur mu?...
 

Uzun süredir devam edegelen ekonomik krizde komşumuz Yunanistan’ın giderek çözülmeye, işlerin insanlık çizgisinden çıkmaya başladığı görülüyor. Gazetemiz trajediyi, “Ekonomik krizin neden olduğu olumsuzlukların toplumun tüm yapılarını etkilediği Yunanistan’da, fuhuş oranının kaygı verici boyuta geldiği bildirildi.

Haftalık Proto Thema gazetesi, ekonomik ihtiyaçları yüzünden çok sayıda ev kadını ve üniversite öğrencisinin fuhşa yöneldiğini belirttiği haberinde, "Atina’da her gece çoğu ev kadını 3 bin Yunanlı kadının müşteri avına çıktığını" yazdı.” Şeklinde verdi. Allah yardımcıları olsun.

Fuhuş, kadın ve erkek olarak iki tarafı olan bir uygulama olmasına rağmen, kadının menfaat karşılığı sevmeden, istemeden, bir erkekle cinsel ilişkiye girmesi olarak algılanır. Bilindiği üzere sosyete de iki tarafında isteği ile olan bu ilişkilere “seviyeli birliktelik” deniyor. Aynı işi sosyete dışında bir kadın yapınca da “or…u” adı alıyor.

Yunanistan’daki habere konu durum içler acısı. Ekonomik ihtiyaçlarını karşılayamayan ev kadınları ve öğrenciler çare olarak fuhuşu seçmişler. Bundan çıkan bir başka anlamsa, bir kısım erkeklerin cebinde bu işlere verebilecek paraları var. Yani ulusal gelir iyi paylaştırılmamış, para bir azınlıkta toplanmış. Üretim olmayınca da para dolaşımı durmuş ve bugünkü kötü ortama gelinmiştir.

2008 de başlayıp kimilerine göre bitip yeniden başlayan, kimilerine göre, dalgalı bir şekilde devam eden krizin bizde teğet geçtiği söylendi. Hatta birkaç ayağı yere basan dışındakilere sorarsanız, Türkiye’de artık kriz falan yok. İnsanlar tüketim çılgınlığı içindeler. En basit yolu seçip kafanızı camdan dışarı çıkarıp bakarsanız, göreceğiniz yeni oto çılgınlığı, hangi noktada olduğumuzu gösteriyor.

Bu sözlerimiz sakın ola ki bir kıskançlık veya servet düşmanlığı olarak algılanmasın. En azından geliri giderini rahat karşılayan bir ülke olsak ben de aynını yaparım. Oysa kazın ayağı öyle değil. Bu çılgın tüketim karşılığı yeterli üretimimiz olmadığı için habire borçlanıyor, aldığımız borç paralarla yine ertelenebilir ihtiyaçlar için ithalat yapıyoruz. Bu da bizi bataklığa her gün biraz daha sürüklüyor. Tabiri caizse ateş etrafında dönen sinekler gibiyiz. Aklımızı başımıza toplayıp o ateşin cazibesinden uzaklaşmazsak başımıza daha beter durumların geleceğini düşünmek hiç de gerçek dışı olmayacaktır.

Aslında ekonomi rakamlarına baktığımızda AB den dışlanmak istenen Akdeniz ülkelerinden bizim çok da farkımız yok. Ancak bizde onlarda olmayan bazı önemli hasletler var. Türk kadını o kadar kolay etini satmaz. Birinci dünya savaşının getirdiği kıtlığı ve açlığı anlatan onca belge bunun örneğidir. Türk – İslam geleneğinde, Türkün bu asil yapısına “şükür” ilave olmuş ve kaya gibi sağlam bir halk ortaya çıkmıştır. Bizde aileler ne kadar ayrı yerlerde yaşasalar da, birlikte yaşam geleneği bozulmamıştır. Örneğin, delikanlı işini kaybedip işsiz kaldığında, eşi ve çocuklarını alıp baba evine gelir. Babanın bir emekli maaşı bile olsa bir tabak çorba ile durum geçiştirilir. Bu, ekonomik rahatlık sağlanıncaya kadar devam eder. Büyük şehirlerde yaşayanların yazları köylerine gidip baba ocağından kuru gıdalarının bir kısmını getirmeleri de buna bir örnektir.

Avrupa’yı tanıyan biri olarak rahatça söyleyebilirim ki, onlarda öyle bir gelenek yok. Tek başına yaşadığı tek göz odada ölüp kokuşunca fark edilen ihtiyarlar, batının sözde medeniyetinin göstergesidir. Bu itibarla bizim acıdığımız bu fuhuş durumu, yapanların birçoğu tarafından hiç de utanılacak veya acınılacak bir durum olarak görülmez. Sadece belirli ellerde toplanan paranın etrafa biraz yayılma yoludur, hepsi o kadar.

Güzel geleneklerimize rağmen bizim de şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Kısıtlı ihracatımızın %47 sini AB ülkelerine yapıyoruz. Çılgınca tüketmek için borç paraları yine onlardan alıyoruz. Ekonomistler AB nin önümüzdeki yıl ekonomik durgunluğunun daha da derinleşeceğini söylüyorlar. Bu da bizim daha az ihracat yapacağımız, daha zor borç para bulacağımız anlamına gelir. Bu yılki cari açığımızın bile nasıl kapanabileceği hakkında iyimser öngörü yok. Birileri çıkıp da artık size yeni borç veremiyoruz derse bizim durumumuzun ne olacağını iyi düşünmek gerekir…

İzmir 2011

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..