Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '13

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiyelilik

Türkiyelilik
 

Türkiyede üst kimlik Türklüktür, Türkiyelilik değil.


Geçenlerde tesadüfen televizyona bakıyorum, ekranda Avrupa’dan bir ülkeden TRT’nin bir kanalı yayın yapıyor ve spiker ısrarla Türkiyeli diyip duruyor ve bunu öyle çok ısrarla yapıyor ki doğrusu şaşırdım. Anladım ki gerçekten Türkiyelilik söylemi bir resmi ideoloji söylemi haline getirilmek isteniyor.

Peki özellikle son yıllarda Ülkemizde üst kimliğin Türk yerine Türkiyeli olarak değiştirilmesini, Türklüğün, diğer etnik kimlikler gibi alt kimlik gibi tanımlanmasını öngören talepler ve söylemler, Türkiye’yi başlangıçta etnik kimlik temelinde bölmeyi amaçlayan iç ve dış odakların Ülkemiz gündemine amaçlı getirdikleri yapay bir tartışma konusu değilse nedir?

Türkiye’de üst kimliğin Türk yerine Türkiyeli olarak tanımlanması, her şeyden önce, Türk ulusuna çok haksızca yakıştırılan karışık millet zihniyetini, amaçlı mozaik dayatmasını pekiştirir, Ulusal kimlik bilincini zedeler, ulusal direnci zaafa uğratır ve bu ülkeye azimle, gayretle, şevkle hizmet etme gayreti içinde olanları kayıtsızlığa iter. Kaldı ki Türkiye’de etnik nüfus oranı %8-9 civarındadır, bu rakam mozaik tanımı için gereken % 35’lik etnik nüfus diliminin çok altındadır. Ancak, bütün bunlardan çok daha önemli olarak, böyle bir tanım (Türkiyelilik), zaman içinde, adım adım, aşama aşama, ülkenin bölünmesine kadar götürecek taleplere, zemin teşkil edecek, istismarı yaratacak bir önkoşul olur.

“Türk” kelimesinin etnik ayrımcılık ifade ettiği nedeninden dolayı ortaya atılan “Türkiyeli” tanımı, aynı gerekçeye dayalı olarak; Anayasadaki Türk Devleti tanımının da “Türkiye Devleti” olarak değiştirilmesini gerektirir ve kaçınılmaz kılar. Anayasada ve ilgili yasalarda “ulus tanımının” etnik unsurlar temelinde yeniden tanımlanmasını zorlar ve gündeme getirir. Aşama aşama asli unsurlar, kurucu unsurlar, resmi diller, yeni azınlıklar tartışmalarına ve bu konularda şimdiden çokça “ısıtılan” bölücü taleplere gerekçe oluşturur.

Kaldı ki Anayasamızda “Türklük” , çok açık bir biçimde hiçbir etnik anlam ifade etmeyen, bütünü ile “vatandaşlığı” esas alan temelde tanımlanmıştır.Anayasanın 66.maddesi bu konuda oldukça açık ve nettir.  “66.Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türk’tür.” Bu tanımda devletin Türk olarak tanımlanmasının nedeni ise Avrupa’da ve bütün dünyada pek çok örneği görüldüğü gibi, devletinkurucu ve çoğunluk unsurunun Türkler olmasıdır. Bugün Fransa devleti, bu ismi, Fransa’yı kuran unsurun Franklar olmasından almaktadır. (5. Yüzyıl) Ki Franklar o tarihte Galya olarak bilinen bölgedeki “etnik gruplar” karşısında azınlıktaydılar.

Prof. Dr. İlber Ortaylı da aynı türden şeyler söylemişti, Bugün gelişmiş ileri ülkelere örnek teşkil eden İngiltere halkının ulusal kimliği İngiltereli, Fransa halkının Fransalı, Almanya halkının Almanyalı, Rus halkının, Rusyalı değil, bu ülkelerin egemen unsurlarının kimlikleri ile İngiliz, Fransız, Alman, Rus olarak tanımlanmaktadır.

Ortaylı attığı twitterda; Türkiyeliyim demek ne demek? Bir kavramın tutması için önce birkaç lisana çevireceksiniz. Çeviremezseniz olmaz, çürür. Türkiyeli bidon bir kavramdır. Çeviremezsiniz, bundan bir üst kimlik de yaratamazsınız. Sağa sola bakarak bu tür kavramlar kullanamazsınız. 

Bütün bunlara rağmen ülkemizde yapılan sosyal araştırmalarda bile Türklük dışında kendilerini “farklı” bir kökene mensup olduklarını beyan edenlerin oranı % 14,4 tür. Nüfusun % 85,6’sı kendilerini Türk olarak hissettiklerini ve kendilerini Türk olarak tanımlamışlardır. (Kürt kökenlilerin % 72’si, Arap kökenlilerin % 91’i, Çerkez kökenlilerin %92’si, Laz ve Balkan kökenlilerin ise tamamına yakını)

Özetlersek eğer “Türkiyeli” tanımını ortaya atanların hiçbir “meşru”, “sosyal” ve “tarihi” dayanağı yoktur. Bence, bölünme sürecine yönelik olarak kullanılan bu absürt ifade sosyal psikolojinin bir alt çalışmasıdır.

Son tahlilde; başka bir deyişle “Türkiyelilik” kavramının gündeme taşınması ve dillendirilmesi, Türkiye’yi aşama aşama bölmeyi amaçlayan maksatlı bir stratejinin bir ön adımıdır.

Bu stratejinin arkasında ise, ulus devletleri etniklik temelinde bölerek dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda sömürge haline getirmek isteyen Batılı, emperyalist çok uluslu sermaye mevcuttur.

Bunu anlamak için, biraz tarih, bir miktar sosyoloji okumak, bir miktar akıl ve duyarlılık yeterlidir.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..