Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '13

 
Kategori
Deneme
 

Türkler soykırıma hazırlanıyor !

Türkler soykırıma hazırlanıyor !
 

Bazı müteahhitlerin gizli tarikatlerine ait olduğu düşünülen flama


UYARI: Bu yazı bir takım mizahi öğeler içermekle birlikte acı gerçeklere parmak basmaktadır.

Hemen hepimiz medyada yer alan ya da almayan bir takım soykırım haberlerinden haberdarızdır. Bu haberler bazen İngilizlerin bilimin içine etmek pahasına uydurdukları ve kendi misyonerlerinin el yazması mavi kitap denilen saçmalıktan başka hiçbir delili olmayan Ermeni soykırımına, bazen de canlı kanlı video görüntüleri olmasına karşın dünyanın gözlerini kapayıp görmezden geldiği Bosna, Hocalı ya da Cezayir soykırımları gibi haberlere ait olabilmektedir. (Ne de olsa ölen müslümansa sorun değil)

Ancak ben henüz gerçekleşmemiş,  lakin kısa bir vadede milyonlarca insanın ölümüne yol açacak bir soykırımı şimdiden ihbar etmek istiyorum. Ola ki bir vicdan sahibi birşeylerin farkına varır da buna bir dur der...

TARİHİ BELİRSİZ AMA ÇOK KANLI VE ANİ OLACAK !

Fark etmişsinizdir. Ülkemizin son on yılda ekonomik gelir seviyesi ciddi bir artış gösterdi. İster beğenelim ister beğenmeyelim bu bir gerçek. Bu artışla birlikte insanlar artık insana yaraşır evlerde oturmayı da ister oldular, bu da bir gerçek. Buraya kadar herşey çok normal. Tüm bu olguların doğal sonucu ise inşaat sektörünün patlama yapması oldu tabi. E bu da çok normal. Anormal olan ne peki?

Anormal olan Türk insanının bilinçli bir şekilde kimsenin beklemediği bir anda milyonlarca kişiyi öldürmek için geliştirmiş olduğu sinsi plan... Dünyadaki hiçbir istihbarat örgütünün bu vahşi ve kanlı saldırının ne zaman gerçekleşeceğini bilmediğinden eminim. Zira bu bilgi bir tek Allah katında olabilir. Çılgın Türkler, tarihte herhangi bir soykırım işine girişmemiş olmalarına rağmen soykırımı meslek haline getirmiş insanlarca bugüne değin hep suçlandılar. Ancak Türkler 21. yüzyılda şeytanın bile aklına gelmeyecek bir planla vahşeti doruklara çıkarmaya and içmiş görünüyor. İşte kan donduran planın detayları...

TARİHİN GÖRDÜĞÜ EN HAİN PLAN

Türklerin soykırım planını ilk kez buradan ifşa ederek umut ediyorum ki bu hain plana bir dur diyebilirim. Türkler milyonlarca kişinin vahşice katledileceği bu planda hedef olarak kimsenin aklına bile gelmeyecek bir kitleyi hedef seçmiş durumda; Türkleri ! Yanlış duymadınız Türkler Türkleri öldürmeyi planlıyor! Nasıl mı? Aynen şöyle:

Dev bir şantiyeye dönen ülkemizin her bir köşesinde ipini kopartmış bir müteahhitin köşeyi dönmek hayaliyle dikiverdiği dev apartmanları görüyorsunuz. Peki hiç dikkatli bir şekilde bu binaların kolonlarına baktınız mı?

İl ismi vermek istemiyorum ama birbirine komşu 3 ili kapsayan sürekli seyehatlerimde her daim bu ve benzeri yapıları görüyorum. Benim naçiz bedenimden daha ince olan üç beş kolon üzerine inşa edilmiş her biri on yirmi katlı apartmanları gördükçe içim acıyor. Beton kalitesine ise hiç girmiyorum. Kaliteli bir betondan eser yok! Çimentodan çok çakılla mıcırla desteklenmiş uyduruk kaliteye mahkum edilmiş, tonlarca yük çekmek zorunda olan zavallı kolonlar. Binalarda kullanılan demirlere de girmek istemiyorum aslında. Uydur kaydır eklenmiş incecik demirler ve ilk depremde ölmesi garanti insanlar...

İşin en acı tarafı hem para vererek hayallerinizi süsleyen bir ev alacaksınız, hem de o evin içerisinde kendinizle birlikte değer verdiğiniz herkesin öldüğüne şahit olacaksınız; ölüm garanti!  Buna bilerek veya bilmeyerek sebep olan namussuzlar da sizin sırtınızdan kazandıkları parayla sefa sürecekler... Ne acı... Bu açıkça bir soykırım planıdır. Gerçekleşecek ilk depremde yüzbinlerce insan yok olacaktır. Üstelik bu evlerde oturacak kişilerin de Türkler olduğunu düşünürsek burada belirli bir toplum kitlesinin yok edilmesinin planlandığını da iddia edebiliriz. Üstelik bildiğiniz üzere genelde soykırım genelde devlet eliyle yapılan bir eylemdir. Burada ise toplumun belirli bir kesimi tarafından planlanan bir soykırım girişimine şahit olmaktayız. Bu soykırımın planlayıcıları müteahhitler...

PARA İNSAN HAYATINDAN DAHA DEĞERLİDİR

İnsanımızın para söz konusu olunca Allah'a karşı en ufak bir korku hissetmeden vahşileşmesinin yaşanacak ilk depremde çok kanlı bir katliama neden olacağı konusunda sanırsam herkes bana katılıyordur. Dışı güzel cephe kaplamalarıyla süslenmiş ancak her yanı buram buram ölüm kokan bu yapılar ülkemizin dört bir yanını istila etmekte.

Gelir seviyemizin artışıyla birlikte elbette insanca ve güzel evlerde oturmak isteyeceğiz. Bunu bilen pek çok müteahhit de düdük kadar arazilere yüksek katlı dev apartmanlar dikmek isteyeceklerdir elbet; burası da bir yere kadar normal. Ancak bu apartmanlar hem çok yüksek hem çok kalitesiz olunca bunun tek anlamı "metrekareye düşen enkaz altında kalmış insan" sayısının artışı olacaktır.

Hepimiz yüksek katlı binaların depreme dayanıklılık için yüksek teknoloji gerektirdiğini az ya da çok bilmekteyiz. Peki nasıl oluyor da tüy gibi kolonların üzerine dikilmiş dev apartmanların uyduruk teknolojiyle yapılıp sağlam kalacağına inanabiliyoruz? Dışları güzel cephe kaplamalarıyla kaplanınca ve içlerine üçbeş karton piyer ıvır zıvır eklenince binalar kaliteli mi oluyor. Nerede kaldı Allah korkumuz?

ÇÖZÜM NE?

Çözümü devletin son derece kapsamlı bir şehirleşme yasasını çıkarmasıdır. Bu konuda biraz vahşi bir düşünce yapısına sahip olabilirim ama kim ne derse desin bence bina yapım işi vatandaşa, ne idükleri belli olmayan müteahhitlerin eline verilemeyecek kadar ciddi bir iştir.

Ülkedeki binlerce müteahhitin tapu kadastroya eksik ve çakma evrak verip şantiyede evraktakinden farklı işler yaptıklarını düşünürsek bu işin adam gibi denetlenmesinin neredeyse imkansız olduğu bir gerçektir. Bu gerçekler ışığında gerekçelerimi ve önerilerimi kısaca şöyle aktarmak istiyorum. Belki bu işten anlayan birileri Allah hakkı için durur, düşünür ve "Biz ne saçmalıyoruz?" diyerek bu kanlı plana bir dur der.

1) Bina yapım işi sadece devlete ve devletin sorumluluklarına ortak olduğu ehil firmalara verilmelidir.

2) Tüm mimari projeler devlet elinden çıkmalıdır. Özele kesinlikle devredilmemelidir. Dayısından kalan yamuk arazisinin her yerini değerlendirmek için beşgen mutfak, altıgen tuvalet ve paralelkenar mutfakları olan evler inşa edilmemelidir. Sonra bu evleri inşa eden vicdansızlar, bu evlerde kendileri de oturmayıp onları zor durumda kalan vatandaşa elleri mahkum olduğundan 700-1000 TL arasına kiralamaktadırlar. Ayrıca evlerin kalitesiz ve depreme dayanıksız oluşlarına değinmiyorum. Bu binaların her biri potansiyel mezarlık olarak özel dizayn edilmektedirler .

3) İki bina arasında en az 20 metre olması mutlaka zorunlu kılınmalıdır. Evinizin camının bir başka evin camının içerisine açılması ile sonuçlanan dip dibe binalar zaten hem kullanışsız hem sağlıksız bir yapılaşmaya neden olmaktadır. İnsanlar yüksek binalarda oturmaya mahkum olacaklarsa eğer bari yüksekte biraz rahat edebilmeliler. Ülkemiz hiç değilse bu kadar geniştir. Herkes rahat olsun.

4) Her 50 Haneye bir sosyal yaşam alanı (spor sahaları, çocuklar için oyun parkları) düşecek şekilde planlanmamış hiçbir konutlaşma projesine izin verilmemelidir. İnsanlar saksı bitkisi değil ki apartmanlarından hiç çıkmadan betonlar arasında sağlıklı yetişsinler...(Bazen bu bitkiler bile bu evlerde adam gibi yetişemiyorlar...)

5) Her bölgenin belirli bir dokusunun olabilmesi için o bölgede inşa edilecek binaların mimari tasarımları önceden belirlenmiş şeklin dışına çıkmamalıdır. (Bu hem göz zevki, hem de turizm açısından faydalıdır)

Şimdi siz söyleyin, böylesi daha iyi olmaz mıydı ?

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..