Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Türklere ölüm…

Türklere ölüm…
 

Türkler dışında kalanların sürekli Türkleri Avrupa’dan ve Anadolu’dan kovma girişimlerine Tarih bilgisi kıt olanlar bir anlam veremez. Ama Türk olmayanların içinde bizlere karşı hep bir kin ve kıskançlık vardır. Kini anlamak mümkündür. Sen orta Asya’dan kalk, bütün dünyada egemenlik kur, bütün kavimleri en azından bir süre de olsa yönetimin altına al. Yönetimin altındaki kavimlere son derece hoş görülü, sevecen davran. Öyle ki bir süre sonra o kavim insanları eski yönetimini hiç istemez hale gelsinler.
Batılı tarihçilerin o dönemleri anlatırken Türklerin hakkını teslim ettiklerini görüyoruz. O döneme ışık tutan tarihçilerden J.R.Roux şöyle bir sıralama yapıyor. Türklerin özellikleri,
§  Yüksek onur
§  Sözünün eri olma
§  Irkçılık yokluğu
§  Çevresindekilere hizmet arzusu
§  Bağımsızlık isteği
§  Maddi ve manevi sağlamlık
§  Gözü peklik
§  Üste kesin itaat
§  Mağdurlara karşı merhamet
§  Savaşanlar arası dayanışma
§  İhanet edenlere karşı acımasızlık
§  Gerektiğinde kendisinin ve düşmanının hayatını hiçe sayma, şeklinde sıralanabilir. Tabii bu özelliklerin hepsinin her Türk’te bulunduğu iddiası geçersiz olabilir. Ancak bunlar genel özellikleridir.
Yine aynı tarihçi araştırmalarının sonunda, “Türklerin hoşgörülü davranışları, dünya uygarlığına yaptıkları en önemli hizmetlerindendir.” Diyebilmektedir.
Eğer sert olduğu bilinen Atilla, söylenildiği kadar acımasız olsaydı, Papayı dinlemez Roma’yı alırdı. Bu konuda Wess Roberts şöyle diyor (s.30): “Atilla, sırf eğlence olsun diye binlerce Hıristiyan’ı vahşi hayvanlara parçalatan Romalılar kadar vahşi değildi. Korkunç İvan, Cortez ya da Pizarro’dan daha az acımasızdı. Roma’yı almaktan vazgeçmesi, aynı kenti hiçbir şeye aldırmadan yerle bir eden Almanlar, İspanyollar, Belizar ve Genserich’den daha insancıl olduğunu göstermektedir.”
Gerçekten de 402 yılında Alarik komutasında Vizigotlar, 455’de Vandal kralı Genserich, 472’de Ricimer önderliğinde Süevler, 476’da Alman Odoaker, 547’de Belisarius, 1084 yılında Roberto Guiscardo yönetiminde Normandlar, 1527’de V. Karl yönetiminde Bourbon çeteleri ve nihayet 24 Mart 1944 yılında Almanların Gestapo teşkilatı Roma’ya girmiş ve talan etmiştir. Bourbon çeteleri için anlatılan vahşet ise akla hayale sığmayacak ölçüde olmuştur.
İbrahim Kafesoğlu’nun M.S. 4. asır Latin yazarlarından A.Marcellinus’tan aktardıklarına göre (s.46), Avrupa Hunlarında yönetim, kral iktidarının şiddeti değildi. Hareket için hükümdarın meclislerden karar alması lazımdı.
Türklerin bu üstün özellikleri vahşi batı ve Araplar için Türklerden nefret etmek için yeterlidir. Dikkatinizi çekmek isterim. Gerek batı gerekse Araplar ellerinden geldiği sürece insanları köle olarak kullanmışlardır. Hele Araplar, sadece kölelerini değil kadınlarını bile bir eşya gibi görmüşler ve bir seks eşyası olarak değerlendirmişlerdir. O coğrafyada gelen Müslümanlık bile onların bu huylarından vazgeçmelerini sağlayamamıştır. Günümüzde onların ve artıklarının hüküm sürdüğü ülkelere baktığımızda bunu görebiliyoruz. Oysa Türkler asla kölelik düzenine itibar etmemiştir. Kadına verdiği değeri de, tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren devlet yönetiminde bile Kaan ile eşinin yan yana olduğunu belgeleyen yazıtlardan anlıyoruz. Bu kadar büyük bir medeniyet farkı tabii olarak batı ve Arap yöneticilerinin Türklere karşı kinini arttıracak ve onları halklarına kötü tanıtacaktır. Bugün Türkleri soykırımcı olarak tanıtmaya çalışanların asıl kendilerinin ne kadar vahşi ve soykırımcı olduklarını anlamak için çok büyük araştırmalara gerek yoktur.
İşte bu yüzdendir ki yüzyıllardır batının, altmış yıldır da uyduları olan Arap artıklarının Türkleri orta Asya’ya sürmek için çalışmalarına şaşmamak gerekir. Türkleri savaşarak yenmenin olanaksız olduğunu bilen batı bir zamanlar Çin’in uyguladığı taktiği uygulayıp bizi içimizden yıkmaya çalışmaktadır. 1950 den beri zaman zaman bakanlıklarımızda görev yapan yabancı danışmanlar, önce Türklüğün içini boşaltmaya, sonrada kaşıyıp kışkırtacakları farklı etnik kökenliler sayesinde (bakınız nüfusları nasıl hızla artıyor) Türkleri ya asimile etmeye ya da orta Asya’ya geri sürmeye çalışmaktadırlar. Tarihte asimile olmuş Türkleri Macaristan, Bulgaristan gibi yerlerde görmek mümkündür. Bu arzuya yönelik olarak Türk tarihi ve kültürü unutturulmaya, yerine Arap kültürü konmaya çalışılmakta, buna da Müslümanlık alet edilmektedir.
Bu konu aklımıza nereden mi geldi? Bu günkü gazetelerde Kızılderililerin bir Türk boyu olduğunun ispatlandığı yazıyordu. Haberde “Antropologların araştırmasında, Amerika yerlileri Kızılderililer ’in Türk olduğu efsanesi gerçek çıktı. Amerikalı ve Rus antropologlar Kızılderililer ‘in genetik beşiğinin Orta Asya’nın Altay bölgesi olduğunu ortaya çıkardı.” Diyor.
Günümüzde oynanan oyunlara bir anlam veremeyenler varsa lütfen özellikle Türk çocuklarından saklanan gerçek Türk tarihini biraz inceleyip düşünsünler.
 

İzmir 2012
 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..