Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '08

 
Kategori
Mizah
 

Türkleri anlama sanatı

Türkleri anlama sanatı
 

çakma bu =))


Yurdum insanı pek meziyetli yaratılmıştır. Şeytanın aklına gelmeyecek zeka ya da kurnazlık hep bizim aklımıza gelir. Atatürk ne demiş ?:"Ben sporcunun zeki, çevik , ve ahlaklısını severim. " ( biraz alakasız oldu ama olsun ) .Buna münhasır, doğuştan varolan akıllara zarar sorular ve uygulamalar bizden çıkar. İşimize gelmeyince de " Herkeş kendine baksın kardeşim ! " der ve sıvışırız.... Ama Dünyada bu kesin birşey yani. Türk insanının aklı hep nedense muzurluğa, mizahi yaklaşımlara çalışır. Pratiklik konusunda üstümüze yoktur. Hele ilkyardım konusunda o kadar üstün zekalıyızdır ki insan hayatı kurtarırken bile ağzımızdan o nalet olası sigarayı bırakmayız ! Bırak işte o sigarayı. İki dakka içme ne olur ? Ölür müsün ? Zaten öleceksin ondan, bırak da iki dakika fazla yaşa. Ama yook. O sigara şartlar her ne olursa olsun içilecektir. O kadar para verdik kardeşim napalım atalım mı ? Ziyan mı olsun. Yaralı hastayı sıkıştığı arabadan çıkartırken:

_Dur abla dur seni şimdi çıkartacağız. Şundan bi fırt çekiyim..Smmmmmffff ohhhhhhh . Hhhhhuuuuuu. Tamam geldim. Bak abla şimdi hiç kımıldama ben seni çıkartacağım oradan. Türk'ün elinden şimdiye kadar ne kurtulmuş ? Şimdi ver elini bana..

_Dur kardeeş heryerim kırık. Elimi oynatamıyorum ben. Hem bekle ambulance gelsin. İki dakikada gelir.

__Yaa boşver ablaa yaa. Ne zaman gördün sen ambulansın erken geldiğini. Ver elini sen bana bakiiim. Hıı!!

__Aaaaaa koluuuuum kolumu hissetmiyoruuuuum.

__Haydaaaa ne oldu anlamadım yaaa. Tühhh ! Kadının kolu koptu.....

Madde 1 : Hesap ödeyen erkek, hesabı ödemek için gereken işlemi masanın altında yapar. Türk erkeği ödediği hesabı masadakilerin görmesini istemez. Eğer görürlerse ayıp olacağını düşünür ve karşıdakilerin 'Ulan amma da görgüsüz herif, hem ısmarlıyor hem de hesabı gözümüze sokuyor' demesinden çekinir. Böyle bir davranışa bir de Eskimo erkeklerinde rastlanılabilir

Madde 2 : Türkiye'de ilk, orta, lise, üniversite, yüksek lisans,
doktora fark etmez, sınav kağıtları dağıtılırken, bir öğrenci mutlaka
'Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?' sorusunu sorar. Aynı
öğrenci, öğretmen haftaya sınav yapacağını bildirdiğinde kaçıncı
sayfaya kadar sorumluyuz hocam' sorusunu soran ama yine de sınava
çalışmayan öğrencidir

Madde 3 : Tüm ısrarlara rağmen misafir 'Yemeyeceğim yeter!' diyorsa,
Ev sahibi son kozunu değerlendirir ve ilahi gücü cümle içinde kullanıp
Bak Alla h'ın adını verdim' diyerek misafiri köşeye sıkıştırır. Misafir
bunun üzerine midesi dolu olsa da, ilahi kudret korkusundan mıdır ka
çış yolu kalmamasından mıdır, ne var ne yoksa bir çırpıda yer.


Madde 4 : Üzerinden araç geçsin ve temizlensin diye işyeri paspasları
cadde ortasına fırlatılır. Sinek avlayan esnaf Türkiye'de temizlik
hastası kesilir.Alır eline hortumu baştan aşağı dükkanının bulunduğu
caddeyi, kaldırımları bir güzel sular. O da yetmez, yandaki caddeleri
ve sokakları da sulamayı iş edinir. O arada paspaslar da temizlikten
payını alır.


Madde 5 : Misafirlikte kolonya ikram edilirken büyüklerin ellerine
çocukların kafasına dökülür.


Madde 6 : Durakta değil de, her el kaldıran yolcu gördüğünde duran
otobüse halk otobüsü denir. Halk otobüsü halkı kırmaz, durur. Halk
otobüsünün belediye otobüsünden tek farkı budur.


Madde 7 : Şehirlerarası otobüs yolculuklarında kan bağı yoksa (karı,
koca, yeğen, yenge gibi) bayan yanına erkeğin oturması firma
tarafından kabul edilmez. Türkiye'de en önemli namus bekçileri otobüs
muavinleridir. Muavinlere göre birbirlerini hiç tanımayan iki karşı
cinsin, mesafe olmaksızın seyahat etmesi, ateşle barutun birbirine
bitişik iki koltuktan bilet alması gibi bir şeydir. Buna asla izin
vermezler. Ancak gidilecek yol boyunca erkeğin yanına oturtmadıkları
genç kızı kesmeyi de ihmal etmezler.


Madde 8 : Kafa bir yere çarptığında şişmesin diye çiğnenmiş ekmekle
ovalanır. Türklerin 'Kendi kendine tedavi' yöntemleri sadece bunlarla
bitmez.Ağrıyan yere sıcak tuğla konur. Isıtılmış çay bardakları ile
sırt çekilir. Arpacık çıkmış göze sarımsak sürülür.Kesilen ve kanayan
yere tütün basılır. Paslı çivi batan yer sopayla dövülür. Burkulan
yere biftek bağlanır. Yanan yere diş macunu sürülür.

Madde 9 : Bütün ilaçlar buzdolabında saklanır. Buzdolabının kola, su,
gazoz koyulan bölgesi ilaçlara yetmeyince, ilaçlar yumurtaların
bulunduğu alanda, kurumuş yarım limonlara komşuluk yapar..

Madde 10 : Yoğurt , yağ tenekesi , petşişe gibi bilimum kullandıktan sonra atılası kapları biz ziyan etmez ve çiçek saksısı olarak evimizin bünyesinde ihtiva ederiz.

Madde 11 : Eğer camımız çatladıysa; sakın camcıyı çağırıp para vermeyiniz. Çözümü hazır. Ziyan edeni Allah sevmez. Bir elbise düğmesi ve demir tel işimizi görecektir. Gömleğimizin düğmesini diker gibi çatlayan ya da delik açılan camın o yaralı bölgesine kendi becerilerimizle uygulamamızı yapar ve camın bize minnettar olmasını sağlayabiliriz.

Madde 12 : Kullanmadığınız ve atacağınız ilacınızın kutularını sakın atmayın. Çünkü o kutuları ekyerinden açar ve tersine katlarsak resimsiz yüzünü bir bina, ev oluşturabiliriz. Bunu da çocuğumuza oyuncak olarak verebiliriz. Eğer kutunun dışını renkli elişi kağıdıyla kaplarsanız daha gerçekçi ve daha güzel durur.

Madde 13 : Kullanılmaya müsait olmayan tükenmez kaleminizin yazarken tuttuğumuz uç tarafını uzun bırakarak keser ve namaz kılarken kullandığımız tesbihimize İmame yapabiliriz. ( İmame : Tesbihin püsküllü uzun buncuğudur . )

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..