Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '14

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Türklerin kullandıkları alfabeler 3

Türklerin kullandıkları alfabeler 3
 

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Kayseri'de halka Latin alfabesini tanıtırken 20 Eylül 1928


9. Grek Alfabesi

Kendilerine Karamanlılar denilen Grek-Ortodoks Türkler, diyalektlerini yüzyıllar boyunca Grek alfabesiyle yazmışlardır. Grek alfabesiyle yazılmış Karamanlı Türkçesi elyazmalarının en eskileri XVI. Yüzyıldan kalmadır. XVII. ve XVIII. yüzyıllardan da pek çok yazma kalmıştır. XVIII. yüzyıldan başlayarak İstanbul’da, İzmir’de ve Avrupa’nın birçok kentlerinde Karamanlı diyalektiyle yazılmış el yazmalarının çoğu Grekçeden çevrilmiş dinsel yapıtlardır. 

10.Arap Alfabesi 

Türkler İslamlığı kabulden sonra Arap alfabesini benimsemişlerdir. Bu alfabe de sağdan sola yazılır,28 harflidir. Türkler bu alfabeyi, Türkçe'de bulunan p,ç harfleriyle Farslardan aldıkları i,g. de katarak 32’ye çıkarmışlardır. Böylece bu alfabenin Türkçe'ye uygunluğu sağlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, Arap alfabesi değil,”Arap kökenli alfabe”demek daha doğrudur. Bu alfabede, bizim konuşma seslerimizin kimisi için 2’şer,kimisi için 3’er,hatta 4’er harf vardır”.İsesi için 2, hsesi için 3, zsesi için 4 harf vardır. Sözgelimi,zalim’in z’si, zillet’in  “zsi, tazyik’in zsi,zail’inzsi aynı ses ve harf değildir. Birçok sözcük ünlü kullanılmadan yalnız ünsüzle yazıldığı için yazının okunması anlamının kavranması zordu. Örneğin,don, dön, dün; evet, öt, ot sözcükleri aynı harflerle yazıldıkları halde, okunuşları birbirinden çok farklıdır.

11.Kiril Alfabesi

Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Slav halkları için 9.yüzyılda geliştirilmiş yazı sistemi. Slav dilleri ses bakımından zengin olduğundan bu sesleri karşılamak için başlangıçta Kiril alfabesinde 43 harf kullanılmıştır. Kiril alfabesiyle ilk yapıtlar, Aziz Kyrillos veAziz Methodios’un 9.yüzyılda kaleme aldıkları çeşitli kilise metinleriyle Kitabı Mukaddes çevirisidir. Çağdaş Kiril alfabesinde, harf sayısı daha azdır. Çağdaş Rus alfabesi 32, Bulgar alfabesi 30, Sırp alfabesi 30,U krayna alfabesi 33 harften oluşur. Bağımsız Devletler Topluluğundaki Türkler de bu alfabeyi kullanmaktadırlar. Yalnız, Türklerin kullandıkları bu alfabeler, birbirlerinden farklı 19 alfabeden oluşmaktadır. Bu alfabe, Türkler’e 1938-1947 yıllarında kabul ettirilmiştir. Alfabeler arasındaki farklılık, Türklerin birbirleriyle iletişim kurmalarını güçlendirmektedir. Bu nedenle, Azerbaycan, 1992’de 32 harfli Latin alfabesine geçme kararı almıştır.

12.Latin Alfabesi

Arap alfabesinin, öğrenilmesi, öğretilmesi, kullanılması zordu. Bu nedenle toplumun büyük kesimi tarafından kullanılamıyordu. Oysa kalkınmak, çağdaş uluslar düzeyine ulaşmak için eğitim, öğretimin yaygınlaştırılması gerekliydi. 3 Kasım1928’de Atatürk’ün önderliğinde Arap alfabesi kaldırıldı; 1353 sayılı yasayla Latin alfabesi kabul edildi. Latin kaynaklı Türk alfabesi 29 harflidir. Türk alfabesinde Latin harfleri kullanılmış; ancak Latin alfabesinde kullanılan qw, x harflerine yer verilmemiştir. Bu harfler k ve s harfleriyle karşılanır. Örneğin: Taxi değil, taksi. Türk alfabesindeki kimi harfler, Batı dillerinde bulunmaz ya da bu harflerin yerine değişik harfler kullanılır. Türkçe'deki ç, ü,  ö harfleri İngiliz alfabesinde bulunmaz. Yabancı dillerdeki sözcüklerde büyük harfle yazılan i’ye nokta konulmaz. Azerice, Tatarca'da dai veı harflerinin kullanımı bu biçimdedir. “s harfi, İtalyanca'da” c”, Fransızca'da”“ch”,İngilizce'de “sh”,Galiçya'da xharfleriyle karşılanır. Yumuşak “ge”(ğ) harfinin kendiyle ilgili bir sesi yoktur; yalınızca kendinden sonra gelen ünlüyü uzatmakta kullanılır. Bu harf, Azerice ve Tatarca'da da kullanılır. (Gülensoy, 1992,s. 47.48.50)

Yeni Türk alfabesi, dilimizin seslerinin kolayca okunup yazılmasını sağlamış; eğitim ve öğretimin yurt düzeyinde yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır. Atatürk, bu alfabenin önemini şu sözleriyle belirtmektedir:

Sevgili Kardeşlerim,

Bizim ahenkli, zengin dilimiz; yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri, kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımım işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bunun lüzumunu anlamak mecburiyetindeyiz. Anladığımızın eserlerine bütün kâinat şahit olacaktır. Buna katiyetle eminim.

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..