Türkü

Türkü dinliyorum... Seni dinler gibi... 

Peçeteye yazıyorum, Tanrı'dan seni diler gibi... 

Beste yapamayan, söz yazamayan ama çok güzel şarkı söyleyen birinin, sol anahtarını kaybetmiş iki notasıyız biz... 

Sol yanımıza kilit vurmuşuz evvelimizde, sonra ezeli bir aşka tutunmuşuz, anahtara ihtiyaç duymadan kırmışız kilitlerimizi. 

Yan yana gelince önce tuhaf durmuşuz bu yüzden, sonra güzel gelmişiz gönül kulaklarına... 

Sarhoş akşamlarda, detone yürüyüşlerimiz olmuş İstiklal Caddesi'nin tam efkarlı fasıl saatlerinde. 

Pesten okunmuşuz önce, armonimize bakılmaksızın. 

Yakından dinlemek lazımdır anlamak için böylelerini, nihavend'i, hicaz'ı, rast'ı, acemşiran'ı. 

Yakından hepsi sevmiş bizi halbuki, Sezen Aksu'su, Mahsuni'si, Safiye Ayla'sı... 

Halay çekelim demişiz bazen, azıcık dökelim kurtlarımızı... 

Eksik kalmışız omuz omuza gelmede, bir bakmışız karşılıklı Sirtaki'deyiz 

Koroya alınmıyorsak, karşılıklı söyleriz demişiz uyumlu billur seslere inat. 

Ozan olmuşuz, ama hep aynı anda, hem şükranda, hem serzenişteyiz.. 

Sadece tek bir tanım olacaksa seslendirdiğimize,  

İlle de türkü olur adımız... 

Ben seni dinlerim, vatan olur sesin... 

Acı olur bazen, gözlerimi yakarsın... 

Coşku olur sonra, kalbime kelebekler koyarsın.. 

İlle de türkü olur adımız, ben söylerim sen ağlarsın: 

Etek sarı, sen etekten sarısın,  

Kurban olam Bey Dağı'nın karısın... 

Türkümü dinliyorum şimdi, seni dinler gibi... 

Her yere yazıyorum, Tanrı'dan seni diler gibi.