Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Türkün tarifi

Üç laf etsem Türküm derim, üçünde,
Sana cevabım var bana niçin de,
Yetmiş iki buçuk millet içinde,
İşte budur gerçek farkımız bizim.

Bekir Sıtkı ERDOĞAN 

***

“Neren ağrıyorsa canın orası”  demiş atalar.

“Türk” demek zorunda kaldık iki yazının birinde üstteki dörtlükteki gibi. Sistemli, organize saldırılar buna mecbur etti bizi ne yazık ki.

Peki, kimdir Türk?

Tanıma ihtiyacı mı var ki? Diyeceksisini belki ama demek ki var. Madem var, ehline yaptırmak lazım o tanımı. Her derdin ayrı doktoru olduğu gibi her bilimin de ayrı hocası var. “Kul sıkışmadan Hızır yetişmez”.  Ahmet Bican ERCİLASUN Hocamız bu işin doktoru. Türkün aksakalı. Türkologların Türkoloğu. Türk Dil Kurumu eski başkanı.  27 Mart günü Başkent Sürmeli otelde Üç maddelik bildiriye imza koyan üç yüz aydınımızdan biri.

Aşağıdaki tarif Hocaya ait.

“Etrafını cami ağyarını mani”  bir tanım eskilerin değimi ile. Kesilip saklanacak,  ders olarak okutulacak değerde.  

   ***

Kendi efsanelerine göre Ulu Ay Ataçı ve Ulu Ay Anaçı adlarını taşıyan ilk iki insana; İslami inanış ve efsanelere göre Hz. Nûh’un oğlu Yâfes’e; Fars efsanelerine göre ilk insan olan Keyûmers’in beşinci göbekten torunu Firîdûn’un oğlu Tûr’a dayanan; Muhtemelen M.Ö. 8. yüzyıldaki Sakalarla, kesin olarak M.Ö. 318’de Hunlarla tarih sahnesine çıkan;

M.Ö. 3. yüzyıl - M.S. 840 arasında Hunlar, Tobalar, Köktürkler ve Uygurlarla Orhun Vadisi merkezli büyük imparatorluklar kuran ve kudretli zamanlarında sınırları doğuda Büyük Okyanus’a, batıda Kırım yarımadasına uzanan;

4. yüzyıl ortalarında Akhun'larla Afganistan ve Hindistan’a hükmeden;

374 yılında Batı Hunlarıyla İdil ırmağını geçip Macaristan ovasına yerleşerek neredeyse bütün Avrupa’ya hâkim olan;

Batı Hunlarıyla başlayan ve asırlarca süren kavimler göçüyle Avrupa’nın beşerî coğrafyasını belirleyen başlıca âmillerden biri olan; 

9. - 12. yüzyıllar arasında Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Bulgar Türkleri ve Selçuklularla Doğu ve Batı Türkistan’da, Afganistan’da ve Hindistan alt kıt’asında, İdil-Ural bölgesinde, İran, Anadolu, Irak ve Suriye’de hükümranlıklar kuran;

13. - 19. yüzyıllar arasında Çengizliler, Çağataylılar, Altın Ordu, İlhanlılar, Memlükler, Temürlüler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Şibanlılar, Babürlüler, Safeviler ve Osmanlılarla Moğolistan, Türkistan, Avrasya bozkırları, Afganistan, Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye, Mısır, Balkanlar ve nihayet bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya hükmeden;

19. - 20. yüzyıllarda bağımsız ve bağımlı devlet ve topluluklarla doğuda Yakutistan’dan, Moğolistan ve Çin içlerinden batıda Kosova’ya; kuzeyde Tataristan ve Çuvaşistan’dan güneyde Irak,  coğrafyada yayılmış bulunan;

21. yüzyıl başlarında yedi bağımsız devlet ile birçok federe ve özerk devlet içinde, üst paragrafta belirtilen coğrafyada 200 milyonu aşan bir sosyolojik varlık olarak yaşayan;

6. yüzyıldaki Köktürklerden itibaren yerli ve yabancı on binlerce eser ve belgede adları TÜRK olarak geçen;

Son yüzyıllarda bu adlandırmanın siyasi ve hukuki bir anlam da kazanmasıyla, bağımsız devletimizin bütün teb’asını kapsayan;

Bilge Kağan’a göre yukarıda gök çökse, aşağıda yer delinse devlet ve yasasını bozdurmama azminde olan, dürüst ve âdil; fakat aynı zamanda bir doyunca bir daha aç kalacağını düşünmeyen, düşman hilelerine çabukaldanan ve birbirine çabuk düşen;

Kâşgarlı Mahmud’a göre adları Allah tarafından verilen ve güzellik, tatlılık, aydın yüzlülük, edep, yaşlılara hürmet ve riayet, ahde vefa, alçakgönüllülük, yiğitlik hasletlerine sahip bulunan;

Ali Şir Nevâyî’ye göre ilim, marifet ve tefekkürde fazla derinlik sahibi olmama; buna karşılık pratik düşünceli ve yüksek kavrayışlı olma, yaradılış bakımından saflık ve temiz yüreklilik gibi özellikleri olan

Biyolojik/sosyolojik, siyasi / hukuki bir varlık, bir MİLLET’tir.

***

Bilmeyen de bilmiştir inşallah bununla.

Ama bilen de, bilmeyen de bilir ki sırf geçmişin başarılarını hatırlatarak, sırf ecdad kahramanlıklarını sıralayarak vatanı elde tutmak mümkün olmuyor.

Tamamen bugün yaptıklarımıza bağlı vatanın selameti.

Dünü merak eden bugüne baksın.

Yarını merak eden yine bugüne baksın.

Bugün ne yapmaktayız?

Neler anlatılacak yarınlarda bize dair?

Mesele orada…

Osman ERENALP

Ankara Nisan 2013

 
Toplam blog
: 20
: 455
Kayıt tarihi
: 25.07.10
 
 

1957 Çüngüş Deveboynu Köyü doğumlu, Öğretmen okulu ilahiyat fak. ve Eğitim fakültesi mezunuyum. 20 y..