TÜSİAD ülke gündemini niçin bu kadar geriden takip ediyor?

Ülke gündemini bu kadar geriden takip eden bir işveren kuruluşu gördünüz mü?

Bir zamanlar gazete ilanları ile iktidar deviren, anlı şanlı işveren kuruluşumuz TÜSİAD, tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor.

Bu zamana kadar iktidara yön veren, ülkenin her sorunu hakkında beyanlarda bulunan, raporlar hazırlatan bu kuruluş gitti yerine, sesi soluğu çıkmayan, kendi içine gömülen bir dernek ortaya çıktı.

Zaten bu işler böyledir!

Eğer bir işveren kuruluşu parlıyorsa, mutlaka bir başka işveren kuruluşu çöküyordur. İşte MÜSİAD tarihinin zirvesinde!

İktidar ile ortak hareket edip, iktidar partisine her istediğini yaptırıyor! Her söyledikleri iktidar tarafından emir telaki ediliyor!

MÜSİAD öylesine etkin ki; üyelerinin hiç birisi maliye tarafından soruşturmaya uğramıyor, vergi vermiyorlar. Ancak iktidarın taraftar olduğu derneklere, vakıflara yüklü miktarda bağış yapıyorlar. Açılan devlet ihaleleri hep onlara veriliyor!

İktidar ile ortak hareket etmenin kaymağını yiyorlar!

Ya TÜSİAD?

Onlar bir başkan bile seçemiyorlar. Rica minnetle Ümit Boyner ikinci kez görevi kerhen yürütüyor. O nedenle sesleri solukları çıkmıyor.

Nerde o iktidar düşüren gazete ilanları, eğitim raporları, Kürt sorunuyla ilgili çözüm önerileri?

İşte bu ahval ve şeriat içinde, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, kadın olmasının da verdiği bir içgüdü ile kürtaj tartışması ve Uludere olayı hakkında gecikmeli de olsa açıklamalar yaptı.

Bu açıklamaları hangi cesaretle yaptığını gerçekten merak ediyorum.

Ümit Boyner şöyle diyor: "Kürtaj konusu tecavüzün doğal karşılanması değildir" Uludere için ise "kamuoyunun yaşananları bilmeye hakkı var" diyor.

Ancak kısık sesle!

Gerçi sesini ne kadar yükseltirse yükseltsin, onun sesini duyacak medya da ortalıkta görünmüyor!

Ümit Boyner’in şu sözlerine katılmamak mümkün değil. “Kadının konumu, toplumsal hayatta layık görüldüğü yer, kadın söz konusu olduğunda kullanılan dil ve üslup en hafifinden ürkütücüdür. Gündemde tartışılan kürtaj konusu, neredeyse tecavüzün doğal karşılandığını belirten aşağılayıcı beyanlar tüm kesimleri rencide etti. Kadınların iyi eğitimli olmadığı ülkeler küresel rekabette nal toplayacaktır. Kadının ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki yerin henüz arzu ettiğimiz noktada değil. Toplumu tek kanatla uçurmak mümkün değildir. Topluma en ağır bedeli ödeten sorun Kürt meselesi. Türkiye bu yarayı kapatmadan huzur bulamaz. Türkiye kamuoyu Uludere faciası sonrası ciddi bir tepki gösterdi. Failleri bilmek kamuoyunun hakkıdır. Soruşturmanın hızlandırılarak sonuca varmasını bekliyoruz. CHP'nin adımı ve iktidarın karşılığı bize umut verdi. İki büyük partiye her türlü yardıma hazırız, diğer partileri de görmek isteriz.”

Günaydın Sayın Boyner, günaydın…

Ülkenin en önemli işveren kuruluşu olarak, ülke gündemini bu kadar geriden takip etmeniz ve kendi görüşlerinizden ziyade iki büyük partiye övgü dolu sözler sarf etmenizin nedeni nedir acaba?

Bu kadar ılımlı olmanız, Sayın Başbakan’dan yediğiniz zılgıtlar mı?

Bu sözlerinizle de iktidarın hedefi haline geleceğinizi düşünüyor musunuz?

Ülke gündeminizi bu kadar geriden takip etmeniz, değişen gündemler arasında söylediğiniz sözlerin kaybolup gideceğini düşündüğünüz için midir?

Bu günlerde ülke gündemi Özel Yetkili Mahkemeler olmasına rağmen, sizin bu konuda bir söz söylememeniz gerçekten manidar. Yoksa bir gece yarısı gözaltına alınmaktan mı korkuyorsunuz?

Bu ülkenin aydınları, askerleri, gazetecileri bir bir içeri alınırken sesinizi çıkartmamanızın nedeni, gözaltına alınıp, tutuklanma korkusu mudur?

Uludere olayını konuştuğunuz kadar, her gün birkaçı toprağa verilen şehitler içinde bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz?

Neyse; daha çok soru var soruyacak, ancak ne yer, ne zaman müsait.

Siz en iyisi bu anlı şanlı derneğinizi kapatın gitsin!..