Tut bizi eyy Ramazan!..

Ne kadar da özlemiştik inan.
Bir yıl ayrı kalmak bile, senelerce ayrı imişiz gibi geliyor inançlı sînelere.
''Keşke hiç gitmesen'' istiyor bütün mü'minler.
Ama ne çâre ki sâdece otuz gün misafirsin bizlere... 

Senin gelmene çok seviniyoruz, gitmeni hiç istemiyoruz ama gittiğin zaman de bayram yapıyoruz peşinden!. 

''Bu, nasıl bir yaman çelişkidir!..'' değil mi değerli Ramazan.
''Bunlar benim gelmemi bu kadar özlemle bekliyorlar. Gitmemi de hiç istemiyorlar ama arkamdan da bayam ediyorlar!..Allah Allah!..'' diye şaşırıyor musun bilmiyoruz, fakat öyle inanıyoruz ki; milyarlarca insan, sen geldin diye yaz'ın bu kavurucu sıcağına rağmen, akşama kadar sırf Rıza-yı İlâhî için, seninle aç kalıp; akşam, yine Rabb'i'nin rızası için, yemeye başlıyoruz. 

İnşâAllah O'nun Rızası'na nâil olma şerefi nasip olur... 

Sen gerçekten çok hoş, çok nâdide, çok farklı bir misâfirsin eyy Ramazan. İnşâAllah seni hiç kırmadan, seni hiç üzmeden, senin gerçek dostun ve sevenin olarak, sana lâyık bir ev sâhipliği yapabilmek nasip olur bize. 

Dileriz Senin bereketin ve feyzinden, lâyıkı ile müstefîd olabilmek nasîb'eder Yüce Rabb'm bizlere!.. 

Hoş safâ geldin eyy bereketli dost!...
Hoş safâ geldin!... 

Tut bizi eyy güzel Ramazan!..
Sımsıkı sarıl bize, içimize gir, rûhumuzun ışığı ol, gönüllerimizi aydınlat... 

Hoş safâ geldin eyy bereketli dost!...
Hoş safâ geldin!... 

Bektaş Azizoğlu
01.08.2011, pazartesi
İSTANBUL