Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

Tutabilene aşk olsun

Tutabilene aşk olsun
 

Yıpratılmaya çalışılan değerleri, çiğnenmeye çalışılan hukuku ve sosyal devlet anlayışının çökertilmeye çalışılması ile. Anayasamızın olmazsa olmazlarından olan lâiklik ilkesinin yok sayılmaya ve mahalle baskısının gün be gün artırılması ile.

Kurucusu Mustafa Kemal ve eserlerinin çeşitli vesilelerle ve yazılan yalan yanlış, gerçeklerle örtüşmeyen, tarihi bilgi ve belgelere aykırı kitap ve makalelerle yıpratılmaya çalışılması ile.

Seçim dönemlerinde hatırlanan yüz binlerce yoksulun oylarını almak pahasına dolambaçlı yollara başvurulması, üç beş eşya ve birkaç torba kömür ve erzak yardımı ile avutulmaya çalışılması ile.

Nereye varılmak isteniyor?

Ve fakat insana adalet dağıtan makamın en üstünde olması nedeni ile adaletli olması gereken kişinin, sandalye üstüne çıkıp “merkezi hükümete yakın olmayan belediyelere iş yaptırmayız” şeklinde yorumlanan sözler sarf etmesi ne derece kabullenilebilir bir yaklaşımdır?

Yoksulu ve varoşları oy deposu ve çantada keklik sananların yaklaşımlarını bir kez daha gözden geçirmeleri ve sosyal devlet anlayışına uygun uygulama yapmaları, konumları gereği tarafsız söylemlerde bulunmaları kendilerine gereken oyu kaybettirir mi yoksa kazandırır mı?

Ne ki, “hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler projelerini Ankara’dan geçiremiyorlar” söylemi ile ötelenmeye çalışılan yerel yönetimlerin var olduğu yörelerdeki insanlar bu memlekete vergilerini, “zıtlaşmayan” yerel yönetimlerin olduğu yerdeki insanlardan daha mı az veriyorlar? Hizmet alamazsın, projeni onaylatamazsın derken bu durumu neden göz ardı ediyorsun.

Bugün o makamda siz varsınız, yarın bir başkası olacaktır. Yani siyaset ve insanlar geçicidir. Ancak bu ülke dünya döndükçe bakidir. Bu unutulmamalı ve o bağlamda hizmet verilmelidir.

Bir diğeri meydanlarda esip gürlüyor. Tutabilene aşk olsun.

Ne diyor?

“İşsizliğe çare söyleyin yapmazsam siyaseti bırakırım”

Bir diğeri kendince ve bildiğince çareleri sıralıyor bir, iki… Peş peşe…

Bu sefer çıkıp “sen önce ekonomiyi öğren de gel” diyor…

Demezler mi “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye…

Bir Avrupa ülkesinde kaçak geyik avına çıkan bir bakan istifa mekanizmasını hatırlıyor ve istifa ediyor.

Bizde ise yolsuzluktan tutuklanan bir belediye başkanına vekâlet vererek “bana arsa al” diyen biri kılını bil kıpırdatmıyor.

Demokratik bir ülkede dinleme cihazları ile ortam dinlemesini engelleyen cihazların satışında patlama yaşanırsa bunu nasıl izah edersiniz?

Demokrasi diyince var olan siyasal rejimler içinde insanlar için en güzel, en özgürlükçü, hak ve hukukun en üst düzeyde uygulandığı, insan haklarına ve haberleşme özgürlüğüne riayet edildiği rejim akla gelir.

Fakat ülkemizde dinleme cihazlarının satışında görülen patlamayı nasıl izah edeceğiz?

Bu cihazların tamamının aldatıldığını düşünen eşlerin aldığını söylemek gerçekçi midir?

Gerçekçi ise son altı ayda neden satışı patlamıştır?

Eşler birbirini yoğunlukla son altı ayda mı aldatmaya başlamıştır?

Yoksa bu varsayıma, personelini takip etmek isteyen iş adamlarını ve bürokratlarıda mı eklememiz gerekir?

Ve bir bürokrat buna neden gereksinim duyar?

Açılan davalar telefon ve ortam dinlemesine dayanan kayıtlarla açılırsa ve iddianamenin bir kısmı buna dayandırılırsa insanlar ister istemez kendilerince önlem almaya çalışacaklardır.

Bunun adı demokrasi midir ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin yasalarında haberleşme özgürlüğü diye bir kavram yok mudur?

Ve…

Birkaç gün önce bir gazete haberinde dikkatimi çekti.

Geçen yıl haziran ayında kabul edilen bir yasa var.

Devlete çeşitli hizmetler nedeni ile ödenen harçlarla ilgili…

İlgili yasada ekonomik kazançları katrilyonlarla ifade edilen yurtiçi ve yurtdışı banka ve sermaye kuruluşlarına ayrıcalık tanınırken, yetmiş milyon vatandaşın harçlarını artırma ve yeni harç koyma söz konusu.

Nedir bu harçlar?

Yargı, noter, Tapu ve kadastro, Gemi ve Liman, İmtiyazname, Pasaport, Diploma ve Trafik harçları vs.

Geliri milyarları katrilyonları bulan kuruluşlar harçlardan muaf olacak benim okumak için kapı kapı burs arayan öğrencim hem okul harcı hem de diploma harcı verecek.

Hasbelkader araç alan biri trafik tescili ve diğer işlemler için gerekeni yapacak.

Garibanım zar zor bir ev alacak ve harcını seve seve verecek.

Mahkemede hakkını arayan vatandaşım dava açmak için harç ödeyecek. Ödeyemezse dava açamayacak.

Ve sen çıkıp bu anlayışa sosyal devlet anlayışı adı vereceksin…

İnsanın düşünesi geliyor bu durumda acaba kabahatin bir kısmı da kimde diye?

 
Toplam blog
: 40
: 792
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

1958 Gürün doğumluyum. Emekli öğretmenim. Ülkemin ve dünyanın gündemini oluşturan konularda yazılar ..