Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '11

 
Kategori
Şiir
 

Tutsak gerçek / Özgür düş

Tutsak gerçek / Özgür düş
 

Benzer görünüm. Tutsak gerçek (alt taraf) / Özgür düş (üst taraf)


Gerçeğin, sevginin ve barışın

Tutsak düşüp düş gördüğü yer ve zamanlarda

Gitmek isteyip de gidemediğimiz yol

Sanki uçsuz bucaksız, sarp ve karanlık

Üstelik de çıkmaz sokaklara giden gibidir.

 

Söylemek isteyip de söyleyemediğimiz söz

Sanki dilimizin varmadığı

Ve binlercesi arasında

Türküsü, şarkısı ve şiiri henüz yazılmamış

Olan gibidir (*)

Duymak isteyip de duymamış gibi yaptıklarımız da; Sanki lâl şarkıcılar için yazılmış içli birer beste gibidir.

Ve yazmak isteyip de yaz(a)madıklarımız; Sanki içimize atıp orada sakladıkça daha da zenginleştiğimizi sandıklarımız ya da başımıza bir şey gelir diye korktuklarımız gibidir.

Yüzeysel gerçeklerin sabun köpüğü banyosu sonrasında, lunapark çıkışlarında, dönmek isteyip de dönemediğimiz yüzlerse sanki birer yıkık çocuk bahçesi gibidir. 

 

Ya dokunuşlarımız?

Ovuşturmak gibidir çoğu kez bir kumaşı

Değerini sınamak istercesine, o bilinen hareketle

İşaret ve başparmak arası... 

 

Kırmak isteyip de kıramadıklarımız ise

Kumu, kili saf mı saf, ince mi ince

Kristal bardaksılar gibidir.

 

İsteyip de gidemediğimiz yerler, kişiler, söyleyip duyamadıklarımız, yazmak isteyip de yazamadıklarımız, dokunamadıklarımız ve kıramadıklarımız vb. yaşam boyu hiç kapanmayan yaralar olarak kalır bazen belleğimizde... Yerli yersiz her anımsa(n)ma da, benzeşen her olayada ince ince yeniden kanayarak...  Çünkü "aklın erken ya da zamansız öldürdükleri, yürekte amansız dirilir"(**)

 

Oysa düşlerin, sevginin ve barışın

Gerçeği gördüğü, özgür yer ve zamanlarda

Her yol aydınlıktır,

İyi-kötü bir yerlere çıkar.

Her söz amacı belli

Ve binlercesi arasında

Türküsü, şarkısı ve şiiri yazılmış olan gibidir. 

 

Duymak isteyip de duyduğumuza sevindiklerimiz içli yüreğimize ve sımsıcak ruhlarımıza yazılı güzel birer beste gibidir.

Yazmak isteyerek yazdıklarımız dışarıya verdikçe, paylaştıkça zenginleştiklerimiz ve korkularımızdan arındıklarımızdır.

Katı gerçeklerin demir soğukluğunda, zor anlarında yardımına koştuğumuz temiz kalpli sevecen yüzler, teşekkürü borç bilirlerken, onarılıp gönenmiş birer çocuk bahçesi gibidir.

Dokunuşlarımız ise, içten, masum, telâ şsız ve hesapsız kitapsızdır. 

 

Yaşamın ve zamanın debisi bazen sertleşen

Hoyrat akış anlarında kıramadıklarımız ise,

Saf kristal bardaklar değil

Yine de yolu açık olsun umuduyla

Güzellikleri kendi içinde, derinliklerinde saklı olan

Gerçek hayatlardır!

 

Düşlerin, sevginin ve barışın gerçeği gördüğü, özgür yer ve zamanlarda yaralar oluşmaz belleklerde ve bakılmaz pek geriye hayatta, çok da gerekmedikçe!  yara kalmaz belleğimizde,,,    yara  

Ve öyle ya da böyle... Her iki durumda da "hayat su gibi akıp geçer"!

Yatağındaki nemdir kalan.

Bir süre sonra o da buharlaşır gider!

Yine de bir hoş seda kalmalı şu baki gök kubbede...

İ.Ersin KABAOĞLU,

4 Ekim 2011 

Gerence körfezi, Karareis Koyu, Karaburun

(*) "Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an... Bozmadım..." (Ö.Asaf)

(**) Paul Auster'e ait bir sözdür.

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..