Tutuklu gazeteciler, TMY ve ÖYM

Türkiye’de 2011 yılında ilkler gerçekleşti. Türkiye ilk kez tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya birincisi haline geldi. 2011 yılının Ocak ayında tutuklu gazeteci sayısı 39’du. 2011 yılında peş peşe yapılan gazeteci operasyonlarıyla 2012 yılının Ocak ayında tutuklu gazetecilerin sayısı 100’ü aşmıştı.

2011 yılında bir başka ilk gerçekleşti. 20 aralık 2011 tarihinde KCK adı altında Kürt basınına yönelik ülke çapında eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda bir günde tam 48 gazeteci gözaltına alındı ve 29’u gazeteci, 6’sı basın çalışanı olmak üzere 35 kişi tutuklandı. Bu kitlesel bir gazeteci kıyımıydı.

Gazetecilere, yazarlara yönelik tutuklamalar Oda TV operasyonu kapsamında Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’a, Ragıp Zarakolu’na, hatta akademisyen Büşra Erşanlı’ya dek geldi dayandı. Yıllardır Kürt basınından ve sosyalist basından gazeteciler gözaltına alınıp tutuklanıyordu. Merkez medya dahil, basın kuruluşlarının çoğu bu gazeteci tutuklamalarına sessiz kalıyordu. Ahmet Şık ve Nedim Şener şahsında gazeteci tutuklamaları Türkiye ve dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Artık Türkiye’de yıllardır Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) dile getirdiği, gündeme taşıdığı tutuklu gazeteciler gerçeği gizlenemez hale geldi.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre bugünkü tarih itibariyle cezaevlerinde 19’u imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere çoğu Kürt basınından 104 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hemen hepsi TMY gereğince tutuklandılar.

Ben de yargılanan bir gazeteciyim ve binlerce gazeteci de halen yargı kıskacındadır.

Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya birincisi haline gelmesinin dayanağı, AKP hükümetinin dört elle sarıldığı, toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası (TMY)’dir.

TMY’nin son 6 yıllık uygulamasında görüldü ki binlerce düzen muhalifi sosyalist ve Kürt gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları, kitle örgütü yöneticileri, Kürt ve sosyalist siyasetçiler asılsız iddialarla, “terörle mücadele” demagojisi adı altında “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlandılar, gözaltına alınıp tutuklandılar.

Bugün cezaevlerinde binlerce BDP’li Kürt siyasetçi tutuklu bulunuyor. TMY saldırılarından öğrenciler de nasibini alıyor. Cezaevlerinde 600 civarında öğrenci tutuklu bulunmaktadır. Genç-Sen’in yanı sıra Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nin de kurulması, tutuklu öğrencilere sahip çıkması çok değerli ve anlamlıdır.

Son zamanlarda düzen muhalifi sendikacılar da peş peşe tutuklanmaya başlandı.

Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, söz, toplantı örgütlenme özgürlüğü savunucuları ikili bir kıskaç altındadır. Birincisi, düzen muhalifleri TMY ile gözaltına alınıp tutuklanarak kıskaç altına alınıyor. İkincisi, sıkıyönetim mahkemelerini, eski Devlet Güvenlik Mahkemelerini aratmayan Özel Yetkili Mahkemelerle (ÖYM) yargılanarak kıskaç altına alınıyor.

TMY iptal edilmeden, ÖYM’ler kapatılmadan basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, söz, toplantı, örgütlenme ve eylem özgürlüğü alanında milim ilerleme sağlanamaz.