Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '09

 
Kategori
Deneme
 

Tüyap Kitap Fuarı, İstanbul Kitap Kurtları

Tüyap Kitap Fuarı, İstanbul Kitap Kurtları
 

Resimde bir grup kitap kurdu görülüyor


5 Kasım 2009

Tüyap Kitap fuarı devam ediyor. Bakırköy Deniz Otobüsü iskelesinde, Taksim AKM’nin önünde ücretsiz otobüsler saat başı sizi fuara taşıyor. Henüz bir kez gittim. Yarın yine gideceğim. Yalnız kitap için değil, orada başka görülmesi gereken şeyler de var. Bir standda Che Guevara ve devrimci marşlar çalarken, yanındaki standda Hadis-i Şerif, Kur’an vs. satılıyor. Herkes de kuzu kuzu anlaşıyor. Demek istenince oluyormuş.

Kitapla ilgilenen okumayı seven herkese bir şeyler var. Okumak iyidir. İnsanın görüş açısını genişletir. Önce bir tür kitaplar okumaya başlarsınız. Sonra eğer meraklıysanız gözünüz başka konulara kayar. Bir de bakarsınız kitap kurdu olmuşsunuz. Kitap bazen başlangıçtaki görüşünüzü de değiştirebilir. Ama her söylenene inanmak doğru olmayacağı gibi her yazılana da inanmak olmaz.

Orada bir küçük tartışmaya girdim, İleri ve Türksolu dergilerinin satıldığı standda.

“Mesleğiniz ne?” diye sordular.

“Mimarlık” dedim.

“Hangi okuldan?”

“ODTÜ’den.”

“Hmm…”

Sonra bana kitap satmaya çalıştılar. Standda hem devrimciler, komünistler, hem de Atatürk’ün resimleri var. Önümde ‘Suphi’ diye bir kitap var. Bu Mustafa Suphi. Karadeniz’de, Trabzon açıklarında, Rusya’ya giderken çok sayıda arkadaşı ile birlikte öldürülen kişi. Bir devrimci.

Peki dedim, ben de size bir soru sorayım.

“Mustafa Suphi, Mustafa Kemal’in izniyle Azerbaycan’dan Anadolu’ya girdi. Niyeti Ankara’ya gitmek, Kurtuluş Savaşına katılmaktı. Ama halkın tepkisi oldu. Yönlerini Trabzon’a çevirdiler ve oradan Rusya’ya hareket ettiler. Peşlerinden Topal Osman ve adamları gitti, gemideyken hepsini yakalayıp öldürdüler. Şimdi siz nasıl hem Atatürk’ün hem de onların resimlerini bir arada asarsınız?”

Cevap olarak onu Mustafa Kemal’in değil, Stalin’in öldürdüğünü söylediler.

“Neden?”

“Millici olduğu için.”

“Doğru düşünmüyorsunuz, ” dedim.

“Azeri lider Sultan Galiyev’i de öldürttü, ” dediler.

“İkisini birbirine karıştırmayın, ” dedim. Devam etmedim.

Böyle deniz ortasında tekne basıp adam öldürmek Stalin’in stili değil. Adam direkt kurşuna diziyor (Suyu Arayan Adam’da geçiyor). Üstelik Suphiler zaten Rusya’ya gidiyor. Ne diye yolda karşılayıp öldürtsün? Geldikten sonra icabına bakarsn. Zaten Türkler kovmuş, sahip çıkmamış. Azerbaycan o sırada Sovyet işgaline uğramış durumda. Galiyev gibi millicilere tabi düşman olacak. Ama Suphi Anadolu’da Stalin’in müttefikidir. Çünkü orada bağımsızlık mücadelesi veren ve komünist olmayan bir güç ve yönetim var. Gerçi Stalin Troçki’yi Meksika’da kazma ile öldürttü ama orası Meksika’ydı. Troçki’nin de Rusya’ya dönmeye niyeti yoktu.

Sırası gelmişken, Türksolu dergisi çok yanlış bir yolda gidiyor. Eskiden devrimci iken daha tutarlı idiler. Milliyetçilikle sosyalistliği birleştirmeye çalışıyorlar. Türlü dolambaçlı laflarla bir takım teoriler uydurup hayatı bu uydurulan teorilere uydurmaya çalışıyorlar. Hele milliyetçilik ve sosyalizm gibi eskiden bir araya gelmiş iki kelimenin oluşturduğu görüşün (Nasyonal Sosyalizm) ne felaketlere yol açtığını bile bile devam etmek bana akıllı işi gelmiyor. Aydınlık dergisi de bu yanlışın içinde. Şu bir gerçektir: Milliyetçilik ile Sosyalizm bağdaşamaz. Hele Irak savaşında sırf ABD’ye karşı olduğu için ‘Dayan Saddam’ diye başlık atmadılar mı, iyice gözümden düştüler. Saddam Hüseyin bir diktatördü. Halepçe’de 5000 kişiyi öldürdü. Böyle olmaz. Ama çözüm nedir diye soran olursa ben bilmiyorum. Bilseydim bir parti de ben kurardım.

Bizim Türkiye’deki sorunumuz tam olarak bu fuarda tartıştığımız konu değil. Osmanlı’nın son zamanlarında ve Cumhuriyet döneminde bir şeyler oldu. Bunların sonucu olarak bugün geldiğimiz noktaya geldik. Özellikle takip etmek istediğim üç adam var. Şevket Süreyya Aydemir, Falih Rıfkı Atay ve Ömer Seyfettin. Olanaklarım el verirse bunları iyice araştırmak istiyorum.

Kitap Fuarı 8 Kasım’a kadar devam edecek. Duyduğuma göre son gün aşırı indirimler olacakmış. Şu anda indirimler %20-50 kadar.

Bir şey daha ekleyeyim. Cumhuriyet gazetesinin Perşembe günleri kitap eki var. Solcu olmanız veya olmamanız çok önemli değil. Yeni çıkan kitaplarla, kitapların içerikleriyle ilgili bilgi edinmek için çok iyi ve kapsamlı bir ek.

Her şeyi bildiğini söyleyenlere inanmayın.


7 Kasım 2009 Bugün hava güzel olduğu için mi nedir fuar çok kalabalıktı. Birçok öğrenci otobüsü ve öğrenci vardı ki öğrencilere ücretsiz yapmakla çok iyi bir şey düşünmüşler. Ben de bugün bir salonun ancak yarısını dolaşabildim. Bu salon öncekinden daha mı büyüktü ne? Tabi sabah çok erkenden gelmek gerekiyor. Ama onu da yapamıyorum. Daha bir salon var ayak basmadığım. Pazar gününü bekliyorum. Yarım Tugut Özakman imza için kitap fuarında olacak. Bilgi Yayınevi’nin standında. Server Tanilli fuardaydı. Birkaç şiir kitabı aldım. Kimi 2 lira, kimi 5 lira. Birinin yazarı da oradaydı. Benim için kitabını imzaladı. Ama bu işten pek para kazanıyor gibi görünmüyorlardı. Murat Bardakçı’nın Şahbaba kitabı 44 lira. Bu şairler bir tane Şahbaba fiyatına ulaşmak için 22 kitap satmak zorundalar. Şiirden para kazanılmaz, ancak gönül avutulur.


İzmir’den inşaat mühendisi bir şair, Okana Yayınevi’ni kurmuş, kendi kitaplarını basıp satıyor. Atatürk2ün bilinmeyen yönlerini şiir haline getirmiş. 7’li hece vezni ile yazmış. Hece vezni mi kaldı ki? Ta ne zamandan Orhan Veli, Nazım Hikmet ve daha niceleri serbest vezinle yazmışlar şiirlerini. Ben de bir gün Mehmet Sinan olarak çıkaracağım piyasaya şiir kitabımı… Farkında mısınız? Devrik cümleler kurmaya başlayınca yazının biçimi değişiyor. Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..