Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Tuzlu kahve!

Tuzlu kahve!
 

Sevgi Hatrına...


Yeni tanışmışlardı. Bir anda içi ısınmıştı kıza. Temiz bir yüz, tatlı ela bakışlar... Tutkulu ve hassas bir kalp. Aradığı ve umduğu her şey vardı. 'Harika bir şey!' Bu çekingenlikle sevgisini ona hissettirmesi neredeyse imkansızdı. Dersten sonra bir fırsatını bulup kafeteryada kahve içmeye davet etti. Delikanlının davetine şaşırdığını gizlemedi kız. Üniversitedeki şehirli delikanlılardan biraz farklı olduğu belliydi. Yurtta kalıyordu, 'hadi çıkalım' diyeceği tiplerden değildi. Tam bir kibarlık gösterisi yaparak daveti kabul etti. Kampüsün yeni taşlanmış yollarını yan yana yürüyerek kafeteryaya vardılar; köşede bir masaya oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı. 'Ben artık gideyim' demeye hazırlanıyordu ki, delikanlı birden garsonu çağırdı:

'Bana biraz tuz getirir misiniz' dedi. 'Kahveme koyacağım da...'

Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı...

Kahveye tuz!..

Delikanlı kıpkırmızı oldu mahcubiyetten; biraz sonra tuz geldi. Olduğu gibi kahvesine döktü kağıt paketin içindeki tuzu. Herkesin şaşkın bakışları arasında afiyetle kahvesini içmeye başladı. Kiz, merakla, 'Garip bir damak zevkiniz var' dedi...

Delikanli anlatti:

'Çocukken deniz kenarında yasardik. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam da bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocuklugumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki..'

Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı.

İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri. Evcimen biri...

Derken kız da konuşmaya basladı. Onun da evi uzaklardaydı. O da ailesini çok seviyordu. Çocukluğunu anlattı uzun uzun. Delikanlı büyük bir samimiyetle kulak verdi kıza. Zamanı yeniden birlikte yaşadılar. Çocukça. İçten. Sevecen. Çok şirin bir sohbet olmuştu. Tatlı ve sıcak...

Bu sohbet tuzlu öykünün tatlı başlangıcı oldu. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses prensle evlendi. Gökten elmalar düştü. Muradlarına erdiler. Ömürlerinin sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman prensine kahve yapsa kahvenin içine bir tutam tuz koydu hayat boyu... Eşinin böyle sevdiğini biliyordu çünkü...

40 yil sonra, adam dünyaya veda etti. 'Ölümümden sonra aç' diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısina. Prenses, prensinin ayrılık acısını yüreğinde derinlemesine yaşarken umulmadık bir teselli mesajı okuma beklentisiyle açtı mektubu. Şöyle diyordu satırlarda prens:

'Sevgilim, bir tanem; lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir hayal üzerine kurduğum için beni affet. İlk buluştuğumuz günü hatirliyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, 'şeker' diyecekken 'tuz' çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken, sözümü düzeltmeye o kadar utandım ki, tuz gelir gelmez çaresiz kahveme döktüm ve içtim. Sonra da sana bol tuzlu çocukluk hayallerimi anlattım. Bir yanlış üzerine anlattığım hayallerin ilişkimizin temeli olacağı hiç aklima gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiç bir sebep yok... İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem. O, garip ve rezil bir tat... Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerrece pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim. İnan bana bu ikinci ömrümü de hep tuzlu kahve içerek geçirirdim.'

Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı.

Bir gün lafı açıldığında yaşlı hanımın arkadaşlarından biri, 'Rahmetli kahveyi tuzlu içermiş' dedi, 'sen hiç tattın mı, nasıl bir şeymiş?'

Gözleri doldu kadının...
'Çok tatlı' dedi, 'çok...'

 
Toplam blog
: 57
: 2010
Kayıt tarihi
: 26.03.09
 
 

26 yaşındayım (06.02.1984) Ankara'da ikamet etmekteyim. İşletme Fakültesi mezunuyum. Özel bir şirket..