Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '11

 
Kategori
TV Programları
 

TV dizileri ve eğlence programları kime hizmet ediyor?

TV dizileri ve eğlence programları kime hizmet ediyor?
 

 

İzlediğiniz televizyon programlarına hiç dikkat ediyor musunuz?

İzlediğiniz televizyon dizilerindeki ve eğlence programlarındaki konulara ve verdiği mesajlara kafa yoruyor musunuz?

Bir kısım oyuncuların çok büyük paralar ile rol aldığı ve elde ettiği gelir koyacak yer bulamadığı, diğerlerinin karın tokluğuna çalıştığı televizyon dünyasında bu gelir adaletsizliği sizi rahatsız etmiyor mu?

Adına reyting denen, programların izlenirliğini belirleyen sisteme ne kadar inanıyorsunuz?

Televizyon yayıncılığının bu denli pahalı ve ağır bir iş olduğu bir dönemde programlara neden böylesi büyük paralar ödendiğini anlayabiliyor musunuz?

Bu programlara sponsorluk desteğini kim veriyor ve neden veriyor, ölçüleri var mı?

Programlara yabancı sponsorlar para aktarıyor mu? Aktarıyorsa neden aktarıyor?

Kim, neden ve hangi ölçülerde bu programlara büyük paralar ödemesi gerektiğini belirliyor?

Halka gerekli bilgileri ve haberleri aktaran, toplumsal görevini yerine getirmeye çalışan gerek ulusal gerekse yerel kanalların büyük bir kısmı mali zorluklar nedeniyle ayakta durmakta zorluk çekerken bazı kanallar bu parayı nasıl ve nereden buluyorlar?

Medya sektöründe görev yapan yüzlerce gazeteci işsizlikten yakınırken nasıl oluyor da hiç bilmediğimiz, geçmişi çok yeni olan ve konuşmaları ile saygıyı aşan ölçüde saldırgan ve insanları kıran genç insanlar hangi deneyim ve bilgi birikimi ile televizyon programlarına taşınıyor?  

Çocuk programlarında bile ülkemiz kültürünün ötesinde davranışlara ve motiflere neden yer veriliyor?

Neden hep güney doğu, ağa, baskı, şiddet, çarpık aile ilişkileri konu olarak ön plana alınıyor?

Senaryo yazarları arkadaşlarımız neden  hemen hemen tüm kanallarda ve de ayni dozda dizilerdeki bu sahnelere ver vermek ihtiyacı duyuyorlar?

Bu programları yapanlar, finanse edenler ve denetleyenler siz ailece bu programları gönül rahatlığı ile izleyebiliyor musunuz?

Bu programları izlerken geçici bir gülümseme dışında bu programlar size ne katıyor?

Televizyon ekranlarında sunulan renkli gece hayatları, sanatsal yaklaşımdan çok bireysel özel hayatı işleyen programlarla ile sizin ne işinize yarıyor?

Tartışma ve bilgilenme programları size göre neden oldukça azaldı?

Gerçekten kanallar yayın programları konusunda özgür mü?

Sokaktaki gerçeklerden uzak bir yayın politikası sizi mutlu ediyor mu?

RTÜK bu programlardaki yaklaşımı ile size ne derece güven veriyor?

Daha kırsal kalkınmayı bile başaramamış bir ülkede bu programlarla halka neyi vermeye çalışıyoruz?

Bu programları yapan arkadaşlarımız gerçekte renkli kutunun dışındaki insanları düşünüyorlar mı?

Bu insanların işsizliğini, yoksulluğunu ve de açlığını görüyorlar mı?

Bir akşamüstü şehir pazarından kalan yiyecekleri toplayan insanları tanıyorlar mı?

Son model araçlarına ve uçaklarına bindiklerinde bu parayı gerçekten bu parayı hak ettiklerine inanıyorlar mı?

Hiç düşünüyorlar mı?

Bu ülkede 15 milyon çalışan görünürken 9 milyonu aşkın yeşil kartlı var.

Kızılay ve belediyelerin yaptıkları gıda yardımlarının sayısı bu rakamın oldukça üstünde.

İşsiz sayısı resmi rakamlarda 3 milyonun üstünde görünüyor.

Sadece İstanbul’da 2010 yılında 40 bin işyeri kapanmıştır.

Ülkemizde 2010 yılında bütçe açığı 39.6 milyar liradır.

Dış borcumuz 290 milyar doları aşmaktadır.

Dış ticaret açığımız 8 milyar doları aşmıştır.

Bir milyondan fazla çocuk okula gidememektedir.

Ülkemizde çalışanların % 40’ından fazlası asgari ücretle çalışmaktadır.

Enflasyon düşük gösterilse bile akaryakıttaki fiyat artışları devam etmektedir.

Bazı köşe yazarları ve yorumcular televizyonun bir eğlence aracı olduğun belirtiyorlar. Tabii bu yaklaşımda gayet haklıdırlar. İşsiz ve aç kalan bir toplumun en büyük ihtiyacı eğlenmektir. Dizileri ve eğlence programlarını, hayalini kurduğu yaşamı ve arabaları, binaları ve yerleri gidemese de elde edemese de seyretmektir. Çünkü başka türlü işsizliğin verdiği utancı ve açlığın verdiği açıyı bu insanlar unutamazlar. Çocuklarının ve kendi geleceklerini düşünmenin ızdırabını ve vicdan azabını bu programlar olmadan kaldıramazlar. Dizi ve eğlence programları büyük bir hizmet yapmaktadır. Halkımızın yaralarına tuz basmak yerine, insanlarımızdan daha fazla acı çekmemesi için bu programları izleyerek uyuması istenmektedir.

Şahsen uçlarda düşünmeyen bir insan olarak çok uzun zamandan beri merak edip duruyorum. Yıllarca sivil toplum örgütlerinde çalışmış, daimi halkın içinde olan, kırsalda insanların çektiği acıları ve zorlukları gören ve yaşayan, kırsalın ekonomik ve sosyal sorunlarını yüreğinde hisseden biri olarak garipsiyorum.

Güneşi sıvayalım. Gerçeklerin halk tarafından görünmesini ve bilinmesini görünmesini engelleyelim.  Ama nereye kadar sürecektir. Bir gün şapka düşecek kelimiz görünecektir. Güneş eninde sonunda sıvanın altındaki tüm gerçekleri bize gösterecektir.

Dünyadaki ekonomik kriz karşısında milli geliri en yüksek olan ülkelerde yer yerinden oynarken, gazetelerinde ve televizyonlarında sorunlarını tartışırken, sokaklarında hak arama eylemleri yaparken milli geliri düşük olan fakirlik ve yoksulluğun yaşandığı bir ülke olarak iyi durumda olmamız mümkün mü?

Bu aldatma süreci bittiğinde, hepimizin zararla çıkması kaçınılmaz olacaktır. Gelin geç olmadan zararın bir yerinden dönelim. Bu tablo karşısında geçmiş iktidarları ve askeri darbeleri hiç bahane etmeyelim. Muhalif seslerin sonsuza dek susturulamayacağını, gerçeklerin ortaya çıkacağını, baskı ve aldatmacanın sonunda geri tepeceğini bilelim. Gerçekleri görüp iktidarı ve muhalefeti ile birlikte sorunlarımızı çözelim. Eğer hatalı davranmaya devam edersek hepimizin bu gemide olduğunu ve birlikte kaybedeceğimizi bilelim.

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..