Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '10

 
Kategori
Spor
 

Üç "büyük" tehlike!

Üç "büyük" tehlike!
 

Cuma akşamı Fenerbahçe Bursa’da puanları bırakınca ligler tarihinin başlangıcından bu yana ilk defa üç Anadolu takımının sıralamada en az iki hafta daha ilk üçü paylaşacağı kesinleşmiş oldu. Genel form çizgisine baktığımızdaysa daha uzun bir süre tablonun pek değişmeyeceğini tahmin edebiliyoruz. Hatta ligin ilk devresini bu üç takımdan bir tanesinin lider bitireceğini de rahatlıkla iddia edebiliriz.

Bursaspor ve Kayserispor bu çizgiye belli bir istikrar programını izleyerek ulaştı. Her ikisinin ortak noktası bir isimde buluşuyor: Ertuğrul Sağlam. 2005’te başına geçtiği küme düşmeye oynayan Kayserispor’u oldukça iyi bir noktaya getirdikten sonra Beşiktaş’ın teklifini kabul etmeyip yoluna devam etmiş olsaydı muhtemelen Bursaspor’la yakaladığı başarıya birkaç sene önce ulaşabilirdi.

Ancak belki de başarısız sonuçlanmış Beşiktaş tecrübesi bir anlamda hem Kayserispor hem de Bursaspor için bir şans yolunu açtı. Bir zamanlar küme düşme hattından kurtulamayan hatta asansör takım haline gelen Kayserispor ligimizin istikrarı ve devamlılığı olan bir takımı haline geldi.

Trabzonspor’un İstanbul büyüklerini taklit sürecinin nasıl 26 yıllık bir istikrarsızlaşmaya dönüştüğünü hep beraber gördük. Şenol Güneş o istikrarsızlığı yavaş yavaş ortadan kaldıracak bir isimmiş gibi sivriliyor.

Bursaspor, Kayserispor ve Trabzonspor futbolumuzun kendisini yeniden yapılandırması bakımından birer model haline gelebilir.

Son bir senedir ligimizdeki en heyecanlı ve kaliteli maçları bu üç Anadolu takımının diğer takımlarla yaptıkları karşılaşmalarda izliyoruz. Geçen sene oynanan Fenerbahçe-Bursaspor, Beşiktaş-Bursaspor, karşılaşmaları üst düzeyde mücadeleye sahne olmuştu. Bu sene Bursaspor’un Galatasaray ve son olarak Fenerbahçe ile yaptığı maçlar hem heyecan yönünden hem de kalitesi yüksek mücadelelerdi. Buna Kayserispor’un maçlarını da eklemimiz gerekiyor. Bu hafta oynanacak Trabzonspor-Galatasaray eşleşmesi de ciddi bir potansiyele sahip gözüküyor.

Bursaspor’un son Manchester United maçının da fazlasıyla tatmin edici olduğunu eklemek gerekiyor.

Kuşkusuz bu kadar istikrarlı ve kaliteli bir sonuç olmasa bardağın diğer tarafından bakıp üç İstanbul takımının yaşadığı başarısızlığın buna ortam hazırladığı yönünde bir açıklama yapabiliriz.

Ancak üç büyük kulüp öylesine inişli çıkışlı bir süreç izliyor ve o kadar yanlış şeyler yapıyor ki içinde bulundukları durumu adeta kendileri davet ediyor. Ayrıca kısa vadede kalıcı bir başarı yakalamalarının da pek olanaklı olmadığını görebiliyoruz.

Hakemler futbolumuzun gelişimini etkiliyor

Bilindiği gibi bir dönem hakemler kıyasıya eleştirildi, yerden yere vuruldu hatta ciddi şekilde ithamlara uğradı. Her maçın sonucunu hakemlerin belirlediği şeklinde yorumlar sıklıkla yapıldı. Açıkçası yolsuzlukların sıklıkla görüldüğü bir ortamda hakemlerimizin tertemiz olduğunu iddia etmek fazlasıyla hayalperestliktir. Ancak o kirlenmişlikte futbolun içindeki diğer aktörlerin yeri ve derecesi ne kadarsa hakemlerin de o kadar olduğunu düşünenlerdenim.

Neyse ki artık bu tartışmaların uzağındayız. Form, performans, istikrar, kalite, yeterlilik konuşuyoruz, değerlendiriyoruz, yorumluyoruz.

İlk on haftalık hakem performansına baktığımızda ortaya hiç de insanın içini aydınlatan bir tablo çıkmıyor. Hakemlerin öncelikli görevinin futbol oynatmak olması gerektiğini düşünüyorum. Çok yakın olduğu için örneklemek kolay; geçen hafta Beşiktaş-Sivasspor ve önceki hafta Konyaspor-Fenerbahçe karşılaşmalarında futboldan çok sertlik önplana çıktı. Üstelik burada futbol oynamak isteyenin bir mağduriyeti de söz konusudur. Hakemlerimizin futbol dışına çıkan sertliklere izin vermesi, oynama arzusu ile oynatmamaya eşit mesafede durması futbolumuzun gelişimi bakımından bir üst konumuzdakinin tam tersine olumsuz bir tablo yaratıyor.

Kuşkusuz bir diğer konu hakemlerimizin penaltı düdüğü çalabilme yürekliliği gösterebilmesi gerekiyor.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..