Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '07

 
Kategori
Dostluk
 

Üç, ucu kırık ok

Üç, ucu kırık ok
 

Üç kişiydiler mahallede. Birbirlerini seven ve her gün birbirleriyle görüşen üç arkadaş, üç dost. Kaderlerini çektiler uçları kırılmış birisi sağlam oklarda. İlk, kırık oku çeken, mahalleyi kurtaracaktı. Nerden bilsinlerdi? Şaka olarak başlattıkları bu oyun, aslında onların kaderleriydi.

Hayri abi; mahallenin iyisi, içlerinde en kentlisi. Uzun boylu. Yakışıklı biriydi. Yüzündeki çizgilerin sorumlusu, yaşlılılığı değildi. Kanserden kaybettiği evladının acısının derinliklerini taşıyordu. Yinede, aralarında en şanslıydı. Sona kalmıştı. Doktor; sigarayı, içkiyi bırak demesine rağmen, o zoru seçmiş, aslında yaşamak istememişti. Yaşamak isteyenlerin davranışını göstermek istemiyordu. Hep bir erkek evladı olsun istemiş, olduğu zamanda, evladını, daha 5 yaşına gelmeden kanserden kaybetmişti. Tüm varını yoğunu harcamıştı, onun için. Bir gün bana, “Onun için her şeyi yaptınmı” diye sormuştu. Hayri abi, çocuğu için her şeyi yapmıştı. Tıbben yapılacak hiçbir şey kalmadığında, bile, kansere çare buldum diye umut saçan insanların, peşinde dolanmış ve onların verdiği karışımların hepsini denemişti. Ama olmayınca olmuyordu.

Hatırlıyorum da, arkadaşımla bir gece, bizim gecekondunun bahçesinde, rakı içerken yanımıza gelmişti. Buyur etmiştik ve ilk anlattığı konu, üç kişinin okları çekmesiydi. O adamı, O, mükemmel insanı, nasıl kandırdıklarını anlatmıştı. Üç kibrit. Birinin boyu kısa. diğerleri uzundu. Kısayı çeken mahalleyi kurtaracak, yani sizin anlayacağınız, hikayeden yaratılan mahalleye musallat olan birini öldüreceklerdi. Aslında kibrtilerin üçüde kısaydı. Ve ilk çeken o neşeli adam, adı Martin’ di. Tabiki okların üçü de kısa olunca yapacak bir şeyi yoktu. Ve tabanca istedi. Kaderine razı olmuştu Martin. Hayri abi; Martin i nasıl kandırdıklarını, gülerek anlatıyordu.

Bizimle beraber içti bir süre. Sonrada bir sigara yaktı. Bir ay sonra öldüğünü duyduk. Gırtlak kanseriydi, Hayri abi. Direnmek istememişti daha fazla. Oğlunun yanına gitmek ister gibiydi zaten. Oğlunun yanına gitmek istemesi kadar, direnmiş olsaydı hayata, belki bir süre daha bizimle kalacaktı. Ama, O hiç direnmedi.

Yolun açık olsun Hayri abi. Mekanın cennet olsun. Çok sevdiğin oğluna artık sımsıkı sarılırsın, oralarda. Hem Martin ve Mehmet abide özlemişlerdir seni. İkinci ok çekme sırası Mehmet abinindi. Ok çekmeye sıra gelmemişti ama, kader okları çekilmeye başladımı, bir daha “Yay” a geri dönemezdi.

Kalp hastasıydı Mehmet abi. Bir kaç kez ameliyat geçirmişti. Fakat kaderleri çoktan okların hedefine yazılmıştı. Evi bize daha yakındı Mehmet abinin. Ah Mehmet abi ah. Her görüşünde bana, Martin’i nasıl kandırdıklarını her defasında bıkmadan anlatırdı. Anlattıktan sonra ve laf aralarında gevrek gevrek gülerdi. Bende yeni duymuş gibi hüzünle dinlerdim. Bayramlarda, onlara mutlaka uğrardık. Çünkü mahallenin en kaliteli şekerleri, Mehmet abide bulunurdu.

Bir gün mahallenin girişinde, gelirken kalbi daha fazla dayanamadı. Hastaneye bile yetiştiremediler. Yolda can vermişti. Kırlaşmış saçları ve ufak tefek boyuyla mahallenin gerçek beyefendilerinden biriydi. Nur içinde yat Mehmet abi. Mekanın cennet olmalı. Martin senide bekliyordur. Orada.
Foto: sdge

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..