Üç ağlama, bir gülmeyi götürseydi..

Hayatın en dibinde başlıyorsun ağlamaya. Hatırlayan yok doğarken ağladığını...

Tırmanırken yokuşlarını yaşamın, gülmeler dokunuyor dudaklarına..

Sevmeyi öğreniyorsun annenden... Bir de güvenmeyi...

Kimsenin onun gibi seni , karşılıksız sevmeyeceğini ve onun gözüyle görmeyeceğini de...

Arkadaşlığı öğreniyorsun. Hoşuna gidiyor. Birçok arkadaşın oluyor.Onlardan paylaşmayı öğreniyorsun.. Ne kadar paylaşırsan o kadar çoğalıyorsun.

Aşk ise onu öğrenmene fırsat vermeden çalıveriyor kapını... Bölünüyorsun kalbinden ikiye... Gülüyorsun , yaşıyorsun , ağlıyorsun ve o da bitiyor.

Ama artık ağrıyla acı arasındaki farkı, bir de hayal etmeyi ve hayal kırıklığına uğramayı da öğreniyorsun.

Sahip çıkmakla sahip olmak arasındaki farkı öğreniyorsun. Sahip olmanın ne kadar kolay olduğunu, ama sahip çıkmanınsa yürek istediğini öğreniyorsun. Söyle bakalım sen kendini yürekli mi buluyorsun?

Yaptığın yanlışların ardından’’iyiki’’ler arıyorsun. ’’Keşke’’lerin karşısına koymak için... Hem de azınlıkta olduklarını bile bile... Herkesin herşeyin umduğun gibi olamayacağını öğreniyorsun.

Silgi mi istedin ?

YOK.

Bu hayatın silgisi eksik. Herşey tekrarlanabilir ama silinemez. Artık bunu da biliyorsun.

Gurbeti öğreniyorsun. Yaşayarak(Bu paragrafı kendime yazdım.)Yalnızlığın en çok vurduğu yerdir orası. Hasretten yana şarkılar dinliyorsun. Hani vardır ya;

Gurbet o kadar acı ki,

Ne varsa içinde.

Her şey bana yabancı,

Hepsi başka biçimde....

Bu kez sevdiklerinden ayrı kalışına ağlıyorsun. Göz yaşlarına bir el dokununcaya dek. Kimbilir belki işlerin yolundayken unutuyorsundur sen de ağlamalarını. Ya da çocuğunun sesinde... Belki yüreğin yandığında buzzz gibi bir bardak suyu içerken,
ya da çok keyif aldığın şeyleri yapabildiğin zamanlarda unutuyorsundur.

Şimdi bir düşün ! Üç ağlama, bir gülmeyi götürseydi hangisi açıkta kalırdı sen de?

Eee... Bir düşün! Gülmelerinin hep açıkta kalması dileğiyle...

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN !!!!!!!!!!!

Uzun zamandır yazamıyorum. İstememe rağmen zaman çelme takıyor planlarıma. Ancak bu saatlerde fırsat bulup da yazabildiğim bu yazımı da, başta sevgili blog yazarı arkadaşım, Dilek Ç.'ye, sonra yengeç burcunda doğan tüm blog yazarı arkadaşlarıma ve tabiki 29 haziran doğumlu olarak kendime de armağan ediyorum. Kabul buyurunuz efendim... Yeni yaşımızda herşey gönlümüzce olsun.