Üç çocuk

Başbakanda inat oldu, tutturdu üç çocuk yapın diye…

Bir süre öncede demişti, sonra unutmuştu, şimdi unutulan bu konu gerekçeli olarak ortaya konuyor…

Bakın Çin’e, bakın Hindistan’ a diyerek referans göstermekte…

Gelişmişlik kıstasları neler ise?

Bu iki ülkeyi gelişmiş ilk beşe sokuyor.

Oysa daha dün ırk farkından dolayı katliam var diye bağırılıyordu orası özerk Çin bölgesindeydi.

Hindistan da Keşmir bölgesinde de sürekli bombalar patlıyor…

Buysa gelişmişlik.

Oysa o ülkelerin sos yo-ekonomik yanına bakılmıyor. Ana başlıklar altında:

Demografik göstergeleri, İstihdam göstergeleri, Eğitim göstergeleri, Sağlık göstergeleri, Sanayi göstergeleri, İnşaat göstergeleri, Mali göstergeleri, Altyapı göstergeleri, Diğer refah göstergelerinin iyice analiz edilmesi gerekiyor.

Ayrıca coğrafi ve iklimsel koşulları, kültür yapısı incelenmesi gerekiyor.

Üstelik ortada Çin ve Hindistan’ın kendine özgü ve farklı yönetim sistemleri dururken…

Gelelim ülkemize...

Bu topraklarda yaşayan insanların gelir seviyelerinin açıklanan rakamlar gibi herkesçe eşit paylaşıldığı mı sanılmakta veya farz mı edilmekte?

Sanmam, öyle olmadığı aşikâr zira fakir gece kondu evlerine iki üç saatlik büyük medya ordusu ile çıkartma yapılıyor, istekler balkonlardan, camlardan, sokaklardan bağırıyor, bazen pusula yazılarak veriliyor.

Ziyaret edilen yerdeki işsize iş veriliyor, böylece sokağın altındaki, üstündeki ve ortasındaki işsizler de iş sahibi mi edilmiş oluyor?

Kendini devlet büyüğünün önüne atan kurtarıyor, atamayanlar kartviziti olmayanlar da o bir kişiye bulunan işle mutlu mu oluyor?

Son zamanlarda çocuklar oyuncak almak ya da harçlık kapmak için yoğun trafikte bakın koruma görevlisini kovalıyor.

Tam sayı bilinmemekle birlikte beş milyonun üzerinde bu ülkenin kimliğini taşıyan insanımız diğer ülkelerde yaşıyor, geçimini temin ediyor. Üstelik birçoğu da gittiği ülkenin vatandaşlığına geçiyor.

Buna rağmen ilginçtir birçok kaynak sorunu ve döviz darboğazı onların gönderdiği paralarla çözülüyor.

Bir dakika, yap çocuğu sal çayıra, nasılsa kayrılır sen karışma deniyorsa…

Çayırlarda kayırma eli kalem yerine silah tutan, sevgi yerine kini besletenlerce oluyor. Sonuç orta da eğitimsizliğin sonucu…

Yine bu ülkenin birçok ana ve babasının kendi çocuklarını yurt dışında okutma, yurtdışında iş sahibi yapma gibi bir imkânı da bulunmamakta…

Şu an ki verilere göre yüzde on üç üstünde işsizlik oranı resmi kayıtlarda var.

Nüfusun yüzde beşlik kısmı için üç çocuk yapın deniyorsa o başka o zaman açık ve kapalı parantezi hemen konulsun.

Buralarda milli gelir hakkaniyetle paylaşılmıyor…

Oralardan nasıl gözüküyor bilemiyorum?

Uzatmayalım göbekten girelim, yeterli kıstasları taşıyan varsa işte meydan...

Şimdi bir soru acaba Başbakanın başka bir bildiği mi var?

Bir dakika; ince bir diplomasi aracı gibi bu üç çocuk meselesi kullanılıyorsa, şu üyelik işi için…

Onlar planlanmıştır.

Vakti ve zamanı gelince A, C veya Z hangi plana uyuyorsa ona göre hareket ederler.

Üçü bırakın beş, altı desek de değişmez!