Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Üç ince anahtar

Üç ince anahtar
 

Yin ve Yang


Çok fazla konuşmaya gerek duymuyorlardı. Aslında anlatacak ve söylenecek çok şey vardı. İkisi de sessizdi, fakat rahatsız değillerdi bu durumdan. Bir araya geldiklerinde hep böyle olurdu, sanki söylenecek her şey, her soru işareti birden bitiverirdi. Nasıl olduğunu ikisi de bilmiyordu, ama yan yana iken tüm soruların cevapları hiç konuşmadan yerini bulurdu. Yapbozun eksik parçaları gibiydiler, ayrıyken anlamsız ve karmaşık, birlikteyken bütün ve eksiksiz.

Ne zaman biri tedirgin olsa diğeri küçük bir bakış, hareket veya bir, iki kelime ile tedirginliği aniden ortadan kaybediverirdi, sonra bu duruma gülümserlerdi. Karşısındaki sanki kendisiymiş gibi tedirginliğin ve sakinleştirmenin anlamını anlarlardı. İkisi de huzurun ve güvenin bu olduğunu çok önceden fark etmişlerdi.

Yang ellerini Yin’in omuzlarına götürüp, kendine doğru çevirdi. Yin’de onu çevreleyen ve koruyan kalın bir duvar vardı, aslında şifreyi bilirse girmesi çok kolaydı. Yang, Yin’in gözlerine bakıp şifreyi sordu.

- Duvarın kapısı için üç ince anahtar var, üçü de birbiriyle bağlantılı, biri diğerini onaylamadan öbür kilit açılmıyor, dedi.

Sonra Yang’ın gözlerinin içine bakarak;

Gözlerin gözlerimin içine bakarken,
Bakışın günışığı huzmesi gibi içime girmeli.
O ışık huzmeleri,
Önce kalbime, sonra beynime
Bakışını kaydetmeli.

Omuzlarımdaki ellerinin
Yumuşak dokunuşu,
Tenimin hafızasına kaydedilmeli ki!
Her dokunduğunda sen olduğunu anlayayım.

Bedeninden önce,
Ruhun beni kucaklamalı.
Ruhundaki aşkı ve sevgiyi her hücremde hissetmeliyim.

- Bu üç kilidi doğru anahtarlar ile peş peşe açabilirsen, duvarın kapısı kendiliğinden açılacaktır. Ta ki… Sen bu anahtarları kullanmayı unutana kadar. Ve şunu sakın unutma, eğer anahtarların birini bile kaybedersen veya kullanmayı unutursan, bu kapı bir daha aynı anahtarlar ile asla açılmayacak.

Yang’ın gözlerinde birden bir gülümseme belirdi, o gülümseme gözlerinden yüzüne ve tüm vücuduna yayıldı, oradan da ruhuna. Bakışı Yin’in gözlerinden girip kalp ve beynine ulaştı. Yin’in ruhu kollarını açmıştı, Yang’ın sevgi dolu ruhu ile kucaklaştı ve Yang’ın elleri Yin’in teninde bir sıcaklık yaydı, omuzlarından sırtına doğru gidip tüm sevgisi ve gücü ile sımsıkı kucakladı.

- Evet… İşte bu, kapıyı açtın.

- Üçünü de doğru kullanabildim mi?

Yin gülümsedi, bu sorunun cevabı zaten içindeydi.

- Günüm, her günüm, her şey hep bu kadar güzel olsa….

Yang hafif bir tebessüm ettikten sonra yine sustu…

Yin cevabı kulaklarıyla duyamadıysa da, kalbi çoktan cevabı almıştı.



http://isteoylebirseyy.blogspot.com/

 
Toplam blog
: 41
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.06.08
 
 

Çoğu zaman düşündüklerimi, gördüklerimi, hissettiklerimi dile getirmekte zorlanıyorum. Çünkü o an..