Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '10

 
Kategori
Kitap
 

Üç karanfil

III. Karanfil: Nazir Akalın 

Nazir doğu gerillası… Haksızlığa meydan vermeyen bir delikanlı… Hapse girmek pahasına konuşan şair… Elinde kalemi olan Che Guavara… Şamil Basayev… Seyyid Kutub… Hayır, hiçbir değil, Nazir Akalın… Nazir ak alın… Gelirken de, giderken de… 

Nazir; çalışkanlığı gayretleri ve sistemin ucuz yıldırmaları karşısında dimdik ayakta kalan bir gerilla… Kendi türküsünü kendi söyleyen gerilla… 

Bakın sadece yazılarının yayınladığı dergiler; Akedemi Bakış, Ayaz, Ayâne, Bilig, Bilge, Çınar, Dergâh, Düşçınarı, Edebiyat Ortamı, Edebiyat Yaprağı, Endülüs, Genç Kardelen, Gündönümü, Güneysu, Harman, Hazan, Hece, İkindi Yazıları, İkra, İlk Adım, İnsan Saati, İpek Dili, İslami Edebiyat, İzdüşüm, Kafdağı, Kalem Ve Onur, Karçiçeği, Kardelen, Kırağı, Kırkambar, Kilim, Küt, Kültür Dünyası, Kültür Edebiyat, Martı, Mavera, Merdiven, Mina, Nizamı Âlem, Palandöken, Sessiz Gemi: Seviye, Su, Susku, Şadırvan, Şardağı, Şark, Tepe Edebiyat, Tohum, Türk Edebiyatı, Türkiyat Araştırmaları, Üçüncü Yeni: Vahdet, Varide, Yalnız Ardıç, Yeni Sıla, Yenişehir Sanat. Adı anılan dergilerin birçoğunun kuruculuğunu yapan Nazir, insan sevgisiyle dolu, insan dışı yaratıklara ise hoşgörü beslemediği gibi mücadele eden bir insan… İnsan… 

Farsça, Arapça, Almanca, İngilizce bilen şair, Nizami hakkında yüksek lisans tezi, Namık Kemal’in Edebi Tenkitleri ve Dayanakları yüksek lisans tezi, Ebâ Müslim Horasanî Destanı’nda Tarihi, Dini ve Efsânevî Unsurlar adıyla doktora tezi çalışmaları yapmıştır. 

Yazarın Gerilla Türküleri ve Kanayan Simya adlı iki şiir kitabı, Şairin Eldivenleri, adlı kitapları yanında Mehmet Galip Bey’in Sadullah Paşa Yahut Mezardan Nida’yı yayına hazırlamış. Sayısız yazıları yayınlanan Nazir Akalın, limon çiçeği kadar narin ve çabuk solan bir karanfildi. Çok eser çevirdi, ama hiç çevrilmedi. Birçok ansiklopedi ve antolojilere adını yazdıran şair, Erzurum karı kadar beyaz ve saftı. Erzurum’un buzu kadar sertti, kırıldı, ama eğilmedi. 

Nazir'in bazı eserlerine yüzeysel değinelim istiyorum: 

“Şiirin Serüveni” adlı denemesinde şiiri tanımlamaya felsefi açıdan yaklaşıyor, ardından realist ve romantik açıdan bir değerlendirme yapıyor Akalın. Bu değerlendirmeyi tarihi süreçte, insanın tıpkı bir fabrika gibi eşyanın görüntü yansımalarını alıp içinde işleyerek, yine bu dünyayı yeni bir dünya olarak insana sunuyor. 

Şiir insanın maddeye duyduğu aşkın kelimeler yoluyla başkalarınca paylaşılmak istenen bir tezahürü… Nazir şiiri, dışın içte yaptığı değişikliğin bir yorumu, bir tercümesi olarak değerlendirmekte… 

“Alacatlı, Güzel Adam, Bizi Bırakıp Nereye?” adlı yazıda Alacatlı’nın ölüm haberini alışı ve teyit için verdiği istem dışı çaba ile devam ediyor. En çarpıcı yerlerinden biri “Sonrasız Albüm” başlıklı şiirinde "Hüseyin sanki benim de ecelimi elime tutuşturmuştu” diyor ve şiiri ekliyor. Sonra daha şiddetli zelzeleyi andıran cümleler geliyor. “Batılılar “ferd” in tek başına “insan hakkı”nı temsil ettiğine inanırlar. Ben de varlığımı idrak ettiğimden beri Hüseyin’in akıbetine mütemayil bir insan olarak inanmaya başladım ki, Hüseyin benim hayatıma sonuma da “ayna” tutmuştur. Evet, ben “kendi” si hem de aynı anda “herkes” olan Hüseyin’in açtığı kapıdan bir gün ben de gireceğim. Çünkü bu olayla bir basamak daha çıktığımı hissettim elinden tutmak için çaresizliğimin. Şimdi kendimi daha korkusuz ve daha cesur hissediyorum.” 

Ve anılar… Ölüm öncesinde yaşanılanların hızla tekrarlanması… 

1988’de benim bir şiirimde geçen birkaç mısranın Kemal Karabulut’un şiirinde daha önce yayınlanması akıbeti, daha sonraki yıllarda Hüseyin’in düşünce halinde olan kitap adının Hilmi Yavuz tarafından, Tacettin Şimşek’in tasarısının ise Akif İnan tarafından kullanılması elbette sevimsiz bir duygu yaşatıyor insana. 

Murat Kapkıner’in Hüseyin’i ikinci kere keşfetmesi ve “Masal Çocukları”nı yeniden yayınlaması en güzel anılardan, hem Hüseyin, hem Nazir için. 

Bu anılardan anlaşılıyor ki, ölüm Hüseyin’in içine oturmuş, Hüseyin’in ölümü de Nazir’in… Zaten doğduğumuz andan itibaren ölümle kol kola değil miyiz? O kadar yakınız ki, bu yakınlık birbirimizi düşünmemizi engelliyor. Ve bir vesile ile unutturmamak üzere hatırlatıyor ölümü ya da ölüm bir vesile kılıp kendini hatırlatıyor. Hüseyin’in “Ben niçinim”, “Ölümün hamallığı için.” dediği gibi. 

Sevgili Nazir’in “Çünkü Hüseyin güzel bir çocuktu. Biz onunla “üç yüz sene beş yüz gün / bir dağın tepesinden uçurtmalar uçurduk.” demesi yabana atılacak bir dostluk değil. 

karanfil çalgını 

ve biz 

çaresiz yanılgılar gibiyiz 

bir şehrin ortasında 

üç güvercin uçurduk 

üçünün gagasından 

alınamayan üç karanfille 

avunmak için 

yüreğimizdeki küle gömdük duygularımızı 

“beden eski beden” 

biz eski biz değiliz 

18 Ağustos 10 

Ankara 

Nazir Akalın sanki yüreğine düşen harflerin anlamını erken algılamış gibi, üzerindeki emanetleri Tacettin Şimşek’e bırakıyor. Ölümünün iki gün öncesinde yazdığı bir mektupla… Ve hayata veda ediyor. Geriye bir servet bırakarak… İşte servet: ana baba, kardeşler, arkadaşlar, eş ve iki çocuk (şimdi genç), iki şiir kitabı, yığınla yazı, unutulmayacak bir yürek, insanlık ve sevgi daha ne bıraksın. Bir de “Şiirin Bedeli” … 

Nazir Akalın için yazılanlara gelince; Metin Önal Mengüşoğlu “Dirsek Acısı”, Tayyip Atmaca “Kişiye Özel Mektuplar”, Mustafa Çetin Baydar “Erzurum Çorağında Yetişmiş Bir Şahsiyetti O…”, Selami Ece “Masal”, A. Turan Alkan “Bir Yürek Vuruntusu”, M. Hanifi İspirli “Şairin Kanayan Simyası”, M. Üveyz Kahraman “Sen Gittin Gideli Dünya Hali”, İsmail Bingöl “Şair Öldü mü Şimdi” , Vedat Aydın “Akalınlı Bir Şairin Ölümü”, A. Vahap Akbaş “Eski Fotoğraflarda Mahzun Bir Şair Yüzü”, Tacettin Şimşek “Nazir (siz) Dost”, Cevat Akkanat “Sükût, Yani Feryat, Kardeşim Nazir Akalın, Vefatının 3. Yılında Nazir İçin…” , Bahaddin Karakoç “Acı Bir Firkatın Resmidir Bu Şiir”, Mustafa Miyasoğlu “Göğ Ekini Biçmiş Gibi, Tezleri ve Yıllık Yazıları, Bana Son Mektubu”, Ali Kurt “Şairliğin Bedelini Ödemişti”, Mucip Kına “Nazir Akalın İçin…” , Mustafa Özçelik “Nazir Akalın, Şairin Ölümü, Şairlerin Garip Ölümü, Nazir Akalın’ın Son Şiiri”, Mücahit Aksakallı “Rahmetli Nazir Akalın”, Vedat Aydın “Şairin Eldivenleri”, Durdu Şahin “Nazir Akalın Cevaplamıştı”. 

Ve fotoğraflarla anılar… 

Kitabın son bölümü üç karanfil için yazılan ortak yazılardan oluşuyor. Nurullah Genç “Üç Güzel Adam Ve Üç Hatıra”, Abdullah Arslan “Yıldızlar”, Zekiye Çomaklı “Ahret Kardeşim Rahmetli Hasan Ali Kasır, Efendilik Abidesi Hüseyin Alacatlı”, Mehmet Kıldıroğlu “Erzurum ve Dostlarım”, Abdülkerim Dinç “Üç Karanfil” adlı yazılarıyla katkıda bulunuyorlar. 

Üç karanfil’in yeri cennet bahçesi olsun ve hiç solmasınlar. El Fatiha… 


18 Ağustos 10 

Ankara 

 
Toplam blog
: 74
: 571
Kayıt tarihi
: 24.12.07
 
 

1965 Tortum doğumluyum. Ankara Gazi Üniv. Fen Edebiyat Fak. mezunuyum. T.D.E öğretmeniyim. İki ço..