Üç koca gömen ‘Hanım’, iyi ki de veda etti!

Orhan Kemal’in üçlemesinden uyarlanan ‘Hanımın Çiftliği’ için ‘Benzerleri gibi bir sezon daha uzatılamaz mıydı’ denebilir… Elbette, yama konu ve karakterlerle uzatılabilirdi. Ancak bunun külfet dışında bir getirisi olmazdı. Yönetmen ve senarist değişiklikleri yaşayan dizi, Muzaffer Bey’in ölümüyle Mehmet Aslantuğ’dan mahrum kalınca cazibesini yitirmeye başlamıştı zaten. Her karakterle tekrarlanan hastane-hapishane sahneleri, hataları ve Güllü’nün haykırışlarıyla çekiciliğini kaybeden yapımın gerilemesinde, ‘Adını Feriha Koydum’ dizisi de önemli bir faktör oldu. Sonuçta, oyuncuların topyekûn gayretine karşın kısır döngüye giren ‘Hanımın Çiftliği’, final sahneleriyle de ‘İyi ki uzamadı’ dedirterek, bitim kararının haklılığını ispatladı!  

‘Yaprak Dökümü’ gibi zayıf ve kestirme bir finalle nokta koyarak tatmin etmeyen dizi, son bölüm tanıtımındaki heyecansızlıkla, bunun böyle olacağının işaretini vermişti. ‘Nasılsa bitiyor’ zihniyetiyle çekilen ve ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ye oranla hayli gerilerde kalan yapımın finali, üç kocayı mezara yollayan Güllü’nün ‘hak dağıtım’ dersine dönüştü! Umulanın aksine sönük geçen final, ardında hayatları alt üst eden çakma Hanım’ın estirdiği fırtınanın boşluğuyla, noktalanmamış konular bıraktı! Örneğin, Ankara’ya yollanan Ekrem’i kurtarmak için Gülizar’ın tanıklığına başvuracağını söyleyen Seher’e ve bu konuya dair hiçbir açıklama yapılmadı. Halide’nin casusluk paralarının akıbeti de meçhul! Her yeri alevler içinde kalan binada darbe alıp yığılan Kemal’in nasıl olup da bebekle birlikte dumandan boğulmadan dışarı çıktığınaysa, ‘final mucizesi’ demek yanlış olmaz herhalde…  

Orhan Kemal’in ağalık sorununu, sınıf çekişmelerini ve paranın yarattığı değişimi vurgulama hedefini yansıtan öykü ‘Son’ derken akıllarda kalan, bol cenaze ve farklı mezarlık görüntüleri… Bir de, ‘Hanım’lık mertebesine çiftlikle, toprakla değil adalet ve alçakgönüllülükle ulaşılacağı öğretisi!  

Anibal Güleroğlu