Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '16

 
Kategori
Öykü
 

Üç kuşak Vay Vay

Asmalarda üzüm…

            Yosmalarda gözüm…

            Biraz daha durursam…

            Çapkınlıkta gözüm…

            Vaaaay! Vaaaayyy!

 

            Vay Vay Amcaya sordum bu Vay Vay adı nereden geliyor diye. O da bana anlattı.

 

            -Dedemden geliyor. Zengin adam. Neşeli adam. Çapkın adam. Çok hovarda. Kâzım Usta’nın orda eskiden tiyatro olurdu. Dansözler, şarkıcılar gelirdi. Dedem de zampara insan. Böyle şeylere bayılırdı. Onlarla beraber şarkı söylerdi. Felekten günler çalardı.

 

            Kendisi canlı banka idi. Parasını, tabancasını hasırdan misket çantalar vardı, onun içinde saklardı. Paraya ihtiyacı olan şahıslar dedemden ödünç olarak, banka gibi para çekerlerdi. Ancak tefeci değildi. İnsanlara iyilik yapardı.

 

            Eskiden Ada’da Subaşı denen bir mevkii bulunurdu, şimdiki kapalı pazaryerinin olduğu yer. Selânik’ten getirdiği atlarını, koyunlarını orada barındırırdı.

 

            Babaannem ise çok güzel incir reçelleri yapardı. Selânik yemekleri pişirirdi, insanlara yedirirlerdi, cömert insanlardı. Börek, çörek, her şey… Garibanlar çok kalabalık olurdu. Dedemlerin eşi dostu çoktu, çevresi çok genişti.

 

            -Vay Vay  çok nadir rastlanan bir lâkap. Bu lâkap nereden çıktı?

 

            -Subaşı’ nda sohbet ediyorlarmış. Arkadaşlarıyla. Otururken birisi dedeme “Ulan vay vay !” demiş, o da arkadaşına dönmüş “Ulan keçi boku !” demiş. Kendisine “ Vay Vay “ lâkabını takan arkadaşlarına dedem de aklına gelen lâkapları takmış. “Delibaş”… “Damyakan” …gibi. Ada’da lâkaplar meşhurdur. Lâkapsız insan yoktur.

 

            Dedem çapkınlıklarını anlatırken arkadaşları gözlerini dört açıp “Vaaaayyy! Vaaayyy!” diye sesler çıkarıyorlarmış. Böylelikle dedemin adı Vay Vay kalmış.

 

            Vay Vay Ahmet, Atatürk zamanında mübadil olarak Türkiye’ye gelmiş. Önce Şirince’ye yerleşmiş. Sonra oradan ayrılıp Güzelçamlı’ya gitmiş. Oradan da Subaşı’na geçmiş. Subaşı’nda Taşlı dağı olduğu gibi almış. Burada koyun, keçi, inek besleyip sütünü, yoğurdunu satarmış. Kendisi ağa imiş, satışları çocukları yaparmış.

 

            Vay Vay Ahmet yakışıklıydı. Uzun boyluydu. Başında foter, ayağında sarı renk körüklü çizme bulunurdu. İngiliz pilot pantolon giyerdi.

 

            Oğlu Mehmet 38 yıl Kuşadası’nda Türkmen mahallesinde muhtarlık, il genel meclisi üyeliği yaptı. Demokrat Parti döneminde ilçe meclis üyesi ve ilçe parti başkanı idi. Kasım Yaman döneminde belediye başkan yardımcılığı yaptı. Şaban Alkış döneminde yine meclis üyesi idi. Arıcılık, tütüncülük, üzümcülük ile uğraşırdı.

 

            Onun oğlu Ünal Sargın yani ben 55 yıl şöforlük yaptım. Kendi otobüsümle Elbirlik Şirketi hizmetinde bulundum. 25 yıl Selçuk-Kuşadası arası minibüs dolmuşçuluğu yaptım…

Şimdi de iş adamıyım, işhanı sahibiyim.

 

            Ünal Sargın’ın lâkabı da şu anda “Vay Vay” olarak anılmaktadır. “Yıllar ne çabuk geçti” diye söylendi Vay Vay Amca. Ben bile “Vaaaayyy! Vaaayyy!” diye söylendim.

 

            Vay Vay Ünal’ı eski parlamenterler bile tanırlarmış. Süleyman Demirel, Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, Behiç Tozkoparan, İskender Cenap Ege, Ali Rıza Gönül …

 

            Vay Vay Ünal  mazlum ve sakin bir insan. Ancak zaman zaman dedesinin parçasını heyecanlanarak söylüyor:

 

            Asmalarda üzüm…

            Yosmalarda gözüm.

            Biraz daha büyüsem…

            Çapkınlıkta gözüm…

            Vaaaayyyy! Vaaaaaayyy!

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..