Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '08

 
Kategori
Sinema
 

Üç maymun, iki Türkiye

Üç maymun, iki Türkiye
 

Nuri Bilge Ceylan'ın ödüllü filminin başrol oyuncuları Hatice Aslan ve Yavuz Bingöl


Türk sineması çıkışta... Gişeler sallanıyor... Yerli filmlerin piyasadaki payı yüzde 60'lara geldi. Bir filmi 3-4 milyon kişi seyrediyor. Bu ulusal sinemanın ilerlemesi için bir bakıma şart. Ancak katılır mısınız bilmem, gösterime giren yapımların birçoğunun rekabet ettiği saha/tür (genre) neredeyse aynı. Komedi... Bazen fantastik komedi, bazen abzürd, bazen tarih motifletiyle çıkıyor o parodiler karşımıza... Taşralı diyalektler de para yapıyor, kabalık sabalık modası da... Abartılı kahkahalar atan kıllı bir kahramanın önderliğinde başlatılan hareket dur durak bilmiyor. Onun şehir kültürüne başkaldırısı öyle hoşuna gidiyor bu toplumun. Mevcut komedi şartlılığını sinemacılarımıza sorsanız eğer 'halk istiyor' lakırdısına sığınacaklar... Belki de doğru. Ama yapılan gişenin büyük çoğunluğu komedilerden geliyorsa ve sinemaya giden seyircinin hemen hepsi bu yapımları tercih ediyorsa burada ufak da olsa bir sorun var diye düşünüyorum. Nerede hayallerimizi süsyelen biyografik yapımlar, nerede çatışmanın bu toplumdaki sinematografik izdüşümleri... Nerde ışık, ses, drama, trajedi... Onlar belli ki sıralarını bekliyor... Hayatlarımız hahaha hihihi olma yolunda emin adımlarla ilerlerken... Hiç değilse sinemamız...

Bu duygular içinde üç filmi seyretmek istiyordum. Vicdan, Üç Maymun, Issız Adam... İkisine ulaşabildim. Üç Maymun ve Vicdan... Vicdan'ı beğenmedim. Hiç değinmeyeceğim. Neden beğenmediğim ise sinematografisinden çok, senaryo ve süreklilik ile ilgili problemlerin çokluğundan kaynaklanıyor. Filmin tümünün ağzımda bıraktığı tat öylesine... Sıradan, son 10 yılda çekilen sıradan onlarca diğer filmin yanına koydum onu da...

Üç Maymun'a gelecek olursak. Kabul ediyorum Nuri Bilge Ceylan'ın sinema anlayışına karşı bir zaafım var. Bundan kendimi soyutlayamıyorum, vazgeçemiyorum... İnsanlarımız bazı komedyenlere ne yaparsa yapsın yıkar geçer diye şartlanmış ya, hah işte ben de NBC'a öyle bakıyorum... Bu açıdan sinemayı bana tarif et deseler, Nuri Bilge Ceylan'dan çok faydalanırım. İki zamansal nokta arasında zaman, mekan, karakter, ses, ışık vb unsurlarını bileşeni ise bir mamül olarak sinema filmi, Nuri Bilge Ceylan, bazı ihmal edilebilecek öznel eleştirilerim haricinde bu işi çözmüştür. Altı karakter, üç iç ve birkaç dış mekan, ışıkta kendi obsesif tavırları, filtre kullanımı, sigara dumanına, insan yüzüne, bulutlara, griye, alacakaranlığa, yürümeye, adımlara, kavgaya, doğa seslerine yönelik artan ilgisi... Bunların her birisi beni cezbediyor. Bu toplumu kendi merceğinden öyle bir mikroskobun altına koyuyor ki en ufak dramatik baktariler, mikroplar ve virüsler dahi kolaylıkla gözükebiliyor. Ne büyük bir haz onlara tanık olabilmek bir seyirci gözüyle... Bir hastalık...

Filmde birkaç yer dışında oyunculuğu çok beğendim. Filmin ilk yarısındaki sahnelerde Yavuz Bingül'ü ikinci yarısındaki kadar verimli bulmadım mesela. Yavuz Bingül ve kahveci çırağının kahvedeki ilk sahnesindeki yönetmenliği sevmedim. Yine de sinemanın 'basit bir oyun olduğu' bu kadar göze sokularak öğretilebilir. Futboldan örnek vermek gerekirse 'skor yazarlığı' yapmayan bir yönetmen... Bir 'auteur'... Sinema yazarlığı yapan... İşini resimlerin hareketlendirmesinden kazanan.. Kare kare düşünen...

İnsanların merak ettiği soruyu sormanın tam zamanı şimdi: Nuri Bilge 'mainstream' denen merkez sinemacılığa geçiş yaşarken acaba ne yapabilecek? Ben çok ümitliyim...

Üç Maymun, duymak, görmek ve konuşmak istemediğimiz ama bildiğimiz meseleleri anlatıyor... 'Saklamak' kavramını mistikleştiriyor... Saklıyı 'gizli' yapıyor... Bu filmde gizli saklı yapılan işleri anlatıyor zaten... İnsanların birbirlerini korumak ve değer verdikleri birliktelikleri kurtarmak adına yaptıklarını çözümlüyor.

Çok keskin bir geçiş olacak ama, Filistin'de 205 kişinin hastane morglarında boylu boyunca uzandığı şu dakikalarda, 'Üç Maymun' bizi anlatıyor... Dünyanın en komik halini... Nuri Bilge Ceylan farkında mıdır bilmem ama kahkaha tufanlarının sinema salonlarında inlediği günlerde en derin komedi filmini çekmiştir. Hayatın en gülünç yanını... Ölümü saklarken, onun gizemliliğini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Diplomasinin İstanbul bulutlarına benzeyen alaca renkleriyle görülebilmesini kolaylaştırmaktadır. En kalıcı tebessümü göstermiştir bize... Ölümün komikliğini... Güldüren acıyı... Üç Maymun'u... Ve İki Türkiye'yi...

(İki Türkiye kavramı içim bkz.http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=884514)

 
Toplam blog
: 26
: 916
Kayıt tarihi
: 03.11.08
 
 

Nobel ödülü sahibi isimlerin bile sabah ilk iş olarak bloglarına 'bugün başıma çok ilginç bir olay g..