Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '11

 
Kategori
Anılar
 

Üç Nesil

Üç Nesil
 

Üç nesil,sebze ayıklıyor...


Gördüğünüz fotoğrafta üç nesil bir arada...Yıl 1964.Yer,Tokat-Kümbet Mahallesi. Yaşlı kadın anneanne... Savaş yıllarının acılarını yaşamış,kocası on üç sene, o cepheden, bu cepheye savaşmış, babası köy ağası olduğu halde, yokluk görmüş ,sonraları, eşinin ihanetinin acısını yüreğine gömüp yuvasını bozmamış tam bir "Osmanlı kadını".Çocuğun annesi bir ev hanımı,eşi öğretmen,eşinin gömlek yakaları eskidiğinde onları ters yüz ederek, çocuklarının elbiselerini  dikerek; aile ekonomisine katkıda bulunan  o günlerin "orta direk" annelerinden...Çocuk bugün,altmışına merdiven dayamış,şimdilerde bir anneanne...Örgülü saçlı kızın iki ağabeyi var,üç kardeşler... Üç çocuklu bir öğretmen ailesinin oturma odası burası. Görüldüğü üzere,tahta sandalyeler,üzeri muşamba örtülü bir yemek masası, yaz olması dolayısı ile sanırım, yerde bir kilim,fotoğrafta olmayan bir büfe, onun üzerinde de bir radyo... Günümüzde aynı koşullarda olan bir ailenin  oturma odasından, ne kadar farklı bir görünüm değil mi...

Sürekli,  iyi koşullarda yaşayamamaktan şikayet eden, kredi kartlarının limitlerini çok çok aşan, sonra da,aldığı maaştan yakınan günümüz insanı, kendisinde neden hiç kabahat bulmaz,neden "kanaat" denilen olgudan bu denli habersizdir ; anlamakta zorlanırım hep...Hepimizin iyi koşullarda yaşama hakkımız var,hepimiz çocuklarımızı en iyi yerlerde görmeyi arzuluyoruz,bu en doğal hakkımız.. Keşke gerçek bir sosyalizm oluşturulabilse ama çeşitli nedenlerle bu gerçekleşemedi ülkemizde.   Altmış yıldan fazladır ülkemizin başında bulunanlar, kendi etrafını, çoluğunu çocuğunu paraya boğarken, çalışan emekçilere,işçiye, köylüye hak ettiğinin onda birini  bile vermemiş,ülke ekonomisini dışa bağımlı hale getirmiş, halkın alım gücü  gittikçe azalmış böylelikle de, sorunların büyümesine neden olmuşlardır.  Şu da bir gerçek ki, bizi yönetenler uzaydan gelmedi.Bizler toplum olarak nasılsak, bizi yönetenler de aynı yapıdalar. İster kabul edelim, ister etmeyelim, kim gelirse yönetime, önce kendini ve yakınlarını görüyor...O halde ne yapmalı...Önce kendi evimizin önünü süpürmeli,yani önce kendimizi düzeltmeliyiz.Çalışmadan veya kendimizi biraz zorlayacak işlerden kaçıp, hep rahatın, kolayın peşinden koşarak ,hep şikayet ederek bir yere varılamayacağı gerçeğini kabul etmeliyiz.

O resimdeki küçük kız ,benim; tahmin ettiğiniz  gibi...Öğretmen olan eşimle,bugünlere gelebilmek için nasıl bir gençlik geçirdiğimizi yakınlarımız çok iyi bilir. Çocuklarımıza "marka"denilen giyecekleri giyme konusunda "olmazsa olmaz " gibi bir şartın söz konusu olmadığını kavrattık, kendimiz çoğunlukla pazar yerlerinden aldık,çok zorunlu olduğumuz özel günler dışında...  Paramızı, kuruşu kuruşuna hesaplayarak harcadık.Çok nadir olarak gittiğimiz gezi veya sosyal etkinlikler için ayırdığımız harcamalar nedeni ile, gün oldu yememizden  kıstık.İkimizin ailelerinin ,çocuklarımıza  verdikleri bayram harçlığı ve hediyeleri  bizim için önemli bir takviye idi...Bugün Türkiye şartlarına göre, oldukça"iyi"durumda olmamıza, okuyan çocuğumuzun da olmamasına rağmen, her ay düzenli ödediğimiz tek bir kredi kartımız var .Değişik yorumlayanlar olabilir ,ben;kendimizden örnekle, bizim gibi "ayağını yorganına göre uzatan"  insanların, bu konuda sorun yaşamadıkları gerçeğini, vurgulamak istedim.

Her dönem, kendi içinde değerlendirilmeli, karşılaştırmalar bu doğrultuda yapılmalı,bu doğru. Ama şu da unutulmamalı, hırsın,isteklerin sonu yoktur.  Ünlü söz, ne güzel anlatıyor bizlerin doğasını: "İnsanoğlunun gözünü , ancak  bir avuç toprak doyurur" İş o noktaya varıyor ki,"Neden bir helikopterim yok" diyor insanımız.... Oysa Japonlar, çok zengin olanları dahi, altmış metrekareden büyük evlerde oturmuyorlar.

Yitirdiğimiz değerlerimizi yeniden kazanmamız çok zor... Hiç olmazsa, daha kötüye gitmeden, olanlara sahip çıkmak adına, çocuklarımıza,elimizde kalan iyiyi, güzeli, doğruyu vermeye çalışsak...Üretmeden,çalışmadan bir yere gelinemeyeceği, kazandığımız kadar harcama hakkımızın olduğunu, ülke gerçeklerini göz ardı ederek,"ben de isterim" demenin anlamsızlığını ve daha bir çok insan olmanın erdemini verebilmek, öğretebilmek için çaba göstermek gerekiyor sanırım..

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..