Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '12

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Üç On’dan büyüktür

Çin ekonomisi yıllık %10 büyüyor ve ABD ekonomisi yıllık %3 büyüyor. Birçok kişi bu veriden yola çıkarak Çin ekonomisinin 15 yıl içinde ABD ekonomisinin önüne geçeceğini ve 40 yıl içinde ABD ekonomisini ikiye katlayacağını ve yeni süper gücün Çin olacağını belirtiyor. İlk sorun şu Çin son 30 yıldır yıllık %10 büyüyor. Bir 40 yıl daha %10 büyümeyi  sürdürebilir mi?

Tarihsel veriler hiç bir ülkenin bu kadar uzun bir süre böyle yüksek bir büyüme gösteremediğini gösteriyor. Şu anki Çin’in durumuna en çok benzeyen durumu Japonya yaşadı. 1950 ile 1990 yılları arası hızlı bir ekonomik büyüme yaşadı.  Aynı Çin gibi bu büyüme ihracat ağırlıklı bir büyüme idi. 1990 yılında Japonya ekonomisi  ABD ekonomisinin üçte ikisi büyüklüğüne ulaştı. Hatta bir çok kişi  Japonya’nın bu iktisadi büyümesinden oldukça etkilenmişti. Birçoklarına göre yeni süper güç Japonya olacaktı. Ancak 1990 yılında Japonya ekonomik durgunluğa yakalandı. Hala da o ekonomik durguluğun etkisinde.

Japonya’nın ekonomik büyümesi nasıl durdu? İlk olarak ihracat miktarlarının artışı durdu. Japon otomobilleri çok ucuz ve kaliteliydi o kadar ki nerdeyse Tüm  ABD ve AB’deki otomobil fabrikalarını batıracak tüm otomobil piyasasına tek başına hakim olabilecek kadar rekabetçiydiler. İlk olarak ABD Japon araçlarına karşı kota uygulaması başlattı. Ayrıca AB ülkeleri ise birbirleri ne karşı uyguladıkları gümrük duvarlarını kaldırırken Japonya’ya karşı uyguladıkları gümrük duvarlarını yükselttiler.  Japonya bu durumu diğer ülkelere yatırım yaparak gümrük duvarlarını ve kota sınırlarını aşmayı kısmen başardı. Japon sermayesi ve etkinliği büyümeye devam etti. Ancak bu yatırımlar Japonya’nın değil yatırım yapılan ülkelerin ekonomik büyümesine katkı sağladı.

Japonya iç tüketimi arttırmayada odaklandı. Her vatandaşın bir ev bir araba ev eşyası alabilmesi için bireysel krediler verildi. Okullarda her öğrenciye bir müzik aleti öğretildi ve bir müzik aleti alması sağlandı. Geleneksel olarak Japonlar küçük evlerde yaşadıkları için bu evlere alınacak eşyada sınırlıydı. Bankaların çok büyük krediler verebilecek imkanları vardı ancak kredi kullanmak isteyenlerin sayısı bankaların sağladığı imkanların çok altındaydı. Sonuçta iç tüketimde kısa sürede doyuma ulaştı.

Birde nufus artışının durması da Japonyanın ekonomik büyümesinin durmasına bir etken. Nufus artıkça talep artar talep artıkça üretim artar ve ekonomi büyümeye devam eder. Japonya tarihinde bir sene içinde bir sene içinde en yüksek doğumun yaşandığı sene 2.700.000 ile 1949 yılı. Bu yıldan sonra doğan çocuk sayısı her sene azaldı. Taki 2010 yılında 1.000.000’a düştü. Ve 2007 yılından bu yana ölümler doğumlardan yüksek olmakta ve Japonyanın nufusu azalmakta. Bu rakamlardan anlaşılacağı gibi doğum oranlarında ciddi bir düşüş  yaşanmasından sonra 58 yıl boyunca nufus hala artmaya devam etmiştir. Bu sağlık hizmetlerinin artması, özellikle çocuk ölüm oranlarının azalması ve ortalama yaşam süresinin uzamasından kaynaklanmaktadır. Doğum oranlarının azalması ilk başta ekonomiye olumlu etkileri olmaktadır. Klasik dönemde kadınlar sadece aile büyütme görevi ile meşgul olmaktadı.  Ancak kadın başına düşen çocuk miktarının düşmesiyle kadınlarda çalışma hayatına atıldılar. Bu kısa zamanda çalışan sayısını iki kat arttırdı.

Çocuklar ve yaşlılar bağımlı nufustur. Üretmezler sadece tüketirler. Bir toplumdaki bağımlı nufusun azalması ekonomik büyümeyi hızlandırır artması ise ekonomik büyümeyi yavaşlatır. Nufus artışında hızlı bir düşüş yaşanması bağımlı nufusu ilk 40 yılda hızlı bir şekilde azaltır. Ancak sonraki  yıllarda ise yaşlı nufusun hızla artması ve doğum sayısının çok az olması nedeniyle bağımlı nufus yeniden artmaya başlar. Bu da ekonomik büyümeyi yavaşlatır. 1989 Japonya’da ekonomik durgunluğun başladığı yıl. Aslında Japonya’nın hızlı ekonomik büyümesi bir mucize değil doğum oranlarındaki düşüşün ekonomiye bir yansımasıydı. Aynı şekilde ekonomik durgunlukta beklenmeyen bir durum değildi.      

Çin’deki ekonomik büyüme kaçınımaz bir şekilde yavaşlayacak. Peki bu durum ne zaman olacak. Bunun için 3 soruya cevap vermemiz lazım. 1- İç talepteki büyüme ne zaman duracak? 2-İhracat artışı ne zaman duracak ? 3-Nufus dinamikleri ne zaman negatife dönecek?

İç talepteki büyümenin uzun zaman daha devam edeceğini söylebiliriz. Birinci olarak Çin’deki şehirleşme süreci hala devam eden bir süreç milyonlarca insan şehirlere göç etmeye devam etmekte. Gelişmekte olan ülkelerinde köylüler ürettikleri tarımsal ürün büyük oranda kendi gıda ihtiyaçlarını gidermeye yöneliktir. Askerde iken köyde yaşayan bir arkaşıma sordum. Hangi ürünler üretiyorsunuz diye. Birçok ürün saydı. Bunların hangisini pazarda satıyorsunuz diye sordum. Hiçbirini dedi. Peki ihtiyacanız olan bazı ürünleri almak için elinize nasıl para geçiyor diye sordum. Gündeliğe gidiyoruz dedi. Hasat zamanında bazı zenginlerin tarlalarına gitmekte oralarda mevsimsel olarak çalışmakta ve böylece ellerine bir miktar para geçmekteydi. Gelişmekte olan ülkelerde köylülerin büyük kısmının durumu böyledir. Aylık gelirleri şehirdeki askeri ücretle çalışan bir işçinin aldığı maaşın bile çok altındadır. İşte bu köylülerin şehirlere göç etmesi ile gelirlerini ve tüketimlerini kısa sürede büyük oranda arttırmakta ekonomik büyümeye bir ivme kazandırmaktadır. Bu Çin’de Türkiye’de Hindistan’da ve benzer bir şekilde bir çok gelişmekte olan ülkede devam eden bir süreçtir.

İhracat artışı ne zaman duracak? Çin şu an dünyada birinci sırada ihracat yapan ülke. Özellikle 2008 ekonomik krizinden sonra Çin AB ve ABD’deki ekonomik büyüme yavaşladı. Bu ülkeler ise Çin’in en büyük pazarları. Çin bu iki pazarda yaşanan durgunluk dolayısıyla diğer pazarlara olan ihracatını artırarak bu durumu dengelemesi ise oldukça zor çünkü diğer dünya ülkelerinin ekonomileri AB ve ABD ile karşılaştırıldığında hala çok küçük. Bir de ABD ve AB ihtiyaçları olan sanayi ürünlerinin büyük kısmını Çin’den alıyor ve Çin’e bağımlı hala geliyor düşünceside tümüyle doğru değil. AB ülkeleri ve ABD bu riskin farkında ve buna yönelik önlemler almakta. Taleplerini parçalara ayırmakta ve her ülkeye bir kota ayırmaktalar. Her ülkeden sahip oldukları kota miktarında ürün almaktalar. Yani en ucuz fiyatta en rekabetçi ürünü bile üretse bile ABD Çin’den sadece ayırdığı kota miktarındaki sayı kadar ürün almakta, Bu durumda zorunlu olarak Çin’in ihracatını sınırlamakta. ABD Japonya’ya karşı rekabet ederken bulduğu kota uygulamasını Çin’e karşı rekabet ederkende uygulamakta ve Çin’in ekonomik büyümesini böylece sınırlamakta. Benzer şekilde AB’de Japonya’ya karşı rekabet ederken kullandığı ekonomik enstrümanları şimdi Çin ile rekabetinde kullanıyor. Kendi içindeki tüm sınırları kaldırırken Çin’e karşı uyguladığı gümrük duvarlarını yüksek tutmaya devam ediyor. Çin ihracatını hızlı bir şekilde arttırmayı sürdürmekte ve her sene çok büyük bir ihracat fazlası elde etmekte ancak bir çok ülkede benzer bir şekilde iharacat fazlalarını korumak veya ihracat açıklarını azaltmanın yollarını aramakta. Uluslarası Ticaret birçok farklı oyuncunun Pazar payını arttırmak veya kendini daha avantajlı bir konuma getirmek için bazen işbirliği içinde çoğu zamanda birbiriyle çelişen adımlar attığı kompleks bir alan. Çin bu uluslarası ticaret alanında çok güçlü bir oyuncu. Ancak birçok ülke özellikle Çin ile rekabeti sürdürebilmek için Çin’i dışarda bırakan işbirliği antlaşmaları yapmakta ve işbirliği alanlarını derinleştirmekte. Bunların en güçlüsü AB. İkincisi Meksika, ABD ve Kanada’yı bir araya getiren Nafta. Üçüncüsü birçok Güney Amerika ülkesini biraraya getiren Mercasur.

2015 yılı Çin’de çalışan nufus sayısının zirve yapacağı yıl. 2015 yılından itibaran Çinde çalışan nufus azalmaya başlayacak aynı dönemde yaşlı nufus hızlı bir şekilde artışını sürdürecek. 2015 yılından

İtibaren nufus dinamikleri Çin’in ekonomik büyümesini olumsuz yönde etkilemeye başlayacaktır. 2030 yılından sonra Çin’in toplam nufusuda azalmaya başlayacak. Nufus azalması talebi düşürecek talep düşmeside ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyecektir. Aslında Çin yönetimide bu risklerin farkında. Artık tek çocuk politikasından vazgeçti. Ancak şehirdeki birçok aile devletin bu sınırlamasının kalkmasına rağmen iki çocuk sahibi olmak istemiyor. Çünkü şehirde yaşam masrafları çok yüksek.

2015 yılı 2030 yılı Çin’deki ekonomik büyümenin yavaşlayacağı iki önemli tarih. Aslında nufus artışının durması zorunlu olarak ekonomik büyümenin duracağı anlamına gelmiyor. ABD, Avusturalya, Kanada, Yeni Zellanda ve İngiltere’de kadın başına düşen çocuk sayısı nufusun kendini yenileme miktarı olan 2.1’in altına düşmesine rağmen bu ülkelerin nufusları artmaya devam ediyor ve bu yüzyılın sonuna kadarda nufusları artmaya devam edecek. Nasılmı?  Göçmenlerle.

Kadın başına düşen çocuk sayısı

ABD                   2.05

Yeni Zellanda  1.99

Birleşik Krallık 1.82

Avusturalya     1.79

Kanada            1.53

Bu ülkelerin hepsinin çok gelişmiş bir göçmenlik yasaları var. Kişi başına düşen milli gelirlerinin yüksek olmasıda bu ülkeleri göçmenler için tercih edilen yerler yapmakta. Bu ülkelerin nufus dinamikleri kendi kendini yenileyebileyecek imkanı sunmasada bu ülkeler çok yüksek sayıda göçmen çekerek bu durumu pozitife çevirmektedir. Peki Çin bu  seçeneği kullanabilirmi? Aslında Japonya bu seçeneği kullanabilirdi. Ancak stratejik bir tercih yaparak kullanmamayı tecih etti. Çok katı göçmenlik yasaları oluşturdu. Japonya vatandaşları için yüksek yaşam standartlarını korumayı sürdürdü ancak küresel bir güç olma iddiasını yavaş yavaş yitirdi. ABD çok yüksek miktarda göçmen alarak ekonomik büyümesini sürdürdü. Japonya ise 1990 yılında ABD ekonomisinin üçte ikisi büyüklüğüne sahipken ekonomik durgunluğa yakalandı ve şuan ancak ABD ekonomisinin üçte biri büyüklüğüne sahip.

Diğer bir yandan Çin göçmen çekmeye başlasa bile bunda ne kadar başarılı olabilir bu diğer bir sorun. Çünkü Çin’in kişi başına milli gelirinin ABD’den 10 kat düşük olması bu göçmen çekme yarışında  çok gelişmiş göçmen yasaları oluştursa bile her zaman ABD’nin gerisinde kalacağını göstermekte.  AB’nin göçmen yasaları Japonya’nın çok ilerisinde AB çok büyük miktarda göçmen almakta bu göçmenler nufustaki azalmayı karşılamamakla birlikte nufus miktarında Japonya’daki gibi dramatik bir düşüş yaşanmamakta. Belki Çin ABD kadar güçlü bir göçmenlik yasası oluşturamasa bile Japonya’dan iyisini yapabilir.Bir çok öğrenci Çince öğrenmek için Çin’e gitmekte. Ayrıca birçok işadamı Çin’de yükselen içtalebe ve ihracata yönelik yatırımlar yapmak için Çin’e taşınmakta ve son olarak Bangladeşli işçilerin artan sayılarda Çin’de çalıştıklarını biliyoruz.

ABD’nin ekonomisi yıllık %3 büyümekte ve ABD bu %3 lük ekonomik büyümesini yüzyılın sonuna kadar sürdürebilecek  ekonomik dinamikliğe sahip. Ancak Çin %10’luk ekonomik büyümeyi bir 10 daha sürdürebilse bile bir 25 yıl sürdürebilmesi odukça zor olacak bir 50 yıl daha sürdürebilmesinin neredeyse imkansız olduğunu söyleyebiliriz. 2030’dan sonra Çin değil %10luk bir büyümeyi sürdürebilmesi  Japonya’nın benzeri bir ekonomik durgunluğa yakalanması olanaklar dairesindeki çok büyük bir ihtimal. Bu koşullar altında şunu söyleybiliriz ABD’nin şuan %3 lük  ekonomik büyümesi Çin’in %10’luk ekonomik büyümesinden çok daha değerlidir

 
Toplam blog
: 40
: 2165
Kayıt tarihi
: 29.07.12
 
 

Merhabalar, Çanakkale üniversitesi İktisat bölümünü ve Maltepe üniversitesinde Yüksek lisans biti..