Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '13

 
Kategori
Sınavlar
 

Üç yanlış kaç doğruyu öğretir?

Üç yanlış kaç doğruyu öğretir?
 

Güzeltepe İlköğretim Okulu hatırası, Kağıthane-İST 01 Nisan 2012 Üniversite sınavı öncesi. (Foto: A.AK)


Oğlumuz, 8’inci sınıflar için Milli Eğitim Bakanlığınca gerçekleştirilen “Seviye Belirleme Sınavı”na Bakırköy Ticaret Meslek Lisesi sınav salonunda girdi geçtiğimiz yıl… Biz üç yıl peş peşe son SBS mağdurları olarak milli eğitimin tozlu deneme raflarında yerimizi şimdiden aldık, kimin umurunda?!.. 6’ncı ve 7’nci sınıfta tarifi olanaksız, ancak yaşayanların anlayabileceği sıkıntılarla 2012 de üçüncüsüne girdiğimiz sınavlar bitti ama hayat bitmeyecek.
Gerçek yaşamda 3 yanlış herhangi bir doğrumuzu götürmeyecek, izin vermeyeceğiz buna…
Doğrularımız da bizim, yanlışlarımızla birlikte...
Kaldı ki kızımız da 2012'de üniversite sınavlarında terledi. Okul başarı puanları tam da bu aşamada kaldırılmıştı hatırlayacaksınız.
Şimdi artık kişisel başarılar önemli, üç yanlışlarımızla birlikte!
*
?SBS’DE üç yanlış bir doğruyu götürdü, gerçek yaşamda ise üç yanlış pek çok doğruyu öğretiyor. Asıl korkumuz hiç yanlışlı evlat yetiştirmektir. Şifrelere bağlanan öğrenci, şifresiz yaşamda nereye gideceğini nasıl bilebilir ki?!
Sevgili Ahmet Öğretmenimiz, şifresiz bir fert "Utku Mert" yetiştirmemize yardımcı oldu ve içtenlikle omuz verdi. Fedakâr öğretmenlerimize ve şahsında tüm çalışma arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsek azdır. Saygıdeğer öğretmenlerimize bir kez daha ve içtenlikle şükranlarımızı sunarız.
Ahmet Öğretmen diyordu ki;
“Biz yalnızca incilerin gün ışığına çıkmasına yardımcı oluruz. Asıl teşekkürü hak edenler böyle incileri bize kazandıran midyeler; ailelerdir. Hayatlarında bir katkımız olduysa ne mutlu bize.”
*
Sınavlarımız geçen yıl sona erdi; yaşam sınavımız sürüyor. Sınav salonlarının cehennem sıcaklığı, yaşam koridorlarının kavuruculuğu yanında serin kalıyor.
*
Bu sınavlar arifesinde yapılan okul puanı ile ilgili değişikliklerin iki yönü bulunuyor. İlki ve önemli olanı okul puanlarını ağırlıklı puana çevirerek hesaplamaktan vazgeçilmesidir. Bundan önce okul başarı puanı hesaplanırken öğrencinin mezun olduğu okulun diploma notlarının durumu ve mezun olduğu okulun o yılki YGS başarısına göre öğrencinin durumu değerlendirilmekteydi.
ÖSYM'nin bu kadar karmaşık hesaplamalara başvurmasının nedeni, kimi okullarda öğrencilere çok yüksek notlar kolaylıkla verilirken, kimi okullarda yüksek not almanın zor olduğu ve bunun da haksızlığa neden olduğu düşüncesiydi. ÖSYM, öğrencinin başarısını hesaplarken mezun olduğu gruba göre değerlendirerek, o okulun ortalamasına göre başarılı ise daha fazla puan verirken, öğrenci okulun başarısını düşürüyorsa (ortalamanın altında ise) daha düşük puan veriyordu.
*
ÖSYM'nin geçen yıl tam da sınav arifesinde aldığı bu kararıyla yavrularımızın mezun olduğu okulun durumu değil, sadece ve tek olarak öğrencinin diploma notu temel alınacak artık.
Bu kararlardan da anlaşılacağı üzere eski bir tartışma geri geldi.
"Farklı okullarda verilen notların eşitliği sorunu."
ÖSYM, Anadolu Lisesi’nde okuyan ve diploma notu 85 olan bir evladımıza genel lisede okuyan ve diploma notu 95 olan öğrenciden daha düşük puan verecektir. Anadolu, ya da Fen liselerimizde okuyan ve akademik kazanımları genel lise öğrencisine göre daha üst düzeyde olan çocuklarımız bu durumda bir mağduriyet yaşamaktadır.
*
ÖSYM'nin diğer önemli değişikliği en başarılı öğrenci ile en başarısız öğrenci arasındaki makası daraltmasıdır. Daha önce AOBP puanları 100 ile 500 arasındaydı; yeni sistemde OBP  250 ile 500 arasında olacak. Bu durumda okul puanlarının yerleştirme puanlarına etkisi de dolaylı olarak düşürülmüş olmaktadır. Öğrenci lisede çok büyük bir başarı göstermese de kaybı, telafi edilemeyecek bir düzeyde olmayacaktır.
*
Bu konuda eğitim uzmanları görüşümüzü onaylıyor.
Kültür Üniversitesi ARGE Bölüm Sorumlusu Burak Kılanç, uygulamaya mantıklı bir açıklama bulamadığını belirterek şunları söylüyor: “Bu uygulama öğretmenin bol keseden not vermesine neden olacak. Ayrıca, şu anda uygulanmaya başlanması da bu yıl sınava girecek öğrenciler için büyük haksızlık. 4 yıl boyunca sıkı not veren ciddi liselerdeki öğrenciler özellikle mağdur olacak. İki lise düşünün. Birisi bol kepçeden not versin. Diğeri ise işini ciddiye alan sıkı bir lise olsun. İlk lisede son sırada bulunan öğrencinin diploma notu 75, diğer lisedeki öğrencinin 55 olsun. Şimdi bu iki okulun öğrencisinin de diploma notu 5 ile çarpılacak ve sınava etki edecek. Bu ne kadar adil? Öğretmenler üniversite sınavında başarılı olsun diye notları şişirebilir. Not enflasyonu olur.”
*
Eğitim uzmanı Oktay Armağan da “Önceden her okulda en altta bulunan adaya 100, en üstte bulunan adaya da 500 veriliyordu. Bu uygulama kaldırıldı. Çıplak diploma puanlarının doğrudan ortaöğretim başarı puanına dönüştürülmesi yanlış oldu. Notlar objektif ve tüm Türkiye standardında değil. Uygulama, nitelikli okulları cezalandırmak gibi olmuş” diyor.
*
Kızımızın üniversiteye hazırlandığı bir özel dersanenin Genel Müdürü Alparslan Alemdar, değişikliği şöyle eleştiriyor: “Bizim temel sorunumuz okullarda aynı kalitede eğitim veremiyor olmamız. A okulundaki öğretmen yapısı ile B okulundaki öğretmen yapısı, okulların eğitim kaliteleri eşit değil. Uygulamayla öğretmenlere, ‘Çocuğuma fazla not verin’ baskısı olacaktır. Ayrıca iyi okullardan kaçış olacak. Çünkü öğrenci diploma notunu artırmak için bir Fen lisesinden ayrılıp başka okula gidecek. Puan artırma yollarına başvurulacak.”
***
Üç yıldır SBS’de ter dökmüş ve şimdi İstanbul Mehmet Niyazi Altuğ Anadolu Lisesinde okuyan oğlumuz soruyor: “Dümdüz liselerden herhangi biri, zor olan işimi, en basite indirgemez mi?”
*
İşte, cezasız kalmayan başarılardan biri daha!..
Gelin birlikte cevap bulalım:
Üç yanlış, pek çok doğruyu getirir.
Bu sadece bir dere…
Burada boğulacak değiliz elbet!
İşte, 2013 de geldi, sınav dönemleri de...

Pekiyi, evlatlarımızın halini, ailelerin endişesini hesap eden var mı acaba?

*

Bu Yıl 8’inci sınıf SBS “A” kitapçığındaki 4’üncü soru şöyleydi:

“İnsan tarafından fark edilmediği sürece, doğanın bütün unsurları anlamdan yoksundur. Gül, ancak bir bakış onu izleyerek içine çektiğinde gerçek bir gül olabilir. Akşam kızıllığı, ancak bir insan gözünün retinasında yansıdığı zaman harikadır.”
“Bu metnin ana düşüncesine en yakın dizeler, aşağıdakilerden hangisidir?”
*
Doğruyu Âşık Veysel verir ve doğru yanıt A seçeneğidir;
Güzelliği on para etmez,
Bu bizdeki aşk olmasa…

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..