Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Uçak kazası ve kader sorgulaması

Uçak kazası ve kader sorgulaması
 

“Yavrum sana kefen değil beyaz gelinlik yaraşırdı” diyordu, uçak kazasında kaybettiğimiz gelinlik çağındaki kızın anası, acısını yüreğinde hissederek.
Kazazedelerin her birinde yürek parçalayan ayrı bir öykü. Hepsi ayrı bir trajedi...
Yıllarca çalış bir çocuk olsun diye, 14 yıl sonra bul, 20 yaşına kadar sev, besle, üstüne titre, okut, büyüt…
Sonra baba annesinin cenazesine yetişmek için uçağa yetiştir…
Sonuç, birlikte yapılan defin töreni ve yan yana iki mezar…

Bunu adı kader mi? Kader ne? Kader bireysel mi?
Yoksa birimizin kaderi diğerlerinin de “yazısı” mı oluyor.
Birisi düştüğünde, kendine bağlı olan diğerlerini demi çekiyor çukuruna.
Yoksa birinin tetiklediği olay diğerlerinin de kaderi mi oluyor?.
Kaçılmaz mı bu kaderden? Bir şey yapılamaz mı?
Böylesi bir kader, neyin bedeli olarak yaşanıyor.
Her kes aynı günahı mı işlemiş ki aynı kaderi paylaşıyor.

Yoksa kader yok mu?
Kader dediğimiz şey göremediğimiz, bilemediğimiz, önlem alamadıklarımız mı?
Bilebilseydik, önlem alsaydık kader olmaktan çıkacak mıydı?
Kim bilir, gerekli önlemleri alarak, kaç kere kaderimizi yarı yolda bıraktık.

Ama böylesi bir olayda ne yapabilirsin ki.
Bir diğerinin yaptığı, senin önlem alamadığın, kaçınamadığın olay haline dönüşüyor ve sonuçta fatura sana kesiliyor.
Öyle bir fatura ki bedeli ancak can olarak ödeniyor.
Hem de kaderlerini seninkine bağlamış olan geride kalanları da hiç bitmeyecek acılar içinde bırakarak.

Yokluğu kabullenmek zor.
Ya o birikim. Bir tanesi dört dil biliyor. Nasıl öğrenilir, bilenler bilir.
Bazıları profesör. Nasıl olunur, olanlar bilir.
Kaybeden sadece aileleri, sevenleri mi?
Kaybeden aynı zamanda vatanımız.
Kaybeden onların katkılarına ihtiyaç duyan insanlarımız.

Ne yapılabilir.
Kaderi sorgulamak çözüm mü? Şöyle şöyle olsaydı demek neyi değiştirir.
Öğrenilmesi gereken sadece ders çıkarmak olmalı.
Nasıl mı?
Yaşamımızın sadece bize ait olmadığını, yaptığımız işin diğerlerinin canını da ilgilendirdiğini, sadece kendimizin değil diğerlerinin de sorumluluğunu taşıdığımızın ve kader denilen kavramın bireysel değil kolektif olduğunun bilincinde olarak.
Nasıl mı?
“O uçakta biz de olabilirdik, yakınlarımız, sevdiklerimizde olabilirdi, onlanlar tesadüfen ordaydı” diyerek, acıyı ve sorumluluğu paylaşarak.

Nasıl mı?
Olabildiğince yoğun teknoloji kullanıp insan unsuruna en az işi bırakarak, görünmez kaza denilenin bizim göremediğimiz olduğunu bilerek.

Tamam ölenle ölünmüyor ama kalanlar sürünülüyor.
Herkes attığı adımın bilincinde olsun.
Ölenler ve bıraktıkları mağdurlar bizi ve insanlığı affeder mi bilemem.
Bir şey değişecekse önce ben özür dileyeyim… ancak karanlığa taş atmak bile daha anlamlı olur…
 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..