Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '11

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Uçakla hasta sevkiyatı?

İktidarın değişimden yana uygulama heveslisi Sağlık Bakanı’nın ortaya attığı, 1970’lerde merhum Ecevit’in uyguladığı “Sağlıkta Tam Gün Yasası” kimseleri memnun etmedi.

Kimi doktor işten ayrılıp özem muayenehane açıyor, kimisi de istifa edip özel hastanelere geçiyor. Hastalar desen tümden şikâyetçiler… “Zati amaç da böyle olmasını sağlamak mıydı?” diye, insan düşünmeden de edemiyor? Hani, her konuda “Özelleştirme” istiyorlardı ya, ondan diyorum…

Lâkin hasta sevkiyatı, gümrük malı sevkiyatına pek benzemez!.. Kamyonla tomruk taşımaya, gemilerle gıda maddesi taşımaya; Hacca, Umreye, Gazze’ye insan göndermeye de benzemez!..

Bu işin büyük riskleri vardır: Çoğu hasta kımıldatılmaz… Geliş - gidişlerde sedyede hasta taşımak, onları düşürmeden uçaklara yüklemek ve indirmek, birden nüksediveren yeni rahatsızlıklar, ani hava değişimleri ve uçağın hava boşluğuna düşmelerinde, iniş ve kalkışlardaki sürpriz gelişmelerde çok büyük sorumlulukları vardır. Kim bunları göze alacak?

Misâl; bir de sevkiyatı yapan ve hasta başında bulunan sağlık görevlilerinde, bendenizde olduğu gibi “uçak korkusu” varsa, yandı gülüm keten helva… Hastayı kurtarayım derken, merhum Kemal Sunal gibi, sağlam insanların çoğu bu korkudan dolayı uçaklarda can verirler…

Sayın Sağlık Bakanımız Recep Akdağ’ın bu konuyu bir kere daha düşünmesinde yarar görüyoruz…

Böyle pahalı ve riskli işlere girişileceğine, bu masrafların yarısı kadar tutacak parayı, şu gariban sağlık personelinin ceplerine koysa, sanırım bu sorun kökünden hallolacaktır! Doğru mu, ne dersiniz?

Bir kere iş inada bindi mi, aslında çok yakınımızda olan basit çözümler, insanın gözüne çok uzak gibi görünür! Devlet adamlığı, halkın sorunlarını çözmekle olur! İnatlaşmak, personeli tehdit etmek, zati çaresiz durumdaki hastaları daha da zora sokmak, yöneticiliğe yakışmaz! Bütün maharet; zoru kolay yapmak, size güvenen ve destek veren insanların umutlarını yıkmadan işlerini görüp, hayır – dualarını almaktır!

Bu işlerin en önemlisi de, sağlıktır! Sağlık olmadıktan sonra, bütün dünyayı bana verseler neyleyim!? En son götüreceğimiz şey, iki metre kaput değil mi?

Cihan Padişahı Kanunî Sultan Süleyman, 1566’da Avrupa’ya son seferine çıktığında, evlâtlarını kaybetmenin üzüntüsüyle morali bozuktu ve hastaydı. Zigetvar Kalesi’ne yapılan bu sefer öncesinde son Veziriazamı Sokullu Mehmet Paşa’ya: “Ben öldüğümde, tabutum taşınırken bir elimi dışarı çıkartın ki; milletim beni böyle eli boş görsün! Koskoca Cihan Padişahı Süleyman’ın bile bu dünyadan boş ellerle gittiğini anlasınlar ki, dünya hırslarından biraz uzaklaşsınlar, vasiyetim budur Paşa!..” demiştir…

Yine o Padişah Kanunî; “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi; olmaya devlet cihanda bir nefes, sıhhat gibi” diyen kişidir…

Uzun lâfın kısası; sağlık konusunda bulanık akan sular durulmalıdır! Maliyet hesapları, sağlık konusunda hiç muteber değildir, zati olmamalıdır da!..

Her insanımız en iyi şekilde ve mümkünse ücretsiz tedavi olmalı, toplum da böylece sağlıklı olmalıdır ki, üreten bir toplum olabilsin! Onun için, sayın Sağlık Bakanımız çözümü uzaklarda ve uçaklarla sevkiyatta arayacağına, büyük önderimiz Atatürk’ün dediği gibi yapmalı; bizi önce Türk hekimlerine emanet etmeli, gerekiyorsa dışarıda çözüm aramalıdır! Ama önce sağlık çalışanlarımız memnun edilmeli, sonra onlardan hizmet beklenmelidir… 30 Eylül 2011/ Sakin KOŞAR

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..