Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '06

 
Kategori
Kitap
 

Üçleme

Üçleme
 

Sizlere bir yandan tarih ve din diğer yandan ise felsefe ve edebiyat türü içerisine koyabileceğimiz ama literatürde Roman türü içerisinde tasnif edilen bir üçlü seriden söz etmek etmek istiyorum. Yazar Reha ÇAMUROĞLU’nun kaleme aldığı ve Türk toplumsal yapısını Osmanlı’nın yükseliş dönemlerinden başlayarak 19. yüzyılın sonlarına kadar taşıyan romanlar dizisini okuyanların genelde beğendiklerini gördüm. İlk kitap olan İsmail ile başlayan seri Son Yeniçeri ile devam etmiş ve Kalem Efendisi ile şimdilik son haline gelmiştir. Bu romanların ortak noktası Osmanlı’nın kalbi İstanbul ve Anadolu’nun halkı ile yönetim/padişah kademesi arasındaki ilişkilere yer vermesidir. Coğrafya ve insanlar aynıdır. Ama güçler, güç dengeleri, kişiler, olaylar sürekli olarak bir döngü içerisinde devinim halindedir.

Öneride bulunacağım bu seri hakkında öncelikle bir eleştirimi belirtmek isterim. Tarihi Roman olarak isimlendirilen bu romanlarda aslında tarih ve felsefe bölümü roman kısmının oldukça önündedir. Yani kitapların ana aktörlerinin duygularını, zevklerini, kişiliklerini okuyucunun zihninde tam olarak canlandırmaya yetecek bir bilgi ya da tasvir sunumu gerçekleştirilmemiştir.

Serinin ilki olan İsmail kitabında; ikisi de Türk olan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile bugünkü İran ve Azerbeycan topraklarında gelişen Safevi hükümdarı Şah İsmail arasındaki tarihe yön veren mücadele yer almaktadır. Bu mücadelede tarafların dünyaya, dine, kendi ve diğerinin hakimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halka bakışları ve tarihe Çaldıran olarak geçen ikisi arasındaki savaşa giden sürece, Osmanlı toplumundaki bazı kesimlerin Safevi Şah’ının yanında yer almasına ve insanların umutları/hayal kırıklıklarına yer verilmektedir. Güç kılıçtadır ve aslında dünya görüşü kılıcın yönünü belirlememekte, kılıç dünya görüşüne hakim olmakta, kılıcın sivriliğine göre ideoloji kılıktan kılığa girmektedir. Ortodoks ve heterodoks islamın izlerini ve farklılıklarını felsefi bir dille bulabileceğiniz bu romanda, günümüzdeki alevi-sünni kesimi arasındaki ayırım ile İran’da Şiiliğin yükselişinin tohumlarını görebiliyorsunuz. Ama zihninizde bir sorunun uyanmasını engelleyemiyorsunuz. Peki iki hükümdar arasındaki savaşı eğer diğeri kazansa idi, bu toprakların ve buralarda yaşayan halkların kaderi hangi yönde değişirdi? Bugüne etkileri neler olurdu?

Son Yeniçeri ise; 18. yüzyıl sonlarından başlayarak 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına kadar geçen dönemi irdelemektedir. Olaylar Bektaşi Ocağı olarak isimlendirilen Yeniçeri Ocağı içerisinde geçmekte, bu ocağın değişime ve çağa direnişinin yanısıra Saray ile ilişkilerine, güç dengelerine yer verilmektedir. Ayrıca Ocağın sahip olduğu dünya görüşü ile Saray ve halkın bir kesiminin görüşleri arasındaki farklılıklar güzel bir dille anlatılmıştır. Kaldırılması olağan hale gelen bir Ocak ile birlikte bir felsefe ya da dünya görüşünün can verişine de tanık oluyorsunuz.

Son kitap olan Kalem Efendisi’nin başaktörü ise Son Yeniçeri’de Ocağın kaldırılması esnasında kıyıma uğrayan yeniçerilerden kalan az sayıdaki bir yeniçeri ve onun edindiği bir çocuk. Artık 19. yüzyılın Osmanlısı çağın değişim ve şartlarına direnememekte, eski yapıları değiştirmektedir. Saray dışında bürokratik kesimi temsil eden yeni yapılar oluşturulmaktadır. Bu yapı içerisinde eskiden hakim olan kılıç gücü artık yerini kalem gücüne bırakmaktadır. Olaylar aslında İttihat ve Terakki ile sonrasında Cumhuriyet’e uzanan dönemin esin ve güç kaynağına ışık tutmaktadır. Ordu tabii ki önemlidir ama esas olan kılıca yön veren ve devlet bürokrasisini temsil eden kalemi elinde tutmaktır.

Olaylar, mücadeleler, zafer ve yenilgiler... Aslında değişen ve gelişen hiçbirşey yoktur... Felsefe ve görüşlerin dansı vardır...

Duruma ve olaylara göre sıfatını değiştiren grup ve kişiler... Değişmeyen tek şey ise insan ve onun duyguları.

 
Toplam blog
: 28
: 1654
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

İstanbul'dan tarih, ekonomi, siyaset ve kültüre ilgi duyan, güzel bir dille ifade edilen, edebi v..