Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '15

 
Kategori
Deneme
 

Üçü de sınıfta kalmışlardı 10. Bölüm

Üçü de sınıfta kalmışlardı 10. Bölüm
 

Alıntı


Kız kardeşinizi burada yargılamıyorum, önce bunun altını çizelim. Ama bunun adına maymun iştahlılık denir, bu benim fikrim. Ankara'da kurulu düzeniniz varken, Nil, Türkiye'nin her hangi bir şehrinde tutturmuş olduğu puanlarla istediği fakülte veya üniversiteye girebilir, sizleri de yerinden oynatmaz, herkes kendi nizam ve intizamında işine devam edebilirdi.
 
Sedat
 
- Sen ne demek istiyorsun açık konuş diye Yonca'ya diklendi.
 
Yonca, Vedat ve Nil'e dönerek
 
- Sizlerde mi beni anlamadınız? 
 
Vedat
 
- Tabi ki anladım, Nil burada egoistçe davranmış demek istedin. 
 
Nil boşboğazlık ederek aniden
 
- Peki İstanbul'a gelmemize başka bir etken sebep olduysa! İki erkek kardeş birbirlerinin yüzüne bakarak, bozuntuya vermedilerse de,.
 
Vedat
 
- Sayenizde çok güzel bir pazar günü geçirdik, ara sıra piknik sefalarını yapalım, saat kaç gibi kalkarız.
 
Solmaz
 
- Hemen, hemen altı saattir piknikte bulunuyoruz, evet güzeldi buraları en azından bir saatte toparlarız dediğinde.
 
Sedat
 
- Minibüste, kilim ve  battaniyeler var, daha getirip uzanırken bir çay faslı düşünen yok mu ya, ne dersiniz kızlar, hem daha Yonca biraz kendisinden, birazda ailesinden bahsedecek. Abisinin burnunun dibinde olan Vedat
 
- Sende ne meraklı çıktın be, herkesi kendi havasına bırak birader, sorgu hakimi gibisin, kahveler bile laf küpü, kimin kızı kime kaçmış, kimin oğlu kimi almış, Yonca damarına basıp duruyor, bu kız çetin ceviz, kendini aileni tanıt, anlat demesen de Solmaz ve Nehir'in anneleri sağ olsunlar annemize anlatmış, geçen gün babam anneme kızıyordu. Burada da mı çenesiz kadınları buldun diye! Yoncanın, bir başka alem olup, kimi beğenirse beğensin, kendinden ödün vermediğini, kariyer sevdasından, vitrin bebekliğine büyük oynamak istediğini, burnu büyük tavırlar sergilediğini birazda agresifliğini nereden biliyoruz dersin? Bize gelen misafir komsu kadınlardan!
 
Vedat
 
- Annemiz iyi niyetli, ama herkes değil, hatta Nil anneme
 
- Bunlar seni parmağında oynatır, ne biçim bir mahalleye taşındık, aman anne yine de herkes benim yüzümden bu şehre taşındığımızı zannetsin, Sedat ağabeyimin meselesinden kimsenin haberi olmasın, diye konuşurken kulak misafiri oldum ama mevzuya hiç karışmadım. Velhasıl, Ankara'da ki durumu unutma güzel abiciğim. Avrupalı nelerle uğraşıyor gerek haberlerde gerekse televizyonda izleyip okuyoruz; Her gün bir icraatları çıkmaya görsün, biz Türklerin gözleri de radar gibi bol, bol dişi, kız kovalasın. 
 
Sedat
 
- Ne diyorsun oğlum, kendine gel, kimseyi kovaladığım yok.
 
Vedat
 
- Hımm, belli oluyor, iki dakikada hemde ciddi bir konu ile, buradaki kızları çevreme toplarım, var mısın iddiaya! Sedat
 
- Ha, anladım edebiyat parçalarım diyorsun, iyi ki liseyi bitirdin, anladık okullu-sun!
 
Vedat
 
- Okullu olmak, hata yapmayacağım anlamına gelmese de, medeniyet sahibi olmamıza en bariz etken, hiç dikkatini çekmedi mi? Kahve köşelerinde oturanları, veya aylak, aylak dolaşanları, milletin gelgitleri içinde yaşanıyor derken, kendilerine bakmaz birde yardım ayağına ortalığı kızıştırıp konu komşuyu birbirine düşürürler. Kelime dağarcığının yoksunluğundan, ne kadarda yoksunlar, ama farkında dahi değiller. Sedat
 
- Yoksa, bu taşlar bana mı?
 
- Yok canım, neden sana olsun, sadece dişi sendromundan kurtul, üçüne birden bakış açını bildiğimden uyarı olarak kabul et, ben liseye başladığımda sen bitiriyor-dun, yani okumaksa okudun, biliyorum! 
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..