Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '15

 
Kategori
Deneme
 

Üçü de sınıfta kalmışlardı 15. Bölüm

Üçü de sınıfta kalmışlardı 15. Bölüm
 

Alıntı


Bireyler bazen dedikodusu yapılan bazende yapan konumda olurlar, şayet karşı tarafı incitmiyor ise, bu normal olanı, birde olumsuz yönü var ki, kendini alı-koyamadığından çevresine olduğu kadar kendine de zararı çoktur. Solmaz - Babamın karısı, Allah düşman başına dahi vermesin, kendi yalanlarına kendi inanan kadın! Sosyal olgu babında olsa amenna, yapmayanı göster. Mesela, biz burada konuşuyoruz, başkaları duymuş olsa, bunu bir nevi dedikodu sayar. Oysa, iletişim yolunun en bariz örneği. Çözüm bulma adına yapıldığını insanların bilmeleri gerek. Yoksa; Vay o ne der, aman kimse duymasın, ne alaka, bırak duysunlar! Sende ilgilenme, taviz verme, budur yani. Ama bunu bildiğim halde, hala üveyliğini yapan kadına, alttan alıyorsam da yağcılık yapamıyorum, cahil kadının beni bir anlamda baskı altına alması inanın onuruma dokunuyor.

Birde bana, sende kimsin, eften püften babanın kızı değil misin demiyor mu? Babam eve geldiğinde ise, - Hoş geldin bey deyip, ne diller döküyor, ya o acı erik rengi gözlerini gözlerime dikip, ağzındaki büyük sakızı çıtlatmasına, öyle sinir oluyorum ki. Bana takılmamasını, sayısız kez rica ettim, ama nafile! Yonca - Canım hadi kalk, topla kendini, epey dedikodusunu yaptık cadının, fazla konuşup da onu rüyalarımıza kendi elimizle davet etmeyelim. Şeytan görsün yüzünü! Çalışan biri olduğundan, evde onlarla fazla muhatap olma desem, maalesef bu da çözüm değil, sen en iyisi kulak arkası yap, yoksa gerçekten değerini bilmeyen birine gidersin de, sana ''Hanyayı da Konyayı da gösterir''

Ne zaman gidiyoruz, benim saat 20 de modacı bir beyle telefon konuşmam var. Sedat - Alt tarafı telefon, ne olacak ki, burada dahi konuşursun, bir saat erken eve gidip de ne olacak. Yonca - Belki buluşmak, yemeğe çıkma durumum hasıl olur, bu kılıkla mı yemeğe gidilir, Sedat - Sistem bu mu? Önce yemek, sonra iş öyle mi? Yonca - Ne demek istediğini açık söyle, anlamadım Sedat! Vedat - Birader, ne yapacaksın kızın, o şahısla yemek yemeğe gidip gitmeyeceğini, sen önce özel işlerini düzelt ve kendi ailene karış, sana ne! Yonca -  Vedat doğru söylüyor, hakikaten sana ne Sedat, ben sizin Ankara'dan, hangi amaçla apar topar İstanbul'u mesken tuttuğunuzun çeteresini tutuyor muyum? Özel konuşmalarımı neden sizin yanınızda yapayım? Vedat - Tamam kızlar, kalkın gidelim, iki gramlık keyfim vardı onu da Sedat kaçırdı ya, daha ne diyeyim. Solmaz - Vakit geç olmadan bende eve gideyim, yarına haberleşiriz deyip mahalleye doğru yola koyulmuşlardı.

Solmaz eve geldiğinde babası ona - Manav Reşite borcum vardı, onu silmiş, hafta sonu gelmeden gelin kızı isteyin dedim, yarın akşam gelip seni isteyecekler, oğlunun sana gönlü düşmüş dediğinde Solmaz ne yapacağını, ne edeceğini şaşırmış - Yeter artık, manavı yol geçen hanı yaptın, oraya gide gele beni konuşursan tabi genç adamın bana gönlü düşecek, birde marifet gibi söylüyorsun, babam olduğundan utanıyorum, ölürüm de evlenmem o sümüklü ile, sen doğruları bulamayacak kadar nankörsün, onlardan maddi olarak gıdalandın, kim ödeyecek? Altın yumurtlayan tavuğun, yani kızın Solmaz! Hem beni ver, hem borcunu sildir, hemde ölünceye kadar sırtımda kambur ol öyle mi?

Yemezler baba, buraya kadar deyip, kapıya doğru koşarken, kızın babası Solmazın saçlarından yakalayıp - Ulan kahpe mi olacaksın, nereye gidiyorsun, bu kapıdan çıkmak var mı? Neymiş senin bu içinde ki nefret, kin, seni anası yapılı seni pislik diye kızını evire çevire döverken, üvey ana olacak kadın, bir yandan sakız çiğneyip bir yandan da kıs kıs oh olsun der gibi çaktırmadan gülerken. küçük kızı Esra - Baba, ne olur yapma, ablam bize bakıyor, neden onu dövüyorsun diye çırpınırken annesine - Anne yardım et, ablam evden gitmesin deyip mızmızlanırken, annesi - Sen her taşın altından niye çıkıyorsun, hadi git yatağına zıbar, bak babanı fişekler üstüne salarım ha, diyerek kızı kolundan tutup oda kapısına doğru savurur. 

 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..