Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '12

 
Kategori
Arkeoloji
 

Uçuk fikirler 2: Yorgun Herkül ve diğerleri

Uçuk fikirler 2: Yorgun Herkül ve diğerleri
 

 Öyle bir ülkemiz var ki nice kavimler, ırklar, milletler gelip geçmişler; devletler kurmuşlar ; eserler yaratmışlar , ondan sonra sonsuz  bir dünyaya atlarına binip gitmişler… Fakat onların eserlerinin bir bölümü elimizde. Müzelerimiz anormal zengin ve bir çok eseri sergilemek için  çoğu yeterli gelmiyor. Onun için eserlerimizin büyük bir çoğunluğu ambarlarda, müzelerin alt katlarında saklanıyor. Daha çok müzeye ihtiyacımız olduğu açık… Ve eserlerin daha iyi sergilenmesine .

Diğer yandan, toprak altında şimdiye kadar bulunan eserlerin belki on misli eser var. Fakat onları çıkarmaya, ne güç, ne para, ne de insan kaynağı yeterli olmuyor… Bazı kazılar  gelecek yıla, gelecek yıla diye durmadan ertelenip duruyor. Yapılabilse, kazılabilse kimbilir daha neler neler çıkacak… Belki de bundan korkuyoruz. Yeniden eserler çıkarsa , biz bunları nasıl sergileriz , diye.

Diğer yandan, devletten, milletten kaçak bir sürü adam ören yerlerini kazıp duruyorlar. Onları ne jandarma, ne halk engelleyebiliyor. Onun için toprak altındaki servetlerimizin önemli bir bölümü de dış ülke koleksiyoncularının koleksiyonlarında… Pis pis gülerek “İşte Türkiye’nin Doğu’sundan getirilen  eserler …” diye gösteriyorlar…

Zaten , Batının büyük Müzeleri : British Museum’da olsun, Paris’te Bibliotek National Müzesi’nde yada Louvre’da  olsun sayısız eserlerimiz var…

İngiltere’de bulunan dünyaca ünlü British Museum’da ise dünyanın yedinci harikası olan aslında bazı parçaları  Bergama Müzesi’nde  yer alan Mausoleum’un en büyük parçaları bulunmakta. Mausoleum’un ilk yeri Bodrum’da ise tek bir taşı bile kalmamış

Dışarıda bulunan diğer belli başlı eserlerimiz:

ALMANYA:Boğazköy Sfenksi; Bergama-Zeus Sunağı; Aphrodisias-İhtiyar Balıkçı Heykeli; Konya-Beyhekim Camii Mihrabı; Hacı İbrahim Veli Türbesi ; Truva eserleri…
RUSYA : Troya eserleri’nin bir bölümü..
AVUSTURYA: Suben sınır kapısında ele geçirilen eserler; Üçlü Hekate Heykeli
ABD:  Herakles heykeli; Kumluca eserleri.
DANİMARKA:Diyarbakır Müzesi Sfenks figürini; Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi’ne ait sanduka; Cizre Ulu Camii kapı tokmağı; Nuru Osmaniye Kütüphanesi Kur-an’ı Kerim yaprakları
İTALYA: İtalya Interpolü’nce ele geçirilen yazıt.
FRANSA: Lidya eserleri.

Vatikan’da bulunan ve dünyanın en önemli heykelleri arasında yer alan Quadriga yine İstanbul’dan çalınan sanat eserleri arasında yer almaktadır.

Diğer yandan antik  kalıntıların değerini çok iyi bilen yabancı turistler, Didim, Geyre, Alinda , Alabanda ve Efes harabelerinde, eşya kaçırmak için adeta fırsat gözetlemektedirler.

Zeus Sunağı da Berlin'e götürülmüş ve onarılarak oradaki Pergamon Müzesi'ne konmuştur. Şimdi bütün dünya, bu dünya şaheserini, ağzı açık seyretmektedir. Onun gibi nice kaçak, çalıntı eserler, dünya müzelerini ve özel müzeleri süslemektedir.

Buraya kadar bilinen fakat önüne geçemediğimiz bir gerçeği burada yeniden sergiledik . Yapılacak şey bilinmektedir. Çalınan eserleri geri almak için kanuni , hukuki her şey yapılmalıdır . İkincisi, yeni hırsızlıkların önüne geçmek için gerekenler yapılmalıdır. Fakat her iki konuda da çok başarılı olduğumuz söylenemez.

Yalnız , Perge Antik Kenti'nden kaçırıldıktan 31 yıl sonra ABD'den Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bindiği uçakla Ankara'ya getirilen 'Yorgun Herkül” heykelinin yerine konulması , son yıllarda elde edilen en büyük başarılardan biridir. Bu konuda Kültür Bakanlığını kutlamak gerekir.

Şimdi benim söylemek istediğim şey biraz farklı. Bunu sona sakladım . Şimdi, Almanların, Berlin'deki Müze’de ala-ü vala ile sergiledikleri  Bergama “Zeus Sunağı”nın aynısını yapamaz mıyız ?  Bence, yeni mimari tekniklerle  ve yeni rölyef yapma teknikleriyle o Müze’deki eserin hemen hemen aynı kopyasını çıkarmak hiç de zor değildir. Öyleyse yapalım ve eski yerine veya onun biraz yakınına koyup , sergileyelim… O aslında bizim malımız, onu bu topraklarda bulunan insanlar yaptılar ve uzun yıllar kullandılar… Öyleyse onu bir kez daha yapabilir, eski yerine koyabiliriz…hiç kimse bizi kınayamaz.  Görmeye gelen o kadar çok müşterisi olur ki… Hem de kendi yerinde… Almanlar da olmaz böyle şey, diye  çatlasınlar… Bu bir…

Diğer yanda, hemen hemen her kentimizde bulunan ve o kenti temsil eden , yüce mimari eserler  veya heykellerimiz var. Ama bunlar genellikle ulaşılmaz mekanlarda ve kötü koşullarda bulunuyorlar … Örnek mi ?

Nemrut Dağı’nın tepesinde, İÖ 1. yüzyılda kurulan Kommagene Krallığının , I. Antiochos Döneminde yapılan dev heykeller  ne yazık ki zamanın etkisiyle şekillerini ve formlarını kaybetmiş, dağılmış durumdadırlar … Oysa bu heykeller son derece estetik ve anlamlıdırlar. Bunların yeniden eski boyutlarında ve formlarında yapılmaları iyi bir heykeltıraş ve taşçı ustası için hiç de mesele değildir. Bu heykellerin benzerlerini yapıp , sözgelimi, Gaziantep’in veya Adıyaman’ın giriş yerindeki bir örnek parka koymak belki de o kente gelecek turist sayısını iki misli artırabilir. Çünkü turist vatandaşların çoğu, Nemrut dağına çıkacak güçte değildirler… O zaman o heykeller insanların ayağına gelsin, hem de eski orijinal şekilleriyle…

Bu örneklerde olduğu gibi , her kentin öğünecek, tarihi eserleri, heykelleri , mimarlık yapıları vardır. Bunları hiç olmazsa model olarak kentlerin girişinde  sergi yerlerinde sergilemeleri o kent için son derece büyük avantajlar getirecektir. Bizden söylemesi.

Zaten yeteri kadar sanat eserimiz, heykelimiz yok; bari bu şekilde, tarihimizden güç alarak sergi gücümüzü artırabiliriz.

Gülün siz gülün..! Ne derler : Dağ size gelmezse , siz dağa gidin… Çalınmış Heykeller, eserler size gelmiyorsa, siz de onları yeniden yapın, kapınızın önüne koyun. Varsın, “çalanlar utansın…” Bir de bu yazıyı heykelin en üstüne yazın. Evet… “Çalanlar utansın, hem de Londra’da, Berlinde, Paris’te sergileyenler…”  Onları yeniden yapıp sergileyebiliriz… Hiç de ayıp olmaz.

Onları çalmak ayıp değil de, yeniden yapıp sergilemek mi ayıp. Şimdi o çalınan eserleri ne kadar isteseniz, yaçzsanız, çizseniz... size gülüp geçiyorlar ve geri vermiyorlar... Öyleyse bu eserleri yeniden yaratabiliriz. Bir düşünce... Hadi bakalım siz de düşünün... Olur mu olur..!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..