Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Üçüncü sayfa haberlerinin dayanılmaz ağırlığı

Üçüncü sayfa haberlerinin dayanılmaz ağırlığı
 

Üçüncü sayfa manşetlerinin dayanılmaz acısını her zaman yüreğimin derinliklerinde hissetmişimdir.
Kimi zaman içimden bakmak gelmez ama bakarım.
Bakarım ve görürüm ülkemin halini, insanımızın düşmüş olduğu dramı.

Ülke insanımızın nerelere doğru gittiğini mi görmek istiyorsunuz, açın üçüncü sayfa haberlerini ve görün ülke insanımızın nerelere doğru kulaç attığını.
Bir trajediye doğru kulaç atıldığı bütün çıplaklığı ile gözümüzün içine doğru batar.
Yeter ki görmek isteyelim.
Yeter ki anlamak isteyelim.

Hani espri dahi yapamaz hale geldik ve bu konularda espri, yanlış anlamanın ta kendisi olur.
Diyeceğim o ki “vahşet saçmanın da bir ağırlığı olurdu”.
“Hangi vahşet?”
Eskidende vahşete denk dramlar yaşanırdı ve toplum infial gösterilerine soyunurdu.
Bir insan mı öldürüldü? Toplum dikerdi gözünü o tarafa ve pür dikkat kesilirdi.
Neden vahşet? Niçin vahşet? Kim yapmış? Neden Yapmış?
Toplumda dalga dalga yayılırdı bu sorular ve toplumun ruhuna bir hüzün çökerdi.

Ya şimdi?
Ya şimdi gözünü diken var mı?
Kimseyi ilgilendirmiyor ülke insanımızın trajedisi.
Sevgilisine kıyanların, kızdığına kıyanların, kinlendiğini doğrayanların cenneti oldu yurdumuz ve olağan davranışlar halini aldı öfke kusmamızın sonuçları.
Ve öfke kusma seanslarının her biri yeni parametrelere bezeli programlar misali yeni cinnet ve kıyım teknikleri geliştirdi.

Öyle bir öfke ki öldürdüğünün cesedini hangi şekle sokacağına dair bin bir türlü hayaller kurmaya götürdü insanımızı.

Difirize atanlar, parçalara ayıranlar, kafasını testere ile doğrayanlar, öldürdüğüne tecavüz edenler ve yetmiyor, envayi çeşit tecavüz ve taciz vakaları gırla almış başını gidiyor.

İşte yönetim, işte marifet ve bir toplumun yıllar içerisinde evirilerek dönüştüğü son vaziyettir yaşananlar.

Kimse görmez oldu bu dramları ve kimse ilgilenmez oldu.
Kimsenin gündemine girmiyor artık insanımızın bir birinin boğazına sarılması.
Öfkelenmeye duralım.
En küçük bir öfke seansı, telafisi imkânsız sonuçlara sürüklüyor insanımızı.

Nereye kadar?
Sahi.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..