Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Uçup giden özgürlükler...

Uçup giden özgürlükler...
 

Günümüz insanı için artık çok fazla bir şey ifade etmeyen “özgürlük” lerin sabun köpüğü gibi kayıp gitmeleri, ancak sınırlı da olsa bir nebze insan onuruna yakışır özgürlük yaşayanları isyan ettiriyor.

Özellikle bir konunun altını kalın çizgilerle çizmek lazımdır. Bir kişi veya toplum en çok neyi konuşuyorsa o onun en az sahip olduğu değerdir. Zengin bir insan zengin olmayı hayal etmez. Çünkü o hayal edeceği şeylere zaten sahiptir.

Birileri demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten başka bir şey konuşmuyorsa, bu değerlerin hiçbirine sahip değildirler.

İnsan, egemenler için daima gücünden yararlanılan bir araçtır. Yani bir nevi etinden, sütünden, gücünden yararlanılan bir hayvandır.  Geçmişe “H” penceresinden bakarsanız göreceğiniz manzara tüyler ürperticidir. İnsanın geçmişi egemenlerin keyfi uğruna birbirini katletmekle geçmiştir.  Bundan sonra da olacak başka bir şey değildir.

Günümüzde dünya düzeni “küreselleşme” denilen bir sistem üzerine oturtulmuştur. İlk bakışta özgürlüğün, şeffaflığın arttığı sanılsa da bu aldatıcıdır. Şöyle diyebiliriz trafiğin rahatlaması için sürekli yeni yollar yapılıyor ama hepsi aynı yöne gidiyor. Yolların çokluğu insana özgürlüğün fazlalaştığı hissini verse de, sistemin giderek artan bakısı önce bireyi sonra toplumu eziyor.

Eğitim, kültür, sanat, teknoloji ve her şey egemenin emrinde. Dolayısı ile özellikle egemenlere yakın olmayanlar giderek ötekileşiyor. Sıradan insan izlediği filmden yediği ekmeğe, okul hayatından iş hayatı na kadar her şeyi onların istediği gibi yapmak zorunda bırakılıyor. İnsanlar yılıyor, bıkıyor, “H” penceresinin yanından bile geçmiyor. Bir kap yemek, gece barınacak bir yer için bütün gün sahibine şirin görünmeye çalışan evcil hayvanlara benziyor.

Egemenlerin insanları istedikleri davranışları sergilemeleri için kullandıkları bir yığın yöntem var.  Günümüzde bunların en popüler olanı dindir. Egemenler insanları öyle eğitirler ki, sonuçta dünyanın mezaliminden sığındığı Allaha kulluk biçimi bile birbirlerini katletme sebebi olur. Irk, etnik köken gibi daha birçok hile yöntemleri sıradadır.

Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyada yine kan gövdeyi götürdü. Üst üste gelen paylaşım savaşları emperyalistlerin bile dengelerini bozdu. Daha hızlı çalışıp, daha çok üretmek gerekiyordu. İşçiye müthiş ihtiyaç vardı. Bu yüzden 1960 -80 arası emperyalistlerin kontrolünde de olsa iş ve işçi hakları, dolayısı ile büyük kesimler belki de hayatlarının en mutlu yıllarını yaşadılar. Sendikaların etkinliği sayesinde en azından ücretlerinin belirlenmesinde söz sahibi oldular. Bende bu güzel yılları yaşayanlardanım.

1980 ile birlikte hızla zirve üzerine zirve yapan teknoloji sayesinde artık emperyalistlerin işlerini insanlardan robotlar devralmaya başladı. 1980 e kadar nüfusu artan bir kısım akıllı ülke geleceği gördü ve nüfusu arttırmamaya başladı. O dönemden sonra nüfus geri ülkelerde hızla artmaya devam etti. Artan nüfus yetersiz insanlar yığını oluşturuyor, bu da yerel egemenlerin insanlar üzerindeki hâkimiyetini arttırırken, bir yandan da emperyalistlere Pazar oluşturuyordu. Maalesef bu gün hala en az üç çocuk diyen liderlere rastlanıyor.

Egemenlerin biz sıradan insanlara ancak evcil hayvanları kadar değer verdiği kesindir. O zaman yapacağımız iş hayata birazda önünden gözümüzü kapayıp geçtiğimiz  “H” penceresinden bakmalı ve olayları ona göre değerlendirmeli, hayatımıza ona göre yön vermeliyiz. Değilse bizler gibi getireceğimiz nesiller de ömürlerini kuyruk sallamakla tüketecektir.

H= Hakikat

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..