Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '15

     
    Kategori
    Kitap
     

    Uçurtma Avcısı (Khaled Hosseini)

    Uçurtma Avcısı (Khaled Hosseini)
     

    uçurtma avcısı


    Tek bir cümle ile kitabı anlatsaydım kesinlikle akıcı, sürükleyici ve heyecan verici derdim. Zaten Khaled Hosseini’nin (Halid Hüseyni) kitapları dünyada 38 milyondan, Türkiye’de ise 1 milyondan fazla satmasının sırrı da budur. Kitabı okumaya başladığımda kesinlikle aklıma gelen ilk düşünce, “bir kitabın filmi çekilecekse bu kitaba çekilmelidir” oldu. Nitekim kitabın birde filmi var. Kitabı okuduktan sonra filmini de izledim ve filmi de çok güzeldi. Ancak kitabı okumadan filmini izlemeye kalkarsanız filmden hiçbir şey anlayamazsınız. Film kitabı okuyan insanların karakterleri daha iyi canlandırabilmeleri için çekilmiş diyebilirim. Filmde ise özellikle Asef ile Emir’in karşı karşıya geldiği sahnede, kitabın temel kurgusu olan Emir’in dayak yedikçe gülmesi ve rahatlaması kurgusuna filmde yer vermemesi beni şaşırttı. Filmi izleyecekseniz tavsiyem kesinlikle orijinal, (Türkçe alt yazılı) izlemenizdir.

    Kitap Everest yayınlarından çıkmıştır ve 378 sayfadır. Basım yılı 2003’tür ve çevirisini Püren Özgören yapmıştır. Kitabı okumaya başladığınızda peşin hükümlerle Emir’den nefret edeceksiniz ki bende çok kızmıştım. Ancak kitabın sonunda şaşıracaksınız.

    Kitap bir çocuğun gözünden anlatılmaktadır ve bu çocuk Emir’dir. Afganistan’da zengin babasıyla birlikte yaşayan Emir ve onların hizmetkârlarının oğlu Hasan arasındaki arkadaşlıktan bahsedilmektedir. Uçurtma Avcısı’nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsüdür. Emir biraz şımarık, biraz kıskanç, biraz da korkak ama bir yandan da vicdan sahibi bir çocuktur. Onun için babasının gözüne girmek her şeyden kıymetli ve önemlidir. Çünkü babasının kendisini sevmediğini ve hiçbir şeyi beceremediği için utandığını düşünmektedir. Kitabın ana düşüncesi de bu duyguda saklıdır. Hasan ise doğduğunda annesi tarafından terk edilmiş, temiz kalpli, iyi niyetli ve itaatkâr bir çocuktur. Kitap ismini Afganistan’da o zamanlar yaygın olan uçurtma savaşlarında uçurtmayı yakalayan kişilerden alıyor.  Hasan’da o yörenin en iyi uçurtma avcısı. Geri kalan hikâyeyi de kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız.

    Kitap 1975’den 2001 yılına kadar olan süreci kapsamaktadır. Kitap her ne kadar tarihi anlatsa da tam olarak tarihi olaylara girmemektedir. Özellikle Sovyetlerin Afganistan’ı işgali ve daha sonraki süreçte Taliban yönetiminin başa geçme olaylarını üstün körü anlatmaktadır. Yani siyasi yönden zayıf bir kitaptır. Komünizmden sonra Taliban yönetiminin gelişini coşkuyla karşılayanlar, daha sonra büyük bir hüsrana uğramaktadırlar. Yazar özellikle Taliban yönetiminin yaptığı hukuksuzluklar ve ahlaksızlıklar üzerine çok durmaktadır. Dikkatimi çeken noktalardan birisi ise yazarın Amerika hakkındaki görüşleridir. Adeta bir hayranlık duymaktadır. Tabiki o şartlarda Afganistan ve Amerika kıyaslandığında haklı görülebilir. 2001 yılında meydana gelen 11 Eylül İkiz Kule saldırısı ise çok fazla ayrıntı verilmeden geçiştiriliyor. Aslında saldırı sonrası Amerika’da yaşayan Müslümanların durumu hakkında da bilgi verilebilirdi. Son olarak da çeviri yöntemi ile bir sıkıntı var sürekli farsça kelimeler verilir, sanki farsça öğretilmeye çalışılıyor.

    Kitapta hoşuma giden cümleler ise aşağıda verilmiştir.

    ”Afganistan’da çocuk var, çocukluk yok…” 

    “Tek kelime etmiyoruz; söyleyecek sözümüz olmadığından değil, gerekmediğinden.”

    “Küçük gibi görünen hatalar paha biçilmez değerlerden eder insanı”

    “?”Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.””

    “Tek bir günah vardır o da hırsızlıktır. Diğer tüm günahlar onun türevleridir. Bir adamı öldürürsen, bir hayat çalarsın. Karısının onun üzerindeki hakkını, çocukların babaları üzerindeki hakkını da. Yalan söylersen birinin doğruluk üzerindeki hakkını çalarsın. Hırsızlıktan daha tiksindirici bir şey yoktur.”

    “Bazı insanlar, bir başkası uğruna fedakârlık yapmak için fazlasıyla bencil doğar. Gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak için sevdiğini öldürür.”

    “Vicdanı olmayan, iyiliği bilmeyen bir insan acı da çekemez. 

    “Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renge boyayamazsın.”

     
    Toplam blog
    : 1
    : 741
    Kayıt tarihi
    : 29.11.12
     
     

    Siyaset bilimi ve kamu yönetimi doktora öğrencisiyim. Aynı zamanda da akademisyenim. Siyaset, top..