Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '09

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Uçuruma yapışık Sümela Manastırı

Uçuruma yapışık Sümela Manastırı
 

Aynur,pencere ve uçurum


‘Sümela’ diye ‘Sürmene’ minibüsüne varıp kurulunca, şoför, sanki tipimizden anladı, nereye gittiğimizi sorup da, bizden, “Sümela Manastırı’na” cevabını aldığında gülerek; “bunu hep yapıyorlar zaten” dedi. Kibarca bizi arabadan indirdi ve doğru Sümela dolmuş durağına teslim etti.

Sabahleyin saat 10’da dolmuş, Sümela'ya hareket ediyor. Kişi başına gidiş dönüş 15 Lira. Saat 10’da kalkan dolmuş 14’te, 11’de hareket eden 15’te, 12’de giden 16’da dönüş yapıyor. Bu şekilde saat 14’e kadar dolmuş var.

Trabzon Maçka arası 30km, Maçka Sümela arası 17 km.

Dolmuşta, kızım Pelin ve benimle birlikte iki Alman turist, Şoför Adem Şen ile yeğeni Aynur var. Aynur da Sümela’yı görmek istiyormuş, Dayısı kızım Pelin’i görünce, telefon edip yeğeninin gelmesini sağladı. Çünkü uygun bir zamanda götürmek üzere yeğenine daha önceleri söz vermiş.

Trabzon içinden yol ayrılıyor. Gümüşhane yoluna girer girmez dağlar ve dağlarla birlikte yeşil başlıyor. Gözün görebildiği yer yeşil. Dağların zirvesinde evler ve yine zirvelerde görünen camiler insanın ilgisini çekiyor. Kartpostallarda ve resimlerde görülen yeşiller arasında, yükseklerden bir iki binası seçilebilen köyleri ve tablo gibi dikilmiş minareleri her yerde görmek mümkün. Cami minareleri beyaz. Yeşil ve beyaz tonları birbirini güçlendiriyor.

Maçka’dan sonra yolumuz dikleşiyor. Yol güzel. Yol başlangıcında virajlar hayalimdeki kadar sert ve korkunç değil. Fakat ilerledikçe yol dikleşiyor, viraj keskinleşiyor. Şoför alışkın. Kah elini bırakıyor, kah arkaya dönüyor. Benim, arkada yüz ifademi gördükçe “hocam korkma, biz bu yollara alışkınız” diyor.Yolda iki araba karşılaştığında, uygun olanı, yol vermek için arka arkaya giderek biraz geniş yer bulunca orada duruyor.

Değirmen Deresi’nin kollarından birinin önünde, dik bir vadinin tek kanadı üstünde, az geniş yer bulup ilk molamızı veriyoruz. Su yükseklerden akıyor.Her yan çeşitli türde ağaç. Yeşilin her tonunu seçebiliyorsunuz. Bazen bu yeşil tonlar sanki bir çizgi ile birbirinden ayrılıyor. Fazla beklemeden ikinci durak yerine kadar minibüs tırmanıyor. Burada resimler çekiyoruz. Sağ yamaçta, en zirvede, Sümela manastırı bir resim gibi net seçiliyor. Bina, adeta uçuruma yapıştırılmış .Manastırın yerden yüksekliğini 300m. olarak doğru tahmin ediyorum. ”Bunun neresi ve nasıl gezilir, nasıl çıkılır?” düşüncemi açığa vurmuyorum.

Üçüncü durak ve yürüyüş.

Bir ara Manastır’a çıkmaktan vazgeçince, şoförümüz Adem, ısrar ediyor ve birlikte yürüyoruz. Manastıra ulaşmak için patika yoldan ilerlerken, patika iki noktada iyice daralıyor. Sol yanımız dağ, sağ yanımız uçurum.Uçurumda sık ağaçların oluşu, ilk kez gelen insanın yüreğine su serpiyor.

Zigana Dağı’nın kucağındaki, Karadağ eteklerinin bir yerlerine yapışarak oturmuş Sümela Manastırı’nın giriş kapısına varınca biraz dinleniyoruz. Manastır’a giriş, dik merdivenlerle eski Köy Konakları’na benziyor. Ağır ağır tadını çıkararak tırmanıyorum merdivenleri.

Zirvede etrafa bir daha bakıyorum. Vadinin karşı kanadını seyrediyorum. Bulutlar ağaçların tepesinde geziniyor.Yanımda yürüyen Alman, gördüğü güzellik karşısında, “Turkey more than Antalya” diyor. Alman’ların sürekli Antalya’ya geldiklerini, oysa Türkiye’nin sadece Antalya’dan ibaret olmadığını anlatmak istiyor.

Aynur, önü uçurum olan korkuluksuz pencerenin önüne tırmanıp oturuyor. Bu arada benim ‘yüreğim ağzıma geliyor.’

“Çek resmimi” diyor. Lise öğrencisi olan Aynur’un resmini çekiyorum.

Sümela Manastır’ı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir müze. Giriş, 8 Lira. Müze Kartı’nın istisnası var.

Kilise uzaktan göründüğü gibi dar değil. İçi oldukça geniş. Odalar, salonlar, fırın, kütüphane, kilise olarak kullanılmış yerler mevcut. İbadet yerinde ve dış duvarlarında resimler Bulunmakta. Resimler dini tasvirlerden ibaret. Çoğu İncil’den aktarma sahneler. Freskler bu şekilleriyle Kapadokya Kaya Kiliseleri’ni çağrıştırıyor.

Sümela Manastır’ı 1V. veya V. Yüz yıla tarihlenmekte. Çeşitli evrelerde ilave ve tamiratlar yapılmış. Son restore zamanımıza ait. Çok uzun yıllar üzerinde çalışılmasına rağmen pek benzetilememiş. Beton çamurları sırıtıyor. Çatı, belli ki aslına uygun yapılmamış. Duvarlar da öyle.

Saat, 14 olmadan Trabzon’a dönüyoruz. Çoktan beri, içimdeki Sümela Manastır’ını görme merakını böylece gidermiş oluyorum. Hüseyin SEYFİ.

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..