Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Ucuz kahramanlığı bırakın, olan bitene bakın!

Ucuz kahramanlığı bırakın, olan bitene bakın!
 

Tamam, komplo teorilerini çok seviyoruz.

Tamam, Uludere olayındaki istihbaratın kaynağı, bir büyük oyunun deşifre olmasını da sağlayabilir.

Ama ne komplo teorileri üzerinden, ne de varsayımlardan yola çıkarak böylesi önemli bir konuda tepkiler ortaya koyabiliriz.

Mevcut durum şu:

Yapılan açıklamalardan, basına yansıyanlardan gördüğümüz üzere,

Terörist olmayan 35 genç, terörist sanılarak, bombalanmış, öldürülmüştür.

Bu başlı başına büyük bir olaydır.

Başlı başına hesabı sorulması gereken bir olaydır.

Nato’nun, Afganistan’da, Libya’da ‘yanlış istihbarat’ nedeniyle sivilleri vurmasına benzer bir olaydır.

Zaten eleştirdiğimiz nokta da, o günlerde Nato’nun sivilleri vurmasına karşı çıkanların, bugün aynı olay kendi topraklarında olduğunda sessiz kalmalarıdır.

Beklentimiz, kaçakçı oldukları halde, terörist zannedilerek bombalanmış genç insanların hesabının sorulması, haklarının aranmasıdır.

Ucu kime dokunacaksa…

Nereye varacaksa…

Hal böyleyken birbirine zıt kamplardan gelen tepkiler, bu kamplar açısından konunun çözümünden çok, konu üzerinden sağlanacak menfaatin öne çıktığını gösteriyor bize…

Hükümete ve orduya tepki gösterilmemesi için var güçleriyle çabalayan kesimlerin, konunun üstünün örtülmesi adına ne derece alçaldıklarına, vicdanlarını ne derece kararttıklarına daha önce de değinmiştik. Bu kesimler, tepkiyi azaltmak için neredeyse kaçakçılığın, bölücülükle eş anlamlı olduğunu vurgulamaya çabalıyorlar bugünlerde.

On dört, on altı yaşında insanların, ölmüş çocukların PKK sempatizanlıklarının izini sürüyorlar, ‘Bakın aslında bunlar teröristti!’ diyebilmek için..

Bir de diğerleri var.

Başta BDP, kimi sosyalist partiler ve İslamcı yazarlardan oluşan diğerleri…

‘Kürtler artık sessiz kalmayacaktır’

‘Ülke artık bölünmüştür’

‘Kürtlere uygulanan bu zulüm yeni değildir’ vs üzerinden bir ‘tasarlanmış’ tepki geliştiriyorlar.

Son olarak, Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, ‘Özür Diliyorum’ başlığıyla bir yazı kaleme aldı ki, şaşırmamak elde değil.

Yazısını ‘Ben, Türk bir aileye mensup, eli kalem tutan Müslüman bir kadın olarak, kendi adıma tüm yaşananlardan ötürü, yapabildiklerimin sınırlılığından ötürü başta cenazesi olan aileler olmak üzere tüm Kürt kardeşlerimden özür diliyorum. Yasınız yasımızdır. Unutmayacağız, unutturmayacağız.’ diyerek bitiren Kaplan, herhalde bu yazının ardından, ‘Halkların kardeşliği yolundan gösterdiği vicdanlı tutum’ nedeniyle fazlaca övgü almıştır.

Ama işin aslı, Kaplan’ın yaptığı, olayı rasyonel bir şekilde değerlendirmek yerine durumdan vazife çıkarmaktır.

35 gencin ölümünün sorumlularından hesap sorulmasını istemek ayrı şeydir, bu gençlerin ‘Kürt’ oldukları için öldürülmüş olduklarını ima edercesine ‘Tüm Kürt kardeşlerimizden özür dilemek’ ayrı şey.

İkincisini iddia edenler, bu iddialarını somut verilerle ispatlamakla yükümlüdürler.

Türkiye sınırında kaçakçılık yapan 35 genç adam, terörist zannedilerek başlarına bomba atılarak öldürülüyor.

Bu kadar kolayca alınan insan canlarının hesabı sorulacakken,

Bir taraf, ‘Kaçakçılığın ne zamandan beri suç olmadığının’ derdinde,

Öbür taraf, ‘Kürt halkından özür dileme’nin…

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bu kafa,  bu topraklarda hâkim olduğu sürece,

Yok yere ölmeye,

Daha çok ölmeye devam edeceğiz…

Biri çıkacak, ‘kaçakçı değil teröristti’ diyecek,

Öbürü çıkacak, ‘kaçakçı değil Kürttü’ diyecek…

Ölen öldüğüyle kalacak…  

www.taylanozbay.com

 
Toplam blog
: 74
: 1874
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Zonguldak’ta doğdu. On altı yaşından beri çeşitli yerel, bölgesel ve ulusal gazete-dergilerde, ay..