Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '13

 
Kategori
Futbol
 

UEFA kovası

Deniz bitti.

UEFA'nın Fenerbahçe'ye de Beşiktaş'a da ceza vermesinin anlamı şu: ortada bir suç var.

Artık daha fazla lafı gevelemenin, tali yollar aramanın veya yıllardır yapıldığı gibi Türk işi sümen altıların devri değil. Zaten hiç olmamıştı ama şimdi hiç değil.

3 Temmuz süreci hem bir fırsat hem de bir riskti Türk Futbolu için. İyi yönetildiği takdirde futbolumuzu muasır medeniyetler seviyesine çıkarabilecek bir fırsat, yönetilemediği takdirde ise bizi onlarca sene geriye götürecek bir riskti.

Biz ikinci seçeneği işaretledik; hatta yönetememe değil elimize yüzümüze bulaştırma seviyesinde. Buna neden olan en önemli kaygılarımızdan biri de şuydu: yayın gelirleri. Bir de şöyle dedik: "bakın İtalya'ya kulüpleri ceza aldı, bir daha toparlamadılar."

Kendimiz söyleyip kendimiz inandık velhasıl. Evde, okulda, iş yerinde, sanatta, siyasette kısaca hayatımızın her alanında yaptığımız gibi yine günü kurtarmaya çalıştık. Hangi günü kimden kurtardığımız belli olmadan.

Fenerbahçe açısından her şey bir yaz günü yapılan ani bir baskınla başladı. Sonra o meşhur tapeler ortaya çıktı. Başkan ve bazı yöneticiler uzunca bir süre tutuklu kaldı. Sonra yorumlar havalarda uçuştu. Sonra garip bir şekilde Fenerbahçe o sene doğrudan gruplara katılmaya hak kazandığı Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmedi. Sonra kulüp ve yöneticiler aleyhinde bir mahkeme kararı çıktı ve iki sene süren bir uyku moduna geçildi.

Fakat tüm bunlar olurken ne Aziz Yıldırım "ben bırakıyorum, artık görevde kalmam Fenerbahçe'ye zarar veriyor" dedi ne de taraftarların önemli bir kısmı yöneticilerin istifasını talep etti.

Üstüne üstlük Aziz Yıldırım kendisine ve Fenerbahçe'ye yapılan haksızlıkla mücadele etmek için kulübün başından asla ayrılmayacağını söylerken taraftarlar da onu destekledi.

Sonuç; bir kova suyla derin uykudan uyanış.

Fenerbahçe ve Türk Futboluna en büyük kötülüğü zamanın federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar etti. Çünkü o sene ceza verilse bir kere ölecek kulüpleri, kısa vadeli ve saçma çıkalar uğruna Prometheus gibi her gün ölüme mahkum ederek hem onların hem de Türk Futbolunun para ve en önemlisi itibar kaybetmesine neden oldu.


Elbette madalyonun bir de öteki yüzü var. Ciddi bir kesim bu sürecin bir komplo olduğuna, UEFA'nın da bu tuzağa düştüğüne ve sonuçta Fenerbahçe'nin büyük bir haksızlığa uğradığına inanıyor.

Bu kanıtlanması oldukça zor olan iddiaların bir an için doğru olduğunu kabul etsek dahi benim kanaatim şudur ki bu işte zanlı kalmaktansa haksız bir şekilde ceza almak yeğdir. 

Bunun kabulünün o kadar kolay olmadığını biliyorum ancak olaylar yıllardır öyle bir boyuta geldi ki sıfır tükendi ve kimsenin kimseyi inandırma olasılığı kalmadı.     

Eğer gerçekten ortada bir "tezgah" varsa bu yarın bir gün mutlaka ortaya çıkacak ve o zaman Fenerbahçe'nin ve Fenerbahçelinin de söyleyecek bir çift sözü olacak. Fakat yaşanan onca gelişmeden sonra hâlâ sanal düşmanlar aramanın kimseye faydası yok. Yapılması gereken mevcutla yüzleşebilmek.

İsterim ki ne Beşiktaş tahkime başvursun ne de Fenerbahçe. Zira bugüne kadar söylenmeyen ve orada söyleyecekleri ilave bir söz olduğunu düşünmüyorum. Aslında vardı. CAS'a söylenecek "kedi buradaysa et nerede, et buradaysa kedi nerede?" misali "suçluysak neden ceza almadık, suçlu değilsek neden 2011 yılında Avrupa'ya gidemedik?" sorusu çok önemliydi ancak kullanılamadı.

Diğer taraftan UEFA'nın Tahkim Kurulu'nda bizimki gibi otomatik indirim söz konusu olmadığı gibi cezayı artırma yetkisi de var. Bu nedenle büyük risk.

Sözün özü ben takımımın değil süte su karıştırmak, bu iş ile birlikte adının geçmesini dahi istemem. Geçmişse de kayrılmaktansa cezamı çekmeyi tercih ederim. Başkaları aynı işi yapıp ceza almamış veya bana büyük bir haksızlık yapılmış olabilir. Fakat bunlar beni ancak büyütür.

Bugüne kadar kötü geldik. Umarım bundan sonra faydasız inatlaşmaları, postaları, popülist açıklamaları bir kenara koyup olaylara daha aklı başında ve akılcı yaklaşabiliriz.

Kulüpler bu cezalarla milyonlarca lira gelirden oldu ancak bu kayıp yaşanan prestij kaybı ile kıyaslandığında devede kulak.        

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..