Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Uğur Mumcu Caddesi ve köstebek avı!

Uğur Mumcu Caddesi ve köstebek avı!
 

Asimetrik psikolojik savaş mı?Neden ve ne için?


03.01.2010

Uğur Mumcu Caddesi ve Köstebek avı!

31 Aralık 2009 saat 12.30 civarında, Uğur MUMCU caddesinde birbirinden bağımsız olarak idari görevle seyir halinde olan beyaz renkli iki ayrı askeri araç polisler tarafından durdurulmuştur

Araçlardan birisinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait olduğu ve içinde iki şoför er ile bir uzman çavuş aşçının bulunduğu,

Diğer aracın ise, Garnizon Komutanlığına ait olduğu ve içinde iki şoför (biri onbaşı biri er), bir elektrik teknisyeni er ve bir marangoz erin bulunduğu anlaşılmıştır. (Evet, medyada bunu okudum ve izledim.)

Gülelim mi? Ağlayalım mı? Şaşırdık vallahi.

Trajik komik olaylar olmaya başladı artık.

En iyisi, Bülent Arınç Bey’in dışında o cadde hem trafiğe hem de mahalle, cadde sakinlerine kapatılsın bari. Araştırmalar bitene kadar, oralarda meskenleri olanlar pılılarını pırtılarını toplayıp göç etsinler başka semtlere, hatta Ankara’yı terk etsinler.

Böylece herkes rahat etsin. Olabilir mi dersiniz? Yoksa meçhul ihbarlar ile işinden arabası ile evine dönen bir vatandaş ta birkaç saatini karakolda geçirebilir.

Türkiye’de cumhuriyet tarihimiz boyunca çok iktidar geldi geçti, darbeler oldu ama bugünkü kadar karmaşa olmadı.

Yargı, emniyet, silahlı kuvvetler, istihbarat teşkilatı ve basın büyük bir baskı altına alındı. TSK üzerinde oynanan oyunlarla Genelkurmay Başkanı’nın da dediği gibi TSK ya “asimetrik psikolojik savaş” başlatıldı. Yazık, çok yazık!

Devlet adamlarına ön yargı yakışmıyor.

Arınç’a suikast hazırlığı iddiası gerekçesiyle gözaltına alınan albay ve binbaşının serbest bırakılmasının ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in “İbret verici bir ceza verilmesi gerekir” demesi ile nasıl bir ceza düşündüğünü açıklaması gerekir. Merak ettim doğrusu. Esasen onun bu sözleri ibret vericidir. Kendisine hiç yakıştıramadım.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Dehşet verici” diye açıklama yapmış olması hayli düşündürücüdür. Henüz kesinleşen bir sonuç olmadan ön yargılı olmaları ve halkı da bu yöne çekmeleri bence hoş değildir. Buna sanki mazlumu oynuyorlar gözü ile de bakılabilinir..Bu şekilde Silahlı Kuvvetlerin AKP ye sanki bir darbe yapma hazırlığı varmış havasını yaratmakta , bunu lehlerine çevirmeye kalkıyorlar gibi görüntü veriyorlar. Neticeyi, bile beklemiyorlar. Bu da hiç hoş değil.

Sonra da darbe ve suikast sözlerini yandaş basın da bire bin ekleyerek manşet yapıyor. Basına neden çatıyorlar o zaman?

Böylece kimliği belirsiz ihbar mektupları ve gizli tanıklarla kamuoyunda ileriye yönelik endişe artıyor. Kurumları yıpratan operasyonlara Türkiye sarsılıyor ve nereye gidiyor?

İki güç. Polis ve ordu bugüne değin hiç böylesine ayrıştırılmadı. Birisi içeride diğeri dışarıda, Türkiye Cumhuriyetini, varlığını korumak ve huzuru, güvenliği sağlamakla görevli olan iki güzide varlıklarımız.

Anlayamadığım bir şey daha var ki onu sizlerle paylaşmak istedim. İç güvenliğimizden sorumlu polis gücümüze askeri teçhizat verilecekmiş. Topları, tüfekleri tankları, polisimiz kime karşı kullanacak acaba dersiniz? Kendi halkına kullanmayacağına göre acaba ikinci bir ordu mu yaratılmak isteniyor? Polis ordusu diyelim adına, nerede ve kim için savaşacak?

Köstebek avı!

Genelkurmay Başkanlığı'na ait yasaklanan bilgileri bir gazete ele geçirmiş ve yayınlamış. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma neticelenmiş ve bu haberi yayınlayan gazeteci beraat etmiş. Ancak Mahkeme Başkanı, "yapılan haberlerde yer alan bilgilerin niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgi ve belgeler olduğunu" dile getirerek suçun unsurlarının oluştuğunu ve davalının cezalandırılması gerektiğini ifade ederek verilen bu karara şerh koymuş.

Tuhaf bir durum var ortada. Gizli sayılan bilgi yayınlanıyor ve cezasız kalıyor. İkincisi daha da vahim, bu bilgileri kim veya kimler sızdırıyor. Demek ki TSK’ in içerisinde köstebekler var. Burada bence önemli olan haber değil haberin kaynağıdır.

Nitekim Bülent Arınç’a suikast düzenleyecekleri ihbarı ile yakalanan iki subay hakkında TSK dışarı bilgi sızdıran bir askeri personeli izliyorlardı dedi. Sonradan öğreniyoruz ki ihbar Amerika’dan birisinden gelmiş, miş.

Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu

Bu kurul nedir, ne değildir diye incelediğimde Türkiye'nin NATO'ya girmesinin ardından ABD'nin talebi üzerine 1953'te Genelkurmay'a bağlı bir şube olan Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulmuş. Seferberlik Tetkik Kurulu'nun kuruluş amacı muhtemel bir Rusya işgalinin engellenmesi içinmiş. Kurucularından Emekli Albay İsmail Tansu "Amerikalılar bize müşavirlik yapıyordu. Yardım da yaparlardı.

Bizde olmayan ihtiyaçlarımızı ya da örtülü ödenekten para verilemediği durumlarda onlar karşılardı. Mesela harekât eğitimi için Ankara'da kullanılan binaların kirası, benzin paraları bunların başında geliyordu.

Özel Kuvvetlerin gayrimeşru işlere karışmalarının kabul edilemez diyor.

Seferberlik Tetkik Kurulu, 1970'ten sonra Özel Harp Dairesi olarak anılmış ve 1992 yılından sonra ise Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almış.

Her taşın altından Amerika çıkıyor dikkat edersek.

İnsanın aklına şu geliyor. Nato’nun 2. ci Dünyanın 5.ci büyük ordusu olan TSK nın gizli bilgilerini Amerika mı incelettiriyor ve ne amaç ile?

Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun görevleri arasında siyasilere suikast gibi konu yokmuş deniyor.

Hiçbir siyasi partinin tarafını bile tutmayan kurum sistematik olarak bu tür gayrimeşru işleri yapmazmış. Ancak, her kurumda olduğu gibi bu kurumda da bu tür işlere karışanlar olabilirmiş.

Özenle seçilen ve özel eğitim görmüş insanlardan oluşan kurumun içerisinde böyle insanlar varsa elbette barındırılmamalıdır ve ortaya çıkarılmalıdır.

Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Yeter ki hukuk işlesin.

Zira sahte ihbar mektuplarından, hukuk dışı aramalardan, göz altılardan ve suikast iddialarından bıktık, usandık artık.

Yazımı bana bir arkadaşımdan gelen Cahit Sıtkı Tarancı’nın bir şiiriyle bitirmek istiyorum. Sevgiyle kalınız.

BİR MEMLEKET İSTERİM.

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun

Cahit Sıtkı TARANCI

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..