Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

Uğur Mumcu neden öldürüldü?

Uğur Mumcu neden öldürüldü?
 

Uğur Mumcu neden öldürüldü sorusunun cevabını bulmadan Türkiye’de bir dönem neler olduğunu ve hangi süreçlerin içinde yaşadığımızı anlamamız mümkün değildir.

Ayrıca bunun tek bir cevabının olmadığını da artık çok iyi biliyoruz. Ancak burada sürecin önemli ayrıntılarını mercek altına alabiliriz.

12 Eylül’le, 28 Şubat’la hesaplaşabilirsiniz; ancak bazı noktasal öneme sahip olayların içeriğini düşünmediğinizde tarih içinde kör noktalar bırakmış olursunuz.

Düşünemezsiniz; size verilenle sunumla bir hayat görüşü edinirsiniz.

Uğur Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi yazarıydı. Gazetenin genel duruşuna ve hayat görüşüne elbette uygun bir fikri, savunusu, ideolojisi vardı. Günümüzde yaşayan ve ortama egemen olan bir takım aydınlar için bu katlanılması zor bir durumdur, çok iyi anlayabiliyorum.

Ancak Uğur Mumcu Cumhuriyet Gazetesi’nin genel konseptinden farklı, belki de ülkemizin ortalama gazeteci profilinin çok ötesinde, araştıran, soran, bulup, çıkaran, birleştiren, sentezini yapan total bir kişilikti.

12 Mart Muhtırasını tam içinde yaşamış, sonuçlarından etkilenmişti.

12 Eylül’e giden yolu, darbeyi ve sonrasını onun yazdıklarından takip etmek farklı bir bakış açısı verecektir bize.

Hiç kuşku yok ki Cumhuriyet tarihimizin en önemli kararlarından biri olan “24 Ocak” ekonominin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelerle de ayrıca, özel olarak ilgilenmiştir.

Abdi İpekçi Cinayeti, Papa Suikast Girişimi ve Ağca ilişkilerinden yola çıkarak bir dönemin resmini bütün ayrıntılarıyla ortaya koydu.

Bu siyasi olduğu kadar ekonomik bir sürecin parçasıydı; ancak o günün şartlarında olayı sadece belli bir çerçevede görebilmek mümkündü.

Derin Devlet uzantılarının bir çok aktörü Uğur Mumcu tarafından birer birer ortaya çıkarılırken yaptıkları faaliyetler de tespit ediliyordu.

Yine şunu ekleyelim; Uğur Mumcu bir gazeteci refleksi ile bu kişilerin hareketlerini takip edip, ne olduğunu noktasal olarak gösteriyor, bunun örgüt şemasını da çiziyor, bağlantılarını işaret ediyordu. Ancak büyük resmin neresinde durduğunu sorgulamaya ömrü yetmedi ya da izin vermediler.

Uğur Mumcu, öldürülmeden az önce Abdullah Öcalan ve PKK üzerine çalışmaya başlamıştı. Çünkü gazeteci sezgileri burada da farklı, normal olmayan ilişkiler olduğuna işaret ediyordu.

Yaşasaydı bir çok kişinin o gün yaptığı plan ve programını bozacak sonuçları ortaya koyacaktı; belki.

Giderek büyük bir tehdit haline gelmişti.

Bu durum onun ilgilendiği konulara dair sebepleri ortaya koyması bakımından öldürülmesine bir gerekçedir.

Ancak çok daha önemli bir başka gerçeklik vardır ki bugün içinde bulunduğumuz medyanın durumunun geldiği yer ve nitelik itibarıyla anlam kazanıyor.

Uğur Mumcu’nun sahip olduğu ve uyguladığı “analitik ve sentezci” anlayış sistemin tercih etmediği ve değiştirmek istediği bir gazetecilikti.

Düşünsenize Susurluk Skandalı patladığında Uğur Mumcu hayatta olsaydı o bilgi kirliliğinin yarattığı kargaşa yaşanır mıydı?

Mutlaka bütün bunları bir araya getirip, birbirleriyle ilişkilendirecek ve sonuçlandıracak bir eylemin içinde bulurduk kendisini ve buradan dört beş kitap çıkartırdı.

Ancak yokluğundan bizler başka şeylerle uğraşırken bulduk kendimizi.

Hiç kuşku yok ki eğer yaşasaydı bugün 72 yaşında olgunluğunun doruğunda bir gazeteci yazar kimliğiyle 2002’ten sonra Türkiye’yi yöneten AKP iktidarının en yakın takipçilerinden biri, kim bilir belki de Mustafa Balbay’la koğuş arkadaşı da olabilirdi.

2007’den sonra gündemimize giren Ergenekon, Balyoz, OdaTV, 3 Temmuz Davalarına dair değerlendirmeleri onun kaleminden ve gazetecilik anlayışından başka okunabilirdi.

Peki bugünkü gazetecilik anlayışı nedir?

Birilerinin bavulla teslim ettiği dosyalardan belaltına vuran manşet haberciliğini usta gazetecilik sanan yeni nesil medyacılık türedi.

En kötüsü de bu medyanın ya İktidara ya da Cemaatle birlikte hareket ediyor ve bundan nemalanıyor oluşudur.

Gazeteci, haberci, televizyoncu, yorumcu veya yazar bir çıkar grubuna bağlı, onun hizmetinde olursa mesleğini nasıl ve ne şekilde yapar sonuçlarıyla ortadadır.

İşte Uğur Mumcu’nun ortadan kaldırılmasına en büyük gerekçelerden biri de işte budur.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..